21. yüzyıl İslamcıları nerede hata yaptılar?

21. yüzyıl İslamcıları nerede hata yaptılar?

“Yüzyıl önce Müslümanlık adına yaşanan ne olumsuzluk varsa, yüzyıl sonra tekrarı oldu. İslamcılar geçmişinden ibret almamakla, tarihe ibret nazarıyla bakmamakla büyük hata yaptılar. Şimdi hem desteklemek, hem de şikâyet etmek gibi kendi içlerinde düştükleri büyük tezadın şaşkınlığını yaşıyorlar.”

Yakup Döğer

Müslümanların yakın tarihinde, birbirine ardışık iki yüzyıl vardır ki, çok iyi ve dikkatli analiz edilmeli, soğukkanlılıkla değerlendirilmelidir. Bu tarihler 20. yüzyılın başları ve 21. yüzyılın başlarıdır. Bu iki yüzyılda yaşanan olaylardan ve Müslümanların yaşanan olaylara karşı takındıkları tavırlardan dolayı, birbirinden ayırmamızı, birbirinden farklı yorum yapmanızı imkânsız kılar.

20. yüzyıl başlarında Müslümanlar, “Jakoben Hamidizmden kurtulalım da nasıl kurtulursak kurtulalım” diyerek İttihatçı tayfaya yaslanmaları ile, 21. yüzyılın başlarında Müslümanların “Jakoben Kemalizmden kurtulalım da nasıl kurtulursak kurtulalım” diyerek muhafazakâr iktidar yaslanmaları arasında mahiyet olarak fark görünmemektedir. Oysa kimin ne olduğu ve ne yapmak istedikleri, kendi ifadeleri ile aleni olarak ortadaydı.

Peki, 21. yüzyıl İslamcıları nerede hata yaptı?

İslamcıların anlamadığı ya da anlayamadığı çok önemli bir husus vardı. Aslında iktidara gelen muhafazakârlar, İttihat Terakki siyasetinin tipik bir takipçisiydi. İttihat Terakki 20. yüzyıl başlarında hangi tekliflerle ulemayı kandırmış ise, 21. yüzyılın başlarında iktidara gelen muhafazakârlar da aynı tekliflerde bulunarak İslamcıları kandırmaktaydı. Fakat İslamcılar yaşanan gelişmelerin yüzyıl önceki tezgâhın tekrarı olduğunu kavrayamadı. İslamcılar, aldatıcılığı bariz olan bu oyuna gelmekle büyük hata yaptı.

Aleni itiraflara kulaklarını tıkayarak duymazdan gelenler, gözlerini kapatıp görmezden gelenler, gizli niyetlerin peşine düştüler. Oysa iktidara gelen muhafazakârlar hiçbir zaman Müslümanca siyaset yapacaklarını, Müslümanca düşünüp, Müslümanca amelde bulunacaklarını söylemediler. Tam aksine kendilerinin egemen gücün kurucu ideolojisine bağlı olduklarını, memleketi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için her türlü çabadan kaçınmayacaklarını alenen beyan ettiler. Fakat bu aleni beyanları görmeyen, görmek istemeyen İslamcı cenah, gizli niyetlerin peşine düşmekle büyük hata yaptı.

Yaklaşık elli yıllık mücadele sürecinde siyasi, iktisadi, ilmi, felsefi sahalarda büyük birikim edindi. Fakat İslamcı cenah, temel ilkelerde bir araya gelinebilecek olağanüstü hal fıkhı oluşturup kendi içinde vahdeti oluşturamadı. Vahdet girişimlerinin tamamı çeşitli sebeplerle hüsranla sonuçlandı. Oysa 20. yüzyıl sonlarında egemen gücün her alanda daralan itibarı, bu dünyada Allah rızası için bir şeyler yapıp etmek isteyen İslamcılar için büyük fırsattı. İslamcı cenah bu fırsatı göremeyerek büyük hata yaptı.

Jakoben Kemalizmin ağır baskısı sonucunda demokratik temelli sistem içinde mücadele yollarını tercih ettiler. Karşılarına iki kötü çıkmıştı. İkisinden birini tercih etmek mecburiyetinde kaldıklarını ve daha az kötü olanın sağlıklı bir tercih olduğuna karar verdiler. Üçüncü bir olasılık akıllarına gelmedi. Oysa İslamcılar sistem dışı bağımsız bir muhalefet stratejisi geliştirebilir, jakobenlerden de, ılımlılardan da bağımsız bir muhalefet cephesi kurabilirdi. 21. yüzyılda İslamcılar yüz yıl önceki seleflerinin yanılgısına düştü. İslamcılar mümkün olanı imkânsız gördü. Bu hususta büyük hata yaptılar.

Muhafazakâr iktidarın bireysel özgürlük, sosyal adalet, ifade özgürlüğü, sivil teşkilatlanma, kılık kıyafette serbestiyet, Müslümanların kamusal alanlarda görünür olması vb. tekliflerinin tamamı demokratik temelliydi. İktidar bu hakları, fıtri birer hak ve değer olarak değil, demokratik haklar olarak teklif etti. İslamcılar kendilerini sunulan bu teklif karşısında şaşkına döndü, sağlıklı düşünemedi. Oysa bu teklifleri yapan devletin ne Müslümanları koruyup gözetme ne de onların inançları doğrultusunda hayat kurmalarını sağlama gibi düşüncesi yoktu. Tek bir amacı vardı: Felsefi anlamda çöken ve vatandaşına söyleyecek sözü kalmayan devlet, muhafazakârlara yaslanıp yeniden toparlanmak niyetindeydi. İslamcılar bu bariz oyuna gelmekle büyük hata yaptı.

Önce muhafazakâr siyasi iktidarı desteklediklerini, vesayeti gerileteceklerini, siyasi iktidarın olumlu icraatlarına katkı sunacaklarını, olumsuz olanları eleştirmeye devam edeceklerini ifade ettiler. Belki de en büyük hataları bu yönde olmuştu. Laik Kemalist iktidardan İslam, Müslümanlık ve dahi insanlık adına olumlu bir icraat beklemek! Allah’ın sözünün geçmediği iktidar odaklarından Allah’ın kullarına hayır beklemekle büyük hata ettiler.

İslamcılar siyasi iktidarın, hükumetin olumlu icraatlarını desteklemek eşiğini de aştılar. Devletçi oldular, laik Kemalist seküler devletin menfaatini, devletin ilerlemesini, devletin bekasını, devletin hukukunu, devletin adaletini, devletin eğitimini savunmaya başladılar. Paradigma için adaleti, hukuku, eğitimi, egemen ideolojinin paradigmasının sınırlarında içerisinde ıslah yöntemlerini tartıştılar. Hiç beklenmedik yere geldiler. Laik devleti sahiplenmek ve savunmak eşiğine geldiler. Bu hususta da büyük hata yaptılar.

Hülasa: Bu mesele üzerine söylenecek daha çok söz vardır. Bu kadarla yetinir isek, yüzyıl önce Müslümanlık adına yaşanan ne olumsuzluk varsa, yüzyıl sonra tekrarı oldu. İslamcılar geçmişinden ibret almamakla, tarihe ibret nazarıyla bakmamakla büyük hata yaptılar. Şimdi hem desteklemek, hem de şikâyet etmek gibi kendi içlerinde düştükleri büyük tezadın şaşkınlığını yaşıyorlar.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Sureya
    18 Ekim 2022, 07:19

    Özel’in bir Tv programında dediği gibi, "İddiaları, İslami bir oluşumun önünü kesmekti. Onun için Müslüman göründüler."
    Peki, var mı ders alan, ya da olacak mı?!
    Nice firavunlar, bel’amlar, samirilerle sınandı insanlık da kim dönüp Allah’ın ayetleri üzerinde tedebbür etti? Ne de olsa o ayetler İsrailoğullarını anlatıyordu, bizimle ne alakası vardı!
    Teşekkürler Hocam, kaleminize sağlık.

    REPLY