Mehdi Barbaros’un ‘Barbar Kargışlar’ Şiiri

Mehdi Barbaros’un ‘Barbar Kargışlar’ Şiiri

Mehdi Barbaros’un bu şiirinde günlük dil ile şiir dili makul bir şekilde sentezleniyor. Özellikle günlük dilin imkânlarını temayla başarılı bir şekilde örtüştürüyor şair. Yer yer müracaat ettiği klişeler okuru rahatsız etmiyor.

Cevat Akkanat

AYIN ŞİİRİ

Barbar Kargışlar

Rabbim onları affetme
Çünkü ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar

Mahşer günü ortalığa düşüp
Bankamatik arayasın

Tahrif ettiğin bütün istatistikler
Forbes listesindeki servetin
Ateşinin nisap miktarı olsun

İnandığın İsviçreli bilim adamlarına
Öbür dünyada komşu olasın

Burnundan gelene kadar nşb içirilesin
Etlerin yaralar dökene kadar gdo’lu yedirilesin
Sağlığımızı hiçe sayarak kazandığın milyonları
İlaç deyu kuruş kuruş yutasın

Halklarını hiç ettiğin toprakları
Kıydığın mazlumların cümle âhını
Sıratı geçerken sırtında külçeler olarak bulasın

Niyetlerin üzerinde tatbik edilsin
Gardiyanlar hücrene her dem demokrasi getirsin
Ceza infaz görüntülerin tıklanma rekorları kırsın.

Senin adına seviniyorum
Çünkü adil yargılanacaksın
Sen de sevinmelisin bence.

Mehdi Barbaros’un çağın olumsuz alâmet-i farikalarını işaret ederek yaptığı esaslı bir ilenci, bedduası “Barbar Kargışlar”. Şiirin sunduğu imkânlardan yararlanarak belirli bir buğu içine konuşlandırdığı hedef tahtasını (korkuluk mu yoksa?)  söz oklarıyla makul bir şekilde hırpalıyor. 

Asıl adı Mehmet Nebi Bostancı (Adıyaman, 1973) olan şair, şiirlerini Mehdi Barbaros fikir yazılarını ise Mehmet Kaşifoğlu müstearıyla imzalıyor. Onun söz konusu metinlerine genellikle Barbar dergisinde rastlıyoruz. Nitekim yayımlanmış tek kitabı Şiirikatürler adlı kitabındaki metinlerini de daha önce Barbar dergisinde yayımladığını biliyoruz. 

İkisi ikili, dördü üçlü ve birisi dörtlü olmak üzere toplam sekiz birimden oluşan “Barbar Kargışlar”, Hz. Muhammed’in kendisine saldırıp taş atan bir kabileye dair “Ya Rabbî, onlar bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı.” şeklindeki rahmet ve merhamet yüklü duasının (Bu duanın bir başka versiyonu Hz. İsa’ya izafe edilir.) tam zıddı bir ifadenin iktibasıyla başlıyor: “Rabbim onları affetme/Çünkü ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar.” Gerçi bazı kaynaklarda ifade Rus kökenli Fransız filozof Vladimir Jankelevitch’e atfedilse de onun Hz. Muhammed veya Hz. İsa’dan beslendiğini düşünebiliriz. Bizi ilgilendiren husus, söz konusu iktibasın ele aldığımız şiirin ileri sürdüğü öğretiyle örtüşmesi, dahası şiire temel teşkil edecek bir anahtar olmasıdır.

Bununla birlikte şairin peygamber sözünü değil de tam aksi yönde olanı tercih etmesi, bu şiir bağlamında makul. Çünkü şiirin devamında da görüleceği üzere “ne yaptığını çok iyi biliyor” olmakla birlikte her türlü ihanete bulaşan karaktersiz bir “tip”in yapıp etmeleri üzerinde duruluyor. Onun bu tercihleri kınanıyor. Kınanmakla kalınmıyor, kargışlanıp lanetleniyor. 

Şairin “net” anahtar kelime ve kavramlar kullansa da kargış oklarını gönderdiği “tip”i somutlaştırmadığını görüyoruz. Her ne kadar ikinci tekil şahsa dair ithamlarda bulunsa da şairin muhatabı şudur dememiz mümkün değil. Doğrusu da bu. Okuduğumuz metnin bir şiir olduğunu unutmayalım. Ayrıca bu tarz içerik ve söylemlere sahip şiirlere imza atan herhangi bir şairin muhayyel bir muhataba hitap etmesi her bakımdan sağlıklı bir tercihtir. Aynı şekilde okurun da bir şiir bağlamında ve görece bir negatif “tip” üzerinden toplumsal okumalar yapması zenginlikler doğurur.

Peki, Mehdi Barbaros sorumluluğu kötüye kullanma noktasında bulunanla ilgili hangi göstergeleri gündemine alıyor? Bunlar metnin her bir birimine yayılarak sırasıyla gündeme getirilmiş. Şimdi bunlar üzerinde sırasıyla müzakere edelim: 

İkinci birimdeki “bankamatik”, üçüncü birimdeki “tahrif” edilen “istatistikler”, “forbes listesindeki servet” gibi ifadeler ekonomi ile ilgili veri ve göstergelere tekabül eder. “Bankamatik arayasın” kargışı bu cihazın yokluğuna, bulunmamasına değil, olsa olsa gelir dağılımındaki adaletsizliğe, dolayısıyla bundan olumsuz etkilenen ve parasal sıkıntılar yaşayan düşük gelirli insanlarla ilgilidir. Bu ilenç sözü, ancak onların dilinden sarf edilmiş olabilir. Gelelim “istatistikler”in tahrifine. Bu eylem kuşkusuz sadece ekonomik alanı kapsamaz. Güç mekanizması hemen her alandaki sayılara istediği gibi yön verebilir. Nitekim bunun kimi örneklerine farklı disiplinlerde zaman zaman tesadüf etmiyor değiliz. Fakat insanlara en çok dokunanı ekonomik tahrifatlardır. Şiirin üçüncü biriminde bu yanıltma girişimi “Forbes listesindeki servet” ifadesiyle birleşince, ister istemez veriyi ekonomiyle ilişkilendiriyoruz. Bilindiği üzere bir Amerikan iş dünyası dergisi olan ve genellikle finans, yatırım, pazarlama gibi alanlarda yayınlar yapan Forbes, hazırladığı listelerle dünya çapında etkili olan bir yayındır. Bu listelerden birisi de her yıl yayımlanan “Dünyanın En Zenginleri” (The World’s Billionaires) listesidir. Demek ki şiirde hedefe yerleştirilen “tip”in bu listedeki serveti hayli yüksektir. Ne kadar olduğunu bilmediğimiz ve makul yollarla elde edilmediğini zannettiğimiz bu meblağı şair “Ateşinin nisap miktarı olsun” bedduasıyla ilahî adalete havale etmektedir. 

Bir sonraki birim bir ikilik: “İnandığın İsviçreli bilim adamlarına/Öbür dünyada komşu olasın”. Burada egemenlerin büyük değer atfettiği, dünya bilim sektörünü eline geçirmiş görüntüsü sunan, o sektörü yönlendiren ve fakat yaptıkları tahrifatlar sebebiyle kimi kesimlerde tepkiyle karşılanan görece sanal “İsviçreli bilim adamları”na temas edilir. Tabii ilence tâbi tutulanın kötülüğü bağlamında. Sadece bu bağlamda değil, şiirin bir sonraki biriminde zikredilen “nşb”, “gdo” gibi maddelerle ve ilaç sektöründeki vurgunlarla da ilişkisi olmalı bu bilim adamlarının… 

Şiirin beşinci biriminde dile getirilen “nşb” (Nişasta Bazlı Tatlandırıcı, mısır şekeri) ve “gdo” (Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizma) konuları uzun zamandır Türkiye’nin gündemde. Dahası yapılan hukuki düzenlemeler tarımsal üretim sistemi, gıda sektörü, sağlık ve ekonomik dengeler bağlamlarında bu zararlı maddeler lehine yapılıyor. Doğal olarak, bu maddelerin üreticileri dışında, olan bitenden memnun olan yok. Siyasal muktedirler de lehine tavır aldıkları bu sağlıksız maddeler gibi tepkilere maruz kalmakta. Şair bu tepkilerin tercümanıdır. 

“Halklarını hiç ettiğin toprakları
Kıydığın mazlumların cümle âhını
Sıratı geçerken sırtında külçeler olarak bulasın”

Metnin altıncı birimi olana üstteki üçlük ile hukukî ve adli meselelere geçiliyor. Birimin ilk dizesi “âh”ların muhatabı “tip”in zulüm sahibi bir kimlik taşıdığını, bu anlamda zalimane siyasetler uygulayarak nice mazlumu yerinden yurdundan,  evinden barkından ettiğini yansıtır. Dahası “halklarını” sözcüğünden, söz konusu “tip”in bu fiillerini bir toplumu oluşturan farklılıklara tahammül edemeyerek onlara yönelik olarak gerçekleştirdiğini görürüz. Burada “mazlumların cümle âhı”nın “sıratı geçerken” zalim “tip”in sırtında ağırlık oluşturması ilenci dikkat çeker. 

Şair bir sonraki birimde söz konusu itici muktedir “tip”i derdest edilmiş bir halde ceza infaz kurumu ortamında gösterir. Artık güçlüyken yaptıklarının hesabını verme zamanı gelmiştir. Vaktiyle hangi niyetlerle hareket ettiyse onlara maruz kalması kısasını talep eder şair. Buradaki “Gardiyanlar hücrene her dem demokrasi getirsin” dizesi ironik bir telmih olmalıdır. Öyle ya, şimdi mahkûm olan zalim, kendi muktedirlik zamanlarında “demokrasi” ve “adalet”in sözde timsali idi! Birimin son dizesi çağın farklı bir alamet-i farikası üzerinden yapılan bir bedduadır:

“Ceza infaz görüntülerin tıklanma rekorları kırsın.” 

Şiirin son birimi yukarıdan beri sıralanan kargışlardan rücu anlamı taşır niteliktedir. Bunca bedduadan sonra makul bir noktaya gelinmiş olması, hareket noktasının intikam duygusu olmadığı, adaletin ve vicdanın merkeze yerleştirildiği hususunu yansıtır. Çünkü zulümleriyle bir dönem kan kusturan “tip” “adil yargılanacak”tır. Bunun haberi verilir kendisine. Sürecin adalet üzere yürütülecek olmasına sevinen şair, zanlı eski muktedir zalimin de sevinmesi gerektiğini belirtir. 

Mehdi Barbaros’un bu şiirinde günlük dil ile şiir dili makul bir şekilde sentezleniyor. Özellikle günlük dilin imkânlarını temayla başarılı bir şekilde örtüştürüyor şair. Yer yer müracaat ettiği klişeler okuru rahatsız etmiyor. Bunda bir etken de metnin “kargış”lara yaslanması olabilir. Çünkü dilin bu içerikte kullanımı için zamanla klişeler oluşmuştur. Dolayısıyla kıstasları belli bir içerik ve bu içeriği sunumunda söz konusu dil unsurlarını kullanmaktan başka çare yoktur. Bu anlamda “Ateşinin nisap miktarı olsun”, “Öbür dünyada komşu olasın”, “Burnundan gelene kadar nşb içirilesin”, “… tıklanma rekorları kırsın”  gibi cümle düzeyinde klişelerin yanı sıra, “İlaç deyu”, “hiç ettiğin”, “tatbik edilsin” “her dem”  gibi dilin günlük kullanımına mahsus ifadeler de metinde yer almaktadır.

Şairin “Barbar Kargışlar” şiirinde olduğu gibi, sosyal içerikli temalara eğilimli bir sanat anlayışı içinde olduğunu dergilerde yer alan diğer metinlerinden ve Mehmet Kaşifoğlu müstearıyla yayımlanan Şiirikatürler kitabından anlayabiliriz. Buradan hareketle, dili kullanımdaki tasarrufunun da burada ana hatlarını belirtmeye çalıştığımız bir nitelikte olduğunu belirtmeliyiz.

KAYNAKLAR:  

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2015/12/Genetigi_Degistirilmis_Gidalar_Stratejik_Boyutlari.pdf
https://katalog.idp.org.tr/yazarlar/61710/mehmet-kasifoglu
https://katalog.idp.org.tr/yazarlar/61733/mehdi-barbaros
https://www.sekeris.org.tr/multimedia/33/sekerisnbs.pdf
Mehdi Barbaros, “Barbar Kargışlar”, Barbar Dergisi, S. 45 [Ekim 2021], s. 3.
Mehmet Kaşifoğlu, Şiirikatürler, Barbar Kitap Yay., İst., 2018.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *