Baudelaire’in Köpekleri

Baudelaire’in Köpekleri

Fransız şair Baudelaire, Paris Sıkıntısı’nda “Köpek ve Şişe”den başka iki yerde daha tâbî olduğu kavme, içinden çıktığı Fransız toplumuna benzeri göndermeler yapar.

Cevat Akkanat

Köpekler üzerinde tespit edebildiğim ne varsa toplarken, şair bir arkadaş romantizm çıkışlı, sembolizmin öncüsü, 19. yüzyılın önemli Fransız şairi Charles Baudelaire (1821-1867)’in Le Spleen de Paris’ini (Paris Sıkıntısı, Çev. Erdoğan Alkan, Varlık Yay., İst., 2002) tutuşturmuştu elime. Hatta köpek temalı iki mensur şiirin ve bunlarla ilgili açıklamaların olduğu sayfaları da bir kağıda not etmeyi ihmal etmemişti.

Bu iki şiirden ilki “Köpek ve Şişe” (s. 30) diğeri ise “Köpekceğizler” (s. 146) adını taşıyordu.

Biz bu yazımızda ilkine dair kelam edip iki çift laf söyleyeceğiz.

“Köpek ve Şişe”nin ilk birimini aynen aktarıyorum, Türkçe’ye şöyle tercüme edilmişti:

“Güzel köpeğim, iyi köpeğim, sevimli köpeği, gel yanıma, yaklaş, kentin en iyi esansçısından aldığım şu güzel kokuyu kokla.”

Şair köpeğin esansı kokladıktan sonra dehşetle geri çekilmesinden ve kendisine havlamasından bahsediyor daha sonra. Şehrin en iyi esansına burun kıvıran köpeğe öfkelenen şair mealen, eğer önüne pislik koysaydım yalayıp yutardın. Ne yazık ki sen de tıpkı halkımıza benziyorsun, der: “… önlerine güzel kokular korsan öfkelenip kızarlar, özenle seçilmiş çöplük isterler.”

Şiirde çağrışıma büyük önem veren Baudelaire, Paris Sıkıntısı’nın sekizinci metni olan “Köpek ve Şişe”de düz bir ilişkilendirmeyi tercih ediyor: Fransız halkını örneğini sunduğu köpekle özdeşleştiriyor.

Yaptığımız okumalardan öğreniyoruz ki Baudelaire böyle bir ilişkilendirmeyi önceden beri gerek düzyazılarında gerekse şiirlerinde yapagelmektedir.

Bu konudaki tutumuna dair ilk numunelerin Les Fleurs Du Mal (Kötülük Çiçekleri, Şer Çiçekleri) kitabının önsöz taslaklarında görülür: “Fransa bir bayağılık aşamasından geçiyor, Paris evrensel budalalığın merkezi, ışıdığı yer oldu.” Dahası, benzeri ifadeleri 1861’de annesine yazdığı bir mektupta da kullanır: “Fransa’yı aşağılamaya doyamayacağım.”

Şair, Soyunmuş Yüreğim adlı otobiyografik eserinde de benzeri ifadelere yer verir: “Fransız kümes hayvanıdır, öyle evcilleştirilmiştir ki hiçbir çiti aşmaya cesaret edemez. Sanat ve edebiyat zevkine bir bakın. Latin soyundan bir hayvan; evindeki çöplüğe aldırmaz; edebiyatta da pislik düşkünü. Pisliğe bayılır. Kahve edebiyatçıları buna galya tuzu der. Fransız alçaklığını, bütün çıkarlardan önce kendisinin bağımsız olduğunu ileri süren bir akımı niteleyen güzel bir örnek.”

Baudelaire, Paris Sıkıntısı’nda “Köpek ve Şişe”den başka iki yerde daha tâbî olduğu kavme, içinden çıktığı Fransız toplumuna benzeri göndermeler yapar. Mesela “Bir Şakacı” (s. 21) başlıklı metinde bir yılbaşı çılgınlığı gününde “eli kamçılı bir hödüğün canına okuduğu bir eşek” ve o eşeğe tazimde bulunan soytarı kılıklı (Şairin “şakacı” dediği) bir kişi betimlenir. Projeksiyonunu eşeğe zulmeden kamçılı hödüğe tutan Baudelaire, “Fransız zihniyetinin dört dörtlük örneğiydi.” diye nitelendirir onu.

Şairin, içinden çıktığı kavmi ve mensubu olduğu ülkeyi boyuna kötülemesinin farklı gerekçeleri vardır. Fransızlarda tezahür eden kibirli budalalıkları tahkir etmek, nitelikli ve yetkin olmaya sırt dönen halkı yermek, farklı zulüm hallerini gerçekleştiren veya bu tür hallere seyirci kalan tipleri lanetlemek, vb. İşin kötüsü bunlar arasında seçkin gruplar, sözgelimi şairler, yazarlar, siyasetçiler vb. de vardır.

Bu arada yaklaşımında yalnız değildir Baudelaire; benzeri tutumu sergileyen edipler arasında Leconte de Lisle, Theophile Gautier gibi şairler de vardır.

Zorlu soruya geldi sıra. Baudelaire’in dile getirdiklerini evrenselleştirmek, farklı kavimlere transfer etmek mümkün mü?

Mesela Türkiye’de Fransız halkına benzer halk var mı; iyi şeyleri tercih etmeyen köpek gibi?  Eli kamçılı zulmedici hödük gibi?

Kendisini geliştirmeyen, niteliksizliklere abone olan, kötülüklere meyleden yahut zalimliklere seyirci kalan…

Dahası, okumuş yazmışlar arasında, fikir, sanat, edebiyat insanları arasında iyiye, güzele, Hak ve hakikate Fransız kalanlar?

Soruyu sorup bırakalım…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *