Çağrıcı’dan “velâyet ve keramet” yorumu

Çağrıcı’dan “velâyet ve keramet” yorumu

Tasavvufun başta gelen kavramlarından velâyet ve keramet’e ilişkin değerlendirmede bulunan Mustafa Çağrıcı, tarikatların kurumsal bir yapı kazanıp etki alanını artırması ile, İslam medeniyetinin yükseliş ve dinamizmini kaybetmesinin aynı dönemlere rastladığını hatırlattı.

Karar gazetesinde yazılarına devam etmekte olan, eski İstanbul müftülerinden Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, bugünkü köşesinde velâyet ve keramet kavramlarını ele aldı. Bu kavramların Kur’an’daki gerçekliğine rağmen, hayatın içinde özellikle tasavvufta yaşadığı başkalaşımı yorumlayan Çağrıcı, tasavvuf dünyasında, bilinen dinî ilimlere mukabil, batınî “bilgi” yöntemiyle başka bir tefsir, hadis, akaid üretilmiş olduğunu vurguladı.

Çağrıcı, tasavvufun baskın olması ile birlikte çok sayıda evliya, gavs, kutub… gelip geçtiğini, ancak, kendilerine atfedilen keramet, ilham, keşif gibi doğa-üstü yetenek ve bilgilerini kullanarak ümmetin asırlar geçtikçe ağırlaşan somut sorunlarından herhangi birini çözdüklerinin de görülmediğini vurguladı.

Çağrıcı’nın yazısı şöyle:

Fenomenoloji açısından baktığımızda görürüz ki, dinlerin olduğu her yerde, kutsal ile olan irtibatları nedeniyle kendileri de kutsal sayılan varlıklar, şahıslar ve yerler; velilik ve azizlik benzeri telakkiler, böylesi nitelikler taşıyan kişilerin keramet benzeri, doğal yasaları aşan işler sergileyebildikleri yönünde kabuller de daima var olmuştur. Bu tür telakkiler, toplumların inanç tarihleri ve kültürleriyle bağlantılı olarak farklı formlarda varlıklarını günümüze kadar sürdürmüş antropolojik birer realitedir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *