Gazze’nin geleceğine ilişkin siyonist planlardan biri İsrail gazetesinde

Gazze’nin geleceğine ilişkin siyonist planlardan biri İsrail gazetesinde

Siyonist Jerusalem Post gazetesinde yayımlanan bir haberde, Netanyahu’nun Gazze’nin geleceğine yönelik stratejik hamlelerinden birinin detaylarına yer verildi. Haberleştirilen siyonist plana göre, Gazze’de askeri bir hükümet kurulacak, bölgesel bağlar güçlendirilecek ve Suudi Arabistan’la barış sağlanacak.

Jerusalem Post’ta Ben Caspit imzası ile yayımlanan haberde siyonist planın aşamalarına ilişkin şu ayrıntılara yer verildi:

Birinci aşama, Gazze’de insani yardımları denetleyecek ve bir “geçiş dönemi” boyunca sivil halkın sorumluluğunu üstlenecek kapsamlı bir İsrail askeri hükümetinin kurulmasını içeriyor.

Eş zamanlı olarak, ikinci aşamada Suudi Arabistan, Mısır, Fas, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve diğerlerini içeren uluslararası bir Arap koalisyonu kurulacak. Bu koalisyon, “yeni Filistin Yönetimi”nin kurulmasını destekleyen daha geniş kapsamlı bir bölgesel normalleşme anlaşmasının parçası olacak.

Ne Hamas’a bağlı ne de Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas’ın (Ebu Mazen) muhafızlarıyla doğrudan ilişkili olan yetkililer, Gazze’nin yönetimini İsrail’den devralacak ve askeri yönetim sona erecek. İsrail, teröre ya da terör altyapılarına karşı operasyonel ihtiyaçlar ortaya çıktığında, Batı Şeria’daki operasyonlarını yansıtacak şekilde Gazze’de güvenlik operasyonları yürütme hakkını koruyacaktır.

Gazze’nin istikrara kavuşması ve yeni oluşumun (yeni Filistin Yönetimi) başarısına bağlı olan bir sonraki aşama, Filistin Yönetimi’nin işlevselliği, eğitim içeriği ve terör yönetimiyle ilgili olarak Yahudiye ve Samiriye’de kapsamlı reformlar yapılmasını gerektirmektedir.

Filistin devletinin potansiyel geleceği

Bu aşamanın önceden belirlenmiş iki ila dört yıllık bir zaman çizelgesi içerisinde sorunsuz bir şekilde ilerlemesi halinde İsrail, Filistin Yönetimi toprakları içerisinde sınırları belirlenmiş bir Filistin devletini tanıyacak ve iskân gerektirmeyen ilave toprakları bu devlete devretmeyi değerlendirecektir.

Burada “bir grup işadamı” olarak adlandırılan kişiler tarafından İsrail’de tasarlanan bu gizli plan, Amerikalı resmi yetkililerle de paylaşıldı. Bu işadamları arasında Başbakan Netanyahu ile yakından bağlantılı olanlar da var.

Netanyahu’nun deneme balonunu temsil eden bu girişim, Gazze, Filistin Yönetimi ve Suudi Arabistan’ı kapsayan, Amerika’nın öncülüğündeki kapsamlı Orta Doğu çözüm çabalarıyla uyumlu. Netanyahu bu tartışmalara doğrudan katılmasa da (güvenilir danışmanı Ron Dermer’e devrederek), bu fikirleri aktif bir şekilde ileri sürmekte ve müzakere etmekte, her zaman “iş adamlarına” atfederek doğrudan katılımı inkar edebilmektedir.

Bu planın, diğer bazı girişimlerin yanı sıra İsrail’in “ertesi gün” için daha geniş stratejisinin bir parçası olduğunu belirtmek çok önemlidir. Koordinasyon Binbaşı General Rassan Alian tarafından yürütülmektedir. Rassan Alian, Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörü, IDF ve Shin Bet’in (İsrail Güvenlik Ajansı) her biri kendi planlarını geliştiriyor.

Bu yaklaşım Netanyahu yönteminin tipik bir göstergesi: Kendisi hiçbir taahhütte bulunmazken paralel görevler için birden fazla elçi görevlendirmek. İşadamları planı Netanyahu’nun göz önünde bulundurduğu başlıca plan, ancak onun tarzına özgü olarak “güvenli bir mesafeden”.

Örneğin geçtiğimiz on yılın başlarında Netanyahu, o dönemki yardımcısı avukat Yitzhak Molcho ve Ebu Mazen’in kişisel temsilcisi Hüseyin Ağa’nın arabuluculuğunda “Londra Kanalı” üzerinden Ebu Mazen (Mahmud Abbas) ile gizlice uzun süren müzakereler yürüttü. Netanyahu, Başkan Obama’ya bu süreci kendi rızasıyla yürüttüğünü ancak “güvenli bir mesafeyi” koruduğunu teyit etti.

Bu yaklaşım daha sonra ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin İsrail ve Filistin Yönetimi ile yürüttüğü müzakerelere entegre edildi ve bir Filistin devleti için ayrıntılı bir Amerikan önerisiyle sonuçlandı -İsrail bu öneriyi kabul ederken Ebu Mazen henüz yanıt vermedi-.

Geriye şu soru kalıyor: Netanyahu, Gazze çatışmasını sona erdirecek ve Suudi Arabistan ile dönüm noktası niteliğinde bir barış anlaşmasının yanı sıra gelecekteki bir Filistin devletinin önünü açacak tarihi bir eyleme yönelebilir mi? Netanyahu’nun benzer girişimleri hayata geçiremeden terk etme geçmişi göz önünde bulundurulduğunda ihtimaller bunun aleyhine görünüyor.

Yine de, Netanyahu’nun, zamanının sınırlı olduğunun farkında olduğunu unutmamak gerekir. Şu anki mirası, devletin kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş bir felaket olan 7 Ekim katliamıyla gölgelenmiş durumda. Suudi Arabistan’la bir anlaşmaya doğru ilerlemek ve Filistin cephesinde ilerleme kaydetmek, zor zamanlarda da olsa geride bıraktığı anlatıyı değiştirebilir. Karar kendisine aittir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *