Erdoğan: Kur, faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız

Erdoğan: Kur, faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni ekonomi modeliyle, yüksek faiz verecek sıcak para çekme politikasını elimizin tersiyle itiyoruz. Düşük faizle, üretimi ve ihracatı destekleyeceğiz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Yeni ekonomi modeline ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, zengini zengin yapan modelin faizcilik olduğunu belirterek, faizin zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptığını söyledi.

Türkiye’nin ne zaman yüksek faiz kıskancından çıkmak için adım atsa döviz kuru üzerinden manipülatif bir baskıyla karşı karşıya kaldığını anlatan Erdoğan, “Ülkemizin bu yolla bir cendereye sokulmak istenmesi, bizim tarafımızdan engellenmiştir. Biz buna müsaade etmeyeceğiz. Burada ifade ettiğimiz oyun şu, bir defa kur, faiz spekülasyonu ile karşı karşıyayız dolayısıyla bu spekülasyonu ancak biz engelleriz.” diye konuştu.

‘Kur, faiz, enflasyon sarmalına sokulduk’

Yüksek faiz kazancı için kısa vadeli olarak ülkeye giren küresel fonlar olduğunu dile getiren Erdoğan, bu sıcak paranın döviz kurunu geçici olarak düşürebileceğini, bunun ideal olan bir durum olmadığını belirtti.

Bir süre sonra bu fonların yüksek faiz kazancını alıp düşük kurdan tekrar dövize dönerken kurun yeniden yükseleceğini ifade eden Erdoğan, yükselen kuru düşürmek için her seferinde daha yüksek faiz vermek gerektiğini belirtti. Erdoğan, sürekli tekrarlanan bu sürecin, ülkenin kaynaklarını küresel sermaye aktaran ve ekonomiyi bağımlı hale getiren bir kısır döngü olduğunu, şu anda da bunun yaşandığını savundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Kur, faiz, enflasyon sarmalına böyle sokulduk. Biz de diyoruz ki, ‘biz kur, faiz, enflasyon sarmalında yaşamayacağız ve yatırımı, üretimi engellemelerine de müsaade etmeyeceğiz.’ Büyümeyi istikrarsız hale getirmelerine müsaade etmeyeceğiz ve biz bu sarmaldan çıkacağız. Bu tezgahın bozulmasını istemeyenler, kur manipülasyonu ile bizi yeniden bu oyuna çekmek istiyorlar.

Küresel finans çevreleri ve içerdeki iş birlikçileri bu kez bunu başaramayacaklar. Şimdi özellikle de maliyet enflasyonu denilen bir tez var. Sıkıntı bu değil mi? Yani sanayicinin, yatırımcının en önemli engeli nedir? Maliyet enflasyonudur. Çünkü maliyetler ne kadar yükselirse onun yatırımdaki gücü de o kadar azalır. Biz tam aksine istiyoruz ki yatırımda bunun gücünü artıralım. Ondan sonra da uluslararası ihracatta o yatırımcı ne yapsın? Yarışa çok daha güçlü bir şekilde girsin.”

“Türkiye’nin ekonomik verileri zayıf değil”

Türkiye’nin özellikle temel göstergelerinin ekonomide çok güçlü olduğunu savunan Erdoğan, dışardan birilerinin bunu zayıf göstermenin gayreti içine girdiğini söyledi. Erdoğan, Türkiye’nin ekonomik verilerinin zayıf olmadığını, gayet iyi durumda bulunduğunu belirterek, “Ülkemiz, artık bu kısır döngüyü kırma noktasına gelmiştir ve buradan geriye dönüş de yoktur. Biz, buradan geriye dönmeyeceğiz. Salgın sonrası dünya ekonomisinde oluşan yeni dengeler de bu süreci hızlandırmıştır.” dedi.

Bu olayın sadece Türkiye’de olmadığını, Amerika, Almanya, İngiltere ve Hollanda’da bulunduğunu aktaran Erdoğan, hepsinin bu ciddi kısır döngü içinde kıvrandığını belirtti.

Faizleri artırmanın çözüm olmadığının defalarca görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, yüksek faizle sıcak para çekerek, döviz kurunu baskılayıp ithalatı ucuzlatmanın enflasyonla mücadele olmadığının altını çizdi.

Erdoğan, “Bize dayatılan yüksek faiz politikası o da yeni bir olay da değil. Yerli üretimi yok eden, üretim maliyetlerini artırarak, yapısal enflasyonu kalıcı hale getiren bir modeldir. Bu model, sıcak para her çıktığında kur artışı ile enflasyonun yeniden tetiklendiği ve yeni faiz artırımlarının gündeme getirildiği sonu olmayan bir sarmaldır. Biz şimdi bu sarmala son veriyoruz. Bugün geldiğimiz noktada ihracatımızın, bu oran önemli, ithalatımızı karşılama oranı yüzde 90’lara ulaştı. Mesele bu.” dedi.

‘Reel ekonomimiz tehditleri boşa çıkaracak güçtedir’

Erdoğan, “Şunu bir defa bilmesi lazım, Türkiye, eski Türkiye değildir. Türkiye, finans piyasaları üzerinden ekonomik tehditlere pabuç bırakmaz, geçti onlar. Reel ekonomimiz bu tehditleri tamamen boşa çıkaracak güç ve kabiliyettedir. Bunun rahatlığıyla adımlar atıyoruz ve bu tehditlere karşı da rahatlıkla durabiliyoruz. Algı operasyonları ile döviz manipülasyonları ile bizi zayıflatmak ve engellemek artık mümkün değildir. Bu tehditlerin farkında olduğumuzu, tehditler karşısında gereğini yapacak güçte ve kararlılıkta olduğumuzu, Milli Güvenlik Kurulunda da teyit etmiş olduk ve daha sonra açıklamamızı buna göre yaptık.” ifadesini kullandı.

“Enflasyon neticedir, faiz sebeptir.” tezini tekrarlayan Erdoğan, bunun neticesiyle görüleceğini ancak bununla ilgili bir takvim veremeyeceğini söyledi.

Erdoğan, muhalefetin faiz indirimi konusundaki itirazlarının, kendilerinin doğru yolda olduğunu teyit ettiğini belirterek, “Ama hemen çark ederler mi? Onu bilemem. Onlar etse de etmese de ben tezimin savunucusuyum ve küresel sermayenin dünyadaki geldiği yer ortadadır, faizler dünyada ortadadır, enflasyon dünyada ortadadır.” dedi.

Bu tezini, özellikle kapitalist ekonomilerdeki duruma bakarak söylediğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: “Şu anda Amerika’da faiz oranlarına bakalım. Avrupa’da faiz oranlarına bakalım ve enflasyonlara da bakalım. Buralardaki faiz oranlarına, enflasyona baktığımız zaman bizimle mukayese edilemeyecek derecede bunların yüksek faizlerinin olduğunu, enflasyonlarının olduğunu görüyoruz. Ama bir bakıyorsun ölçümleme, bunlarda faiz bizden çok çok düşük, enflasyon hakeza düşük. Ama küresel ekonomilerde şu anda oralarda da faiz yükseldi, enflasyon yükseldi. Biz şu anda onlarla mukayese edilemeyecek derecede yüksek konumdayız. İşte şimdi bir düşürme noktasına geldik, inşallah bu düşürmeyle birlikte yeni adımlar atacağız. Fakat burada tabii derdimiz şu, ülkemizi biz bu yüksek faiz çıkmazından kurtarmamız lazım ve burada Amerika’da, G-20 ülkeleri olarak şöyle baktığımızda 4,9 olarak gözüküyor. İngiltere 6,6 olarak gözüküyor. Şu anda 7,4 olarak büyüme oranı Türkiye’nin, malum gözüküyor. Rusya’ya bakıyoruz 4,3, aynı şekilde Çin’e bakıyoruz 4,9. Hepsinden biz ayrışmış durumdayız, gayet iyi bir konumdayız. İnşallah yıl sonu itibarıyla da onlardan çok daha farklı bir yere geleceğiz ama bizim derdimiz yatırımları ve yerli üretimi desteklemek ve artırmaktır.”

‘Vatandaş hepsinden daha iyi biliyor bu işi’

Ekrana, vatandaşlarla ekonomiye ilişkin yapılan röportajların getirilmesinin ardından, vatandaşın güveninin nasıl kazanıldığına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Erdoğan, şunları anlattı: “Vatandaş, ‘biz bu işi çok iyi biliyoruz’ diyenlerden fersah fersah ötede. Hepsinden daha iyi biliyor bu işi. Neyin ne getireceğini, ne götüreceğini çok iyi biliyor. Yani şu yüksek faiz bir defa maliyetleri artırır mı, düşürür mü? Ya artırır ya. Çünkü bu faizin dayattığı yer nedir, maliyetlerdir. Bu maliyetlerde de bunu alan esnaf ne yapacaktır, bunu gelip sattığı ürüne ilave edecektir. Bunun faturasını kim ödeyecek, vatandaş ödeyecek. Çünkü kalkıp esnaf, bu faizin bedelini kendisi ödemez. Onu vatandaştan alır. Zaten maliyet enflasyonu dediğimiz olay da böyle doğuyor. Şimdi bizim bu süreci tersine çevirmemiz lazım. Onun için de hedef, düşük faizle halkımızı rahata çıkarmaktır, esnafımızı rahata çıkarmaktır ve daha çok yatırımı sağlayabilmektir. Daha çok yatırımı da sağlayabilmek için özellikle biz esnafımıza diyoruz ki ‘bak size düşük faizle bir sermaye imkanı sağlıyoruz, al bununla yatırımını yap, ondan sonra da bununla istihdamını sağla, üretime gir, üretimine girdikten sonra da inşallah büyümeye başla.’ Attığımız adım bu ve biz buna inanıyoruz, güveniyoruz ve buradan da alacağımız netice çok açık, net vatandaşın da söylediği gibi ortada.”

Enflasyon ve ham madde fiyatlarındaki artış hatırlatılarak, Türkiye’nin enflasyonla mücadelede hangi noktada olduğu sorulan Erdoğan, rakamların bu şekilde yükselmesinin ötesinde, bir de malın temin edilemediğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Malı temin edersiniz, siz de yüksek fiyatla satarsınız, o ayrı mesele ama şu anda siz bu malı temin edemiyorsunuz. Mesela demir cevheri diyorsunuz, öyle veya böyle bizde de demir cevheri var ama istediğimiz oranda var mı, istediğimiz oranda yok. O zaman ne yapacaksın, ithalata gireceksin. İthalata girdiğin anda da tabii bu dev rakamlarla karşı karşıyasın. Mesela cam diyoruz, bu camlarda, düz camdan otomobil camlarına varıncaya kadar ciddi sıkıntılar var ve bunları da teminde ciddi sıkıntılar var. Bu konuyla ilgili olarak da şu anda bizde de bazı üretim yapan firmalarımız var ve başarılı da, ama onlar da yine ham maddenin temininde sıkıntı yaşıyorlar. Temenni ediyoruz ki bir an önce bunun önünü açalım.”

Asgari ücret

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yarın başlayacak asgari ücret görüşmeleri hatırlatılarak nasıl bir fiyat düzenlemesi olacağının sorulması üzerine, bunun yarından önce açıklanmasının, başlayacak müzakerelerin ciddiyetini kaybettireceğini söyledi. Erdoğan, “Yarın müzakereler bir başlasın. Asgari ücret, bildiğiniz gibi devlet, işçi ve işveren kesimlerinden oluşan üçlü yapı içindeki bir komisyon tarafından belirleniyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu da ücretin belirlenmesinde, ülkenin sosyal ve ekonomik durumunu, ücretlere fiilen ödenen, özellikle ücretlerin genel durumunu ve geçim şartlarını göz önünde bulundurarak tespit ediliyor. Bizler de tabii bakanımızla ve ilgili arkadaşlarımızla bu işin müzakerelerini yaptık.” dedi.

Asgari ücret konusunda 2002’den beri önemli kazanımlar elde edildiğini savunan Erdoğan, 2002 sonunda bekar ve çocuksuz bir işçinin eline geçen net asgari ücret 184 lira iken 2021’de bu tutarın 2 bin 825 lira olduğunu söyledi. Asgari ücretin 2002’den bugüne kadar nominal olarak 15,3 kat arttığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine aynı dönem için asgari ücretin reel oranı da yüzde 131 olarak gerçekleşti. Asgari ücretin reel değerinin artması, işçilerimizin satın alma gücünün arttığının da açık bir göstergesidir. Uluslararası verilere göre asgari ücretin, işçiye bulunduğu ülkede sağladığı satın alma gücüne bakıldığında, Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın yer aldığı endekste 2002’de 14. sırada olan ülkemiz, 2021’de 10. sıraya ilerledi. İşçilerimizin satın alma güçlerini yükseltmeyi sürdüreceğiz. Dünya ülkeleri arasındaki yerimizi daha da ön sıralara inşallah taşıyacağız ve 2002’den bu yana alt gelir grupları başta olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin hayat şartlarını iyileştirmek için mücadele ettik, mücadele ediyoruz. İnşallah bu asgari ücret çalışmasında da işçimizi enflasyondan, fiyat artışlarının olumsuz etkilerinden koruyacağız. Çok daha hayırlı bir neticeyi inşallah alacağız.” dedi.

Emekliler için yapılacak düzenlemeler

Emekliler için yeni dönemde bazı düzenlemeler gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine Erdoğan, emeklilerin her zaman öncelikleri arasında yer aldığını, bundan sonra da yine aynı şekilde olacağını söyledi. Bugüne kadar bütçe imkanları zorlanarak önemli iyileştirmeler yapıldığını, yapılmaya da devam ettiğini belirtti.

3600 ek gösterge düzenlemesi

Erdoğan, “Söz verdiğimiz gibi 6. Dönem Toplu Sözleşme’de 3600 ek gösterge düzenlemesinin 2022 yılı sonuna kadar tamamlanmasını da kararlaştırdık. Düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte 3600 ek göstergeden faydalanacak öğretmen, polis, hemşire ve din görevlisi unvanlarında çalışanlarımızın ve emeklilerimizin haklarında iyileştirmeler yine sağlanacaktır. Ek gösterge düzenlemesine ilişkin teknik çalışmalarımız ve emeklilerimizin, çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarını iyileştirmeye yönelik diğer çalışmalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızca kesintisiz şekilde sürdürülüyor. Bu konuda da kararlılığımız var. Bu kararlılığımızla birlikte emeklilerimiz de inşallah çok çok huzurlu bir ortama kavuşacaktır.” ifadesini kullandı.

Suriye

Suriye halkını, ülkenin toprak bütünlüğünü ve Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit eden terörün, bu sonuçlardan en önemlisi olduğuna işaret eden Erdoğan, “Suriye’deki terör sorununun gerekçelerinin başında terör örgütlerine verilen dış destek geliyor. DEAŞ ile mücadele bahanesiyle bazı ülkeler tarafından terör örgütü PKK/YPG’ye verilen destek kabul edilemez. PKK/YPG’nin terörist kimliği başka isimler atfedilerek değiştirilemez ve meşru da gösterilemez.” dedi.

Katar

Katar’a BMC’yi satmadıklarını belirten Erdoğan, Katar’ın BMC’ye sadece ortak olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Bu ortaklığımızla birlikte aynı zamanda ürettiklerimizin gerek pazar olarak belli yerlere satılmasında, Arifiye’deki Tank Paleti Fabrikası’nın restorasyonu, oranın elden geçirilmesine özellikle bu ortaklığın çok büyük faydası oldu.” dedi.

Birleşik Arap Emirlikleri

Şimdi ise Abu Dabi yönetimiyle atılan adımın, tarihi bir adım olduğunu savunan Erdoğan, “Şimdi ise bizim Abu Dabi yönetimiyle attığımız bu adım, tarihi bir adım. 11 milyar dolarlık bir ön anlaşma yapıldı. Yaptığımız ikili görüşmede de inşallah şubat ayı gibi nasip olursa benim bir iadeiziyaretim olacak. Ama bu arada da gerek Dışişleri Bakanım gerekse İstihbarat Başkanımın bir ziyaretleri olacak. Bu ziyaretlerle birlikte bizim Birleşik Arap Emirlikleri ile olan sürecimiz, inşallah çok daha farklı bir konuma erişmiş olacak.” şeklinde konuştu.

Erdoğan, Körfez ülkeleriyle atılan bu adımları değerlendirirken, “Yani biz dargın, küskün olduğumuz zaman ondan kendilerine sermaye çıkarmaya çalışıyor bu CHP; dargın küskün değil de adımları beraber attığımız zamanda da bakıyorsunuz, ‘Niye bunlar barıştı?’ deyip oradan kendilerine sermaye çıkarmaya çalışıyor. Çatlasınız da patlasanız da biz hepsiyle de münasebetlerimizi çok daha iyi bir konuma inşallah getireceğiz. Çünkü bizim en önemli özelliğimiz bu. Bu özeliğimizi de gördükçe çatlayacaksınız, patlayacaksınız. İşte şimdi inşallah şubatın ilk yarısında oradayım.” ifadelerini kullandı.

Bahreyn ve Mısır

Bölge ülkeleri içerisindeki Bahreyn ile bir görüşme yapılacağını da vurgulayan Erdoğan, “Onların bize gelme durumları var. Onlar bize gelecek, onlarla görüşmelerimizi yapacağız. İnşallah Suud ile olan münasebetlerimizi daha iyi bir konuma getirmenin gayreti içerisinde olacağız. Mısır ile bakanlar seviyesinde devam ediyor. İleride orada da çok farklı gelişmeler olmaz demiyorum, o da olabilir. Çünkü bütün bu bölgelerin insanlarının birbiriyle olan münasebetleri farklı. Kadim tarihi biz beraber inşa ettik, beraber paylaştık, paylaşıyoruz. Bizim Körfez ülkeleriyle aramızda halen çok ciddi bir iş birliği potansiyeli mevcut. Ekonomilerimiz birbirini tamamlayıcı nitelikte. Karşılıklı faydaya dayalı yeni iş birliği projelerini de ortak yatırımlar için inşallah bir fırsat olarak görüyoruz.” dedi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *