‘Zamane ilahlarının elinde oyuncak olmak istemiyorsan, onlardan uzaklaş ve Allah’a sığın’

‘Zamane ilahlarının elinde oyuncak olmak istemiyorsan, onlardan uzaklaş ve Allah’a sığın’

Haksızlığın olduğu yerde cesareti kuşanıp, haksızlığa karşı tavır almanın bir erdem olduğunu belirten Mustafa Çelik, “Haksızlık yapan ile kol kola gezmek, haksızlığa uğramış olana ikinci bir darbe vurmak demektir.” uyarısında bulundu.

Mustafa Çelik, Yeni Akit’te yer alan “Bir haksızlığın karşısında değilseniz, yanındasınızdır” başlığını taşıyan makalesinde, Filistin’deki İslami direnişin desteklenmesi gerektiğini kaydetti. Haksızlığa karşı hakkın yanında olunması gerektiğinin altını çizen Mustafa Çelik, Gazze’de Amerika’nın terör üssü İsrail’e karşı cihad eden İslâmî Direniş Hareketi’ne mensup mücahidlere dil uzatanlar, onların şanlı direnişlerini karalamaya çalışan ve İsrail isimli kuduz köpeğe bir şekilde destek olmaya azmeden yazarlar, medya unsurları ve siyasiler, bu ülkede kalmış içimizdeki ‘Gâvur Tortuları’dır.” diye yazdı.

Mustafa Çelik’in yazısı şöyle:

Zafer Allah’tandır. Ne zaman nasip olur onu Allah bilir. Müslüman zaferle uğraşmaz nerede ve kime karşı durduğuna bakar. Çünkü Müslüman zaferden değil, nerede ve kiminle yan yana durduğundan hesaba çekilecektir. Bundan ötürüdür ki, Şehid Seyyid Kutub (rh.a.) şöyle demiştir: “Zaferin ne zaman geleceği ile meşgul olmayın. Hak ile batılın arasında nerede duruyorsunuz ona bakın.”

Haklı ile haksız arasında bitaraf kalırsak bertaraf oluruz. Haksızlığa karşı olmak bir asalettir. Küresel Terör Devleti Amerika ve Amerika’nın Terör Üssü İsrail’in Gazze’deki soykırımına, vahşetlerine sessiz kalanlar, boyun eğenler; siyonist-evanjelist emperyalizmin kuklalarıdır, soykırımın ortaklarıdır… Gazze’de Amerika’nın terör üssü İsrail’e karşı cihad eden İslâmî Direniş Hareketi’ne mensup mücahidlere dil uzatanlar, onların şanlı direnişlerini karalamaya çalışan ve İsrail isimli kuduz köpeğe bir şekilde destek olmaya azmeden yazarlar, medya unsurları ve siyasiler, bu ülkede kalmış içimizdeki “Gâvur Tortuları”dır.

Davasında, mücadelesinde yüzde yüz haklı olan Filistinli mücahidlerden yana ol. Bil ki; süt emme çağındaki Hz. Musa (as) suda boğulmadı. Oysa en zayıf durumdaydı. Firavun ise boğuldu. Hâlbuki zorbalığının zirvesindeydi. Vazifeni yaptıktan, anın vacibini yerine getirdikten sonra yolunu kesenleri Allah›a havale et. Allah›ın senin için yazdığından başkası başına gelmeyecektir, buna emin ol. Vazifemizi Allah’ın emrettiği şekilde yapmadan anın vacibini yerine getirmeden “Allah bunlarla savaşsın” diyorsan bil ki sende iman problemi vardır. Şunu da bilelim ki; Müslümanlar olarak yaşadığımız bir coğrafyada devran firavunlar için güzelce dönmeye devam ettikçe, zalimin zulmü bitmedikçe inancımıza zeval geliyor demektir. “Topraklarımızı işgal edenlerin hesabını biz soracağız, bize yapılan zulme ve zalimlere sessiz kalanların hesabını ise Allah soracak…” diyor Filistin’in reisu’l mücahidini. Zalimlerle mazlumları eşitlemek, zalimleri aklamaktır.

Haksızlığın olduğu yerde cesareti kuşanıp, haksızlığa karşı tavır almak bir erdemdir. Haksızlık yapan ile kol kola gezmek, haksızlığa uğramış olana ikinci bir darbe vurmak demektir. Haksızlığa uğrayan, kendini terk edilmiş ve yalnızlığa bırakılmış olarak görür. Toplumda bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı hâkim olur. Bu yılan bana- sana dokunmasa da neslimize, çevremize ve komşularımıza dokunur. Yılanlar toplumda çoğalınca, ısıracakları da azalır. Bir de bakarız sıra bize gelmiş olur. Dolaysıyla korkak bin sefer, cesur bir sefer ölür. Müslüman kıyamet şartlarını yaşasa da Allah’ın dinin emrettiği yerde durur.

Allah’a meydan okuyarak ortaya çıkmış zamane ilahlarının elinde oyuncak olmak istemiyorsanız, onlardan uzaklaşın ve Allah’a sığının. Zalimlerden değil mazlumlardan yana olun. Sahte ilahlara, zorba ve zalimlere “Lâ” deyin. “Lâ İlahe” deyin. “Benim Rabbim Allah” deyin. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa. Biz Müslümanlar Bismillah-Bismihi Teala derken, O›nun adı ve rızası yanında O›nun adına O›nun rızasının gereğini yerine getirmiş oluruz. Zira Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister. Eğer birilerini vazgeçilmez görüyor ve ondan medet umuyorsanız onu İlah ve Rab edinmişsinizdir demektir. Bize din ve devlet ya da her hangi bir güç ve otoriteyi İlah ve Rab edinmemiz yasaklanmadı mı?  Bakın, hani onlar size bir şey söylüyorlar, sizden bir şey istiyorlar da siz o şey üzerinde düşünmeden o şeyi kabul ya da reddetmiyor musunuz, böyle yaparsanız, onları İdol/Put, İlah ve Rab edinmiş olursunuz.

“(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa, bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.” (Tevbe Sûresi/ 31)

Bu dünyada, “Islah edicileriz” deyip, “bozgunculuk yapanların” peşine düşmeyin, yoksa siz de onların suç ortağı olursunuz. Hiç kimse dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan ve bilmezden gelme hakkına sahip değildir. Cemil Meriç der ki: “Zulmün olduğu yerde tarafsızlık, namussuzluktur. Ben tarafım; hakikatin tarafıyım.” Haksızlıktan yana olup zalimle beraber olan yolda kalır. Allah hem zalimden ve hem de zalimle beraber olandan intikam alır. Gazze’yi Ehl-i Gazze’yi anlamak Hüseyince yaşamaktır. Yürekleri hiçbir zaman Sahra-i Kerbela’ya dönüştürmemektir. Amerika’nın terör üssü İsrail’e karşı direnen Ehl-i Gazze’den yana olmak, kişinin bulunduğu yerde, bulunduğu ülkede kendini esaretten kurtarmaktır. Çünkü haklı olandan değil, haksız olandan yana olanlar, esirlerden sayılırlar.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *