Yaklaşık yüz yıl önceden bu günlere, zamane Müslümanlarına bazı şeyleri yeniden düşünmeye davet babından faydalı bir hatırlatma olacağı kanaati hasıl olduğundan, bir hatırlatmada bulunalım dedik.
Yakup Döğer
“Demokraside bayramların bu kutlama şeklinde iki gülünç safha vardır: Birincisi demokrat bir hükümetin dinle alakadar ad edilmemek lazım geldiği için dini bayramları merasimle kutlayıp tebrik edemez. Dini devletten ayırmak demek, devletin dinle alakasını kesmek demektir. Bunu sadece marifte yapmak, sadece mahkemelerde yapmak dini devletten ayırmak için kâfi değildir…”
Yukarıdaki satırlar 7 Mayıs 1924 tarihinde kurulan Cumhuriyet Gazetesinin ilk sayısında, bir bayram kutlaması sonrasında neşir olunmuş ve bu satırlar 15 Mayıs 1924 tarihli ve 600. Sayılı Sebilürreşad Dergisi tarafından kendi sütunlarına taşınarak eleştirilmiştir. Laik demokratik cumhuriyet rejimi henüz yeni kurulmuş, devletin dini Kanun-i Esasi’de “İslam” olarak yazmaktadır. Fakat yeni kurulmasına rağmen, pratik uygulamalar büyük oranda dinden bağımsız olarak yürütülmektedir. Cumhuriyet gazetesi ise laik demokratik bir cumhuriyet rejiminde, devletin böyle din ile alakalı olan kutlamalara, tebriklere müdahil olmasını eleştirmektedir.
Cumhuriyet gazetesi mesele edindiği konuyu biraz daha açıklar:
“Devlet hayatının her safhasında dinin tesirinden azade bulundurmak zaruretini idrak etmedikçe cumhuriyetin manasını anlamadığımıza hüküm edilebilir. Dini bayram merasimi yapılırken, vali kimi temsil ediyor? Orada merasim yapan askerler kimin namına hareket ediyor? Valinin devlet memuru olmak itibarıyla, dini bir sıfatı var mıdır? Yoksa bu merasimi yapmasının hikmeti nedir?”
Müslümanlar olarak hafızalarımızı yeniden yoklar isek, cumhuriyet gazetesi ne demek istiyor? Laik cumhuriyeti temsil eden bir vali, dini bayramda kimi temsilen kutlama ve tebrik merasimlerinde bulunuyor? Devlet cumhuriyet rejimine geçmiş, laikleşmeye doğru hızlı adımlarla ilerliyor. Valiler laik cumhuriyetin birer memuru ise, dini bir etkinlikte ne işi var? Orada bulunuyorlar ise bunun hikmeti nedir? Madem cumhuriyet laik temeller üzerine kurulmuş, bu yolda ilerliyor, o vakit valinin askerin böyle dini etkinliklerde ne işi olabilir?
Malum gazete ilerleyen satırlarda bu tür alışkanlıkların nereden kaldığını izaha çalışır. Şimdiki demokrasi hükümetinin bu alışkanlıkları devam ettirmesini haklı gerekçelerle yadırgar. Madem dinden bağımsız bir devlet kuruldu, her alanda, kurum ve kuruluşlarıyla, kurumları temsil eden aktörleriyle bu tür etkinliklerden uzak durmalıdır.
“Bizde hükümetin bayramlarda merasim yapması teokrasi devrinin bir yadigârıdır. Teokrat bir hükümette hükümdar ve onun hükümeti aynı zamanda dinin de temsil ve amiri olduğu için, hükümetin dini bayramı kutlaması, tebrik etmesi zaruri idi. Fakat biz hükümetle milleti birbirinden ayırmayı öğrenemedik. Bayramı millete değil, hükümete gelen mukaddes bir gün gibi telakki etmekten hala kurtulamadık. İşte bu eski zihniyetin sürüp gelmesi bizde dini veya milli bayramlarda resmi merasimin de ananevi bir şeklide devam etmesini sağlamıştır. Fakat demokrasi denilen bu cumhuriyet devrinde artık bu gülünç şeylere nihayet vermek lazımdır.”
Düzen değişmiştir. Kasım 1922 de saltanat, Mart 1924 de hilafet kaldırılmıştır. Artık Müslümanların temsilcisi, birleştiricisi, imamı olan halife ve hilafet makamı maziye karışmıştır. Bu sebepten dini olan hiçbir etkinlikte, merasimde, eylemde devlet müdahil olmamalıdır. Laik cumhuriyetin gereği de budur. Devlet ayrı, millet ayrıdır.
Sebilürreşad’ın bu satırlara verdiği cevap ise şöyledir:
“Kanunu Esasisinde dini, ‘Din-i İslam’dır’ olduğu apaçık bir devlet hakkında herhalde böyle bir düşünceyi söylemek mümkün olmasa gerek! Millet gibi hükümetin de bayramı mukaddes bir gün gibi telakki etmekten kurtulması için evvel emirde devletin dini, ‘Din-i İslam’ olduğu ve kuvve-i icraiye ve teşriyeyi haiz olan meclisin ahkamı şeriyeyi tenfiz ile mükellef bulunduğu maddeleri kanunu esasiden kaldırmak icab eder. Bu hakikati herkesten ziyade kanunu esasi encümeninin reisi taktir etmek lazım gelir.”
Sözü fazla uzatmaya gerek yok sanırız. Yaklaşık yüz yıl önceden bu günlere, zamane Müslümanlarına bazı şeyleri yeniden düşünmeye davet babından faydalı bir hatırlatma olacağı kanaati hasıl olduğundan, böyle bir hatırlatmada bulunalım dedik.
Bayram ve Hükümet, Sebilü’r-Reşad, cilt: XXIV, sayı: 600, sayfa: 31, 15 Mayıs 1340 – 15 Mayıs 1924
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *