Hayra ve şerre sadece bu dünyaya aitmiş gibi bakmaktır bizi yanıltan. Bu dünyada katlanmamız gereken acıların Rabbimizden gelen bir imtihan olduğuna, mükafaatının da ahirete kaldığına inanmamak bilinçli bir Müslüman için düşünülemez. Bir Gazze var karşımızda, gönlümüzde…
Düşünebiliyor musunuz ki sizin etki ve yetki verdiğiniz kesimler hayatın her an ve alanında din-iman dışı yasama, yargı ve yürütme yapacak ve sizler de bunlardan muaf tutulacak, sorgu suale tabi tutulmayacaksınız. Var mı böyle bir şey?
Anlatırken zaman zaman sesi titredi ve gözleri doldu. “Peki sebebi neydi onun kitaplarına bu kadar düşmanlık?” diyemedim. Daha neler neler demek istedim ama diyemedim. Sadece, “Onun kızı olmam yasağı bittirdi mi yani?” diyebildim.
Laik düzenlerde yöneticiler içtimai-toplumsal yapıyı Allah’ın rızasına ve Peygamberin sünnetine göre kurup düzenleyemezler. Laik düzenlerde toplum Allah’sız, Peygambersiz ve İslam’sız olarak dizayn edilir…
Medyanın belirleyiciliği ile ilgili klasik düşünce “medya ne düşüneceğimizi söylemede başarılı olmayabilir ancak ne hakkında düşüneceğimizi söylemede son derece başarılıdır” görüşünden ortaya çıkmıştır. Bu görüş sosyal mecra için de geçerlidir…
“Geride sadece kırlangıcın kanadına takılmış gözleriyle mutluluğu her ağacın gölgesinde yeniden icat eden çocukların hoş anıları kaldı.”
Salt bir akılla hareket etmek nasıl ki insanı mekanik/robotik bir hale dönüştürüyorsa, salt bir kalp ile hareket etmek de insanı ruhsal bir uçuruma sürükler. O nedenle akıl ile kalp birbirine bağlı ve dengede olmaklığıyla insanı olması gerektiği kıvamda tutar…
“Yanlış bilinç temelinde şekillenen toplumlar, yerli-milli-resmi-partizan-konformist kültür, bugün, içerisinde yaşadığımız toplumda da takip edilebileceği üzere, İslam’ın evrensel uyanışını, evrensel İslami bilinç ve dayanışma hassasiyetini felce uğratıyor.”
Yaşadığı dönem boyunca onun şair olduğunu kimse bilmiyor, vefatından sonra özel sandığını açan yakınları şiirlerini buluyorlar. Hayyam’ın bunu özellikle yaptığını düşünüyorum. Hayyam’ın şairliği ve matematikçiliği, çok zıt gibi görünen bu iki yönünün birleşimiyle aynı potada erir.
Fransız şair Baudelaire, Paris Sıkıntısı’nda “Köpek ve Şişe”den başka iki yerde daha tâbî olduğu kavme, içinden çıktığı Fransız toplumuna benzeri göndermeler yapar.
Hayatta her şey olabilir. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, haklı ya da haksız, her şey. Mesele buradaki hikmeti kavrayabilmek ve bunun altında yatan derin mevzuyu/mantığı kavrayabilmektir.
Rabbimiz Allah kendisi hakkında ne kadar bilgi veriyorsa, o bilgiler ile yetinmek Allah’a inanan bir insan için yeterlidir… Yazımızın konusu olan “Rabbca Allah’ın lisanı mıdır?” sorusuna vereceğimiz tek cevap vardır.
Dünya, işgalci İsrail’in yaptıklarına kör ve sağır olsa da Allah her daim görüp, gözetendir ve Allah, kafirleri mü’minlerin elleriyle cezalandırmak istemektedir. İşte biz her daim boyunlarımıza astığımız evin anahtarlarını yurtlarımıza dönebilmek için saklıyoruz…
İslam’ın ümmet telakkisi, bir tek beden haline gelmiş bir Müslüman cemaatidir ve birinin ayağına bir diken batsa, onun acısını bütün ümmetin hissetmesini istemektedir. Müslümanlar, üzerlerinde oynanan her türlü ırk, kabile, bölge ve mezhep oyununu neden boşa çıkaramamaktadırlar?
BM, NATO vb. kurumları yönetenler barbar ve ilkel değil ama halifelik, ümmetçilik, İslam kardeşliği gibi kavramlar ilkel ve ütopya öyle mi? Asıl batının kurumlarından merhamet beklemek ütopyadır. Onlara göre ne güzel iflas etmişti İslamcılık! Şimdi yeniden mi başa sarılıyor!
İtalyan düşünür Niccolo Machiavelli’nin (1469-1527) Prens” isimli kitabından mülhem geliştiği varsayılan bir düşünüş, bir inanış biçimidir ve daha çok devlet…
Elbette kalplerin birleşebilmesi için aralarında inanç ve istikamet birliği bulunmalıdır. Çünkü evlilik Müslüman kadın ve erkek için en içten en köklü en güçlü bağdır. Fakat bu birliktelikte kesinlikle bir inanç ve istikamet birliği bulunmalıdır. Yoksa böylesi dikkat edilmeyen evliliklerin nasıl sonuçlandığını hep birlikte görmekteyiz.