Mezapotamya’da Hüzün

Mezapotamya’da Hüzün

Mezopotamya’da Hüzün Abdülmelik Fırat ile yapılan uzun bir söyleşinin kitabı. Yıllar önce yapılan ve fakat çeşitli hassasiyetler ve imkânsızlıklar sonucu yayımlanamayan bir söyleşiden bahsediyoruz. 21 yıl önce oldukça zor şartlarda yapılmış söyleşi.

Cevat Akkanat

Yazar, şair ve aksiyon adamı Aydın Işık, 2002’nin başlarında, günler ve geceler boyu, büyük bir özveri ve sabır göstererek konuşturur Abdülmelik Fırat’ı Yalova’daki ikametgâhında. 

Kasetlere yapılan ses kayıtları, nice badirelerden sonra nihayet geçtiğimiz aylarda kitap olarak gün yüzüne çıkabilir. Beyan Yayınları’ndan Haziran 2022’de yayımlanan kitabın ilk okurları arasında yer almanın heyecanıyla eser hakkındaki görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz.

Mezopotamya’da Hüzün ile ilgili ilk bilgileri kitabın başına konulan ve eserin macerasını anlatan “21 Yıldır Yayınlanmayı Bekleyen Bir Röportaj” başlıklı metinden yararlanarak vereceğiz. 

28 Şubat postmodern darbe dönemi kapsamında değerlendirebileceğimiz 2000’li yılların hemen başları, aynen 1990’lı yıllarda olduğu gibi beyaz renkli Kartal otomobillerle insanların kaçırıldığı ve faili meçhullere kurban edildiği karanlık dönemlerdi. Aydın Işık ve arkadaşı Avukat Mehmet Ballı, bu dönemde haksız yere yargılanan ve hüküm giyen Müslümanlara farklı düzeylerde yardımlar yapmaktadır. Bu dönemde vuku bulan ve “Yarım Kalmış Bir Faili Meçhul” olarak kamuoyuna yansıyan “Ercüment Öztürk olayı”ndaki takipçilikleri, Işık ve Ballı ikilisinin Abdülmelik Fırat ile yollarının kesişmesini sağlar. Bu kesişme Türkiye’de insan hakları, özgürlükler ve zulüm üzerine yapılan bir sohbetten sonra, Mezopotamya’da Hüzün kitabının doğumuna yol açacak başka bir buluşmaya zemin hazırlar. 

Abdülmelik Fırat, bilindiği gibi Şeyh Said’in torunu olarak 1934’te dünyaya gelmiş, daha iki yaşındayken sürgünle tanışmıştır. 1957’de Demokrat Parti’den parlamentoya giren Fırat, 1960 darbesinden sonra Yassıada’da yargılanmış, 5 yıllık hapis cezasını Yassıada ve Kayseri cezaevlerinde tamamlamış bir siyasi kimliktir. 1991-1994 yılları arasında DYP’den tekrar meclise giren Fırat, daha sonra istifa ederek Hak ve Özgürlük Partisi’ni kurmuştur. 2009’da vefat eden Abdülmelik Fırat, Mezopotamya’da Hüzün’de Aydın Işık’ın sorularını büyük bir dikkat ve hassasiyet ile en ince ayrıntılara varıncaya kadar yanıtlar.

Fakat söyleşi süreci burada tamamlanmaz. Sırada 12 kasetlik ses kaydının çözümü vardır. Aylarca süren bu faaliyet son iki kasete gelinceye kadar sürer. 12 kasetten 10’u çözülmüş, kâğıda aktarılmıştır ama o günlerde Aydın Işık’a yönelik olarak gelişen bir baskın sonucunda kasetlere polis tarafından el konur. Velhasıl elimizdeki kitap, kurtarılan 10 kasetin çözümünden geriye kalan materyalden ibarettir. 

Peki, Mezopotamya’daki Hüzün’de Abdülmelik Fırat ne tür soruları yanıtlıyor? Diğer bir ifade ile kitabın içeriğini oluşturan hususlar neler? Bunları birkaç gruba ayırabiliriz. Başta Abdülmelik Fırat’ın dedesi Şeyh Said bağlamında ve o dönem İslamcılık ve Kürtçülük hareketleri; tasarımcıları ve paydaşlarıyla birlikte Türkiye rejiminin farklı yapı ve zihniyet gruplarına yönelik tutum ve yaptırımları; Abdülmelik Fırat’ın siyasî ve İslamî tutumları çerçevesinde Kürt hareketinin yönelimleri, durumu ve geleceği… Sorulardan seçmeler yaparak da ipuçları verip merakları giderebiliriz: Şeyh Said’in kimliği, yapmak istedikleri, başta Mustafa Kemal olmak üzere devrin muktedirlerinin ona ve temsil ettiği kitlelere karşı tutunduğu tavır ve uygulamalar, bunların mahiyeti, Kürtlerin kaderlerini tayin hakkı ve İslamcı kimlikleri, Kürt beyleri ve kanaat önderleri arasındaki ilişkiler, bölgedeki uluslararası politikalar, Kürt isyanları, Şeyh Said hareketi içinde yer alan etnik gruplar, sonraki dönemlerde bu harekete yönelik bakışlar, Abdülmelik Fırat’ın hayatına, dini ve siyasi duruşuna dair ayrıntılar… 

Bu ve bunlara benzer pek çok ayrıntıyı okuyabileceksiniz Mezopotamya’da Hüzün’de. Uzun yıllar önce yapılan ve aradan geçen bunca zamana rağmen hâlâ güncelliğini koruyan bir söyleşinin dökümünden oluşan bu eserin, sosyal tarihimizde kapalı kalmış nice bilinmeyene ışık tuttuğunu siz de fark edeceksiniz. Hatta ihtiva ettiği konular bağlamında yeni tartışmalar oluşturacağını, bazı konuları yeniden değerlendirmek için kamuoyunun gündemine getireceğini göreceksiniz. Bu kitabı okumayı ihmal etmeyin derim!

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *