Mustafa Akıncı’dan Erdoğan’ın sözlerine tepki

Mustafa Akıncı’dan Erdoğan’ın sözlerine tepki

KKTC’nin eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’de yaptığı konuşmaya sosyal medya mesajı ile tepki gösterdi, “Devletlerin itibarı binalarının ihtişamı ile ölçülmez” dedi. Akıncı’ya yanıt Ak Parti sözcü Ömer Çelik’ten geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs parlamentosunda ‘müjdelediği’ projeyi, “KKTC’nin cumhurbaşkanlığının ne doğru dürüst cumhurbaşkanlığı binası var ne de parlamento binası var. Biz bunu KKTC’ye yakıştırmıyoruz. Şimdi Cumhurbaşkanlığı’nın Külliyesi ile ilgili proje çalışmaları bitti ve inşaasına yakında başlıyoruz” sözleri ile duyurmuş, 500 dönümlük bir araziye de ‘millet bahçesi’ yapılacağını söylemişti.

Eski KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Twitter hesabı üzerinden, Erdoğan’ın sözlerine tepki göstererek, “Devletlerin itibarı binalarının ihtişamı ile ölçülmez. Demokrasisi, özgürlüklere, insan haklarına, hukuka, adalete saygısı, yurttaşlarının refah düzeyi ile ölçülür” ifadesini kullandı.

Erdoğan’ın ”Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki bina İngilizlere ait gecekondu” ifadesine de tepki gösteren Mustafa Akıncı’nın paylaşımı şu şekilde:

“KKTC Cumhurbaşkanlığı ofisi olarak kullanılan binanın yapım tarihi 1939’dur. Dr. Fazıl Küçük’ten başlayarak işlevini günümüze kadar taşıyan bu tarihi binanın hemen yanına 1989 yılında yeni bir bina daha yapıldı. Diğerinden tam 50 yıl daha genç olan bu binayı, bilimsel raporlar ışığında çürüğe çıkıp tehlikeli duruma geldiğinden, 2018 yılında yıktırmak zorunda kaldık. “Gecekondu” yakıştırması yapılan mütevazi tarihi yapı ise ayakta durmaya devam ediyor. Kuşkusuz ihtiyaca göre, yeri geldikçe yeni binalar yapılabilir; ama toplumlar bunu önceliklerini gözeterek, yasa ve kurallarına uygun biçimde yaparlar. Bir başkasının kararı ve lütfu olarak gerçekleştirmezler. Devletlerin itibarına gelince, binalarının ihtişamı ile ölçülmez. Demokrasisi, özgürlüklere, insan haklarına, hukuka, adalete saygısı, yurttaşlarının refah düzeyi ile ölçülür.”

Ömer Çelik’ten Akıncı’ya yanıt

AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Adana İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, Akıncı’nın, Erdoğan’ın 19 Temmuz’da KKTC’ye gerçekleştirdiği ziyarette yaptığı KKTC Cumhurbaşkanlığı Külliyesi binasıyla ilgili ifadelerine yönelik sözlerini hatırlaması üzerine Çelik şunları söyledi:

“Bu açıklamayı yapan eski Cumhurbaşkanı Akıncı, görev yaptığı dönem içerisinde hiçbir zaman Kıbrıs Türkü’nün tezlerini savunan açıklamalarıyla gündem olmadı. Bakın görev yaptığı dönem içerisinde Akıncı’nın gündem olduğu konulara… Sürekli olarak Rum tezlerine yakın duran açıklamalarıyla her zaman gündem oldu. Hatta ben bir açıklamamda söylemiştim; Akıncı bir açıklama yaptığı zaman Kıbrıs Türk’ünden ve Türkiye’den tepki görüyor ama Güney Kıbrıs’taki ve Yunanistan’daki gazeteler, Akıncı’nın açıklamalarını her zaman memnuniyetle karşılıyor. Örneğin, tarihimize bile saldıran açıklamalar yaptı. Kendi söylediklerini savunmak için güya… Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını bile eleştiren bir açıklama yapmıştı biliyorsunuz. Dolayısıyla her şeyi birbirine karıştıran bir yaklaşım içerisine girdi.”

KKTC Cumhurbaşkanlığının son derece onurlu, saygın bir makam olduğunu belirten Çelik şöyle devam etti:

“O makamın saygınlığı çerçevesinde Kıbrıs Türkü’nün haklarının, menfaatlerinin savunulması bakımından bütün KKTC Cumhurbaşkanları çok güçlü bir tavır ortaya koymuşlardır. Bir tek Sayın Akıncı, bütün bu çizginin dışına çıkarak, sürekli olarak itibarı Rum tezlerine yakın olmakta arayan bir yaklaşım içerisine girdi. Bakın bu açıklamasında da Cumhurbaşkanı’mızın yaptığı açıklamayı, bir lütuf gibi başkasının bir açıklaması gibi değerlendiriyor. Türkiye’yi başkası olarak gören bu zihniyet, Rum tezlerine ise son derece büyük bir yakınlık hissiyle her zaman yaklaşmıştır. Cumhurbaşkanı’mız siyasi hayatının her safhasında Kıbrıs Türkü’nün davasını ve KKTC’nin hak ve menfaatlerini savunmayı, kendi siyasetinin en temel öğelerinden biri haline getirdi. Bugün de KKTC’ye karşı yapılan çeşitli saldırılar karşısında, Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerinin gasbedilmeye çalışılması karşısında Cumhurbaşkanı’mız tavizsiz bir siyaset yürütüyor.”

Türkiye’nin, KKTC’nin ve Kıbrıs Türkü’nün yanında güçlü bir duruş sergilediğinin altını çizen Çelik, “KKTC’nin eşit statüye sahip egemen bir devlet olarak ihtiyaçlarının giderilmesi, geleceğe daha güçlü bir şekilde yürümesi konusunda da Türkiye, şimdiye kadar olduğu gibi şu anda da desteğini sürdürüyor. Bundan sonra da desteğini sürdürecek. Cumhurbaşkanı’mızın orada yaptığı açıklamaları, bu şekilde değerlendirmek lazım” dedi.

“Türkiye, KKTC’ye desteğini sürdürecek”

Çelik, Erdoğan’ın, KKTC’nin gücü ve tezleri için Kıbrıs Türkü’nün haklı davasına verdiği desteği anlatarak, şu değerlendirmede bulundu: “Bundan Kıbrıs Türkü’nü savunan hiç kimse rahatsız olmaz. Bakın kim rahatsız olmuştur? Eski Cumhurbaşkanı Akıncı rahatsız olmuş. Rumlar rahatsız olmuş. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin tezlerini savunanlar rahatsız olmuştur. Dolayısıyla Sayın Akıncı’nın kendi dönemi içerisinde KKTC’nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda son derece yanlış bir yerde durduğunu, KKTC’nin itibarını savunma konusunda büyük zaaflar içerisinde olduğunu her zaman müşahede ettik. Dolayısıyla Sayın Akıncı, Kıbrıs Türkü’nün davasına en güçlü desteği veren Sayın Cumhurbaşkanı’mıza saldırmayı, Türkiye’yi sürekli olarak karşısına almayı bir siyaset tarzı olarak tamamen benimsemiş gözüküyor. Yapması gereken, Kıbrıs Türkü’nün dostu olanlarla, Kıbrıs Türkü’ne destek verenlerle beraber yürümek, Kıbrıs Türkü’nün karşısındaki Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’la yürüyenlere karşı olmaktı ama görüldüğü gibi bir kere daha Kıbrıs Türkü’nü değil, Rum tezlerine destek verenleri sevindirecek bir açıklama yapmıştır. Dolayısıyla yaptığı açıklamada kendisi açısından değerlendirmesi gereken şey şudur; itibar kavramı üzerine bir değerlendirme yapmış. KKTC Cumhurbaşkanlığı makamında bulunmuş birisi olarak bütün görev dönemi boyunca itibarı Rum tezlerine yakın durmakta aramasını kendisini iyi bir şekilde sorgulaması, değerlendirmesi lazım. Her zaman için yaptığı açıklamalar Rum tezlerinin yanında durmak, Kıbrıs Türkü’nün tezlerine karşı durmak şeklinde maalesef ortaya çıkmıştır.”

İngiltere, ABD, Rusya, İsrail’den gelen Kapalı Maraş tepkileri

Çelik, Gazimağusa’da bulunan Maraş bölgesinin tekrar açılmasıyla ilgili karara gösterilen tepkileri takip ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve İsrail’den gelen tepkileri okudum, takip ediyorum. Burada şu sorunun sorulması gerekiyor, ‘Bu tepkiyi gösterenler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gasbedilen hak ve menfaatleri karşısında niçin seslerini çıkarmıyorlar?’ Bürgenstock zirvesi ve Crans Montana zirvesinden beri verilen sözler var. Örneğin Bürgenstock zirvesinden sonra Türkiye ve Kıbrıs Türkü ‘Evet’ derse, diğer taraf ‘Hayır’ derse KKTC üzerindeki ambargolar kalkacaktı. Bu açık ve net bir şekilde verilen sözdü ama ne oldu, Bürgenstock zirvesi sonrasındaki referandumda Kıbrıs Türkü ‘Evet’ dedi, Türkiye de bu kampanyayı destekledi. Rumlar ‘Hayır’ dediği halde, Yunanistan da bu ‘Hayır’ kampanyasını desteklediği halde, gittiler, ‘sınır sorunu olan bir ülke Avrupa Birliğine alınmaz’ prensibini çiğneyerek Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ni Avrupa Birliğine aldılar. Dolayısıyla burada mağdur olan, hakları gasbedilmeye çalışılan taraf Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir. Sürekli olarak masaya oturuyoruz. Masaya oturduğumuzda Rumlar aynı maksimalist tezleri getirip, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni eşit statüde bir toplum, devlet olarak tanımadan tamamen uzak, Güney Kıbrıs’ın tamamen bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar. Bütün bu tabloya baktığınız zaman o çözüm modelinin tamamen tıkandığı ve işlevsiz hale geldiği görünüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın artık iki devletli çözüm modelinin tartışılması gerektiğini ve diğer çözüm modellerinin hiçbir işlevinin olmadığını belirttiğini anımsatan Çelik, şunları kaydetti:

“Bunun karşısında tez söyleyenler ise herhangi bir çözüm önermedikleri gibi sadece karşı çıkmakla yetiniyorlar. Bu sürdürülebilir bir tutum değil. Dolayısıyla burada Türkiye’nin ve şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının savunduğu bir tez çerçevesinde Maraş’la ilgili tasarruflarda bulunuluyor. Bunun karşısında yapılan açıklamaları, Kıbrıs’ın sahibi olarak Rum kesimini tanımak, Türk kesiminin hak ve menfaatlerini görmezden gelmek anlamına geldiğini değerlendiriyoruz. Bu açıklamaları yapan herkesin eşit iki devlete ve topluma dayanan hakkaniyetli bir yaklaşım içerisinde olmasını, bu açıklamaları bu çerçevede gözden geçirmesini bekleriz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’mızın dünkü Kıbrıs ziyaretinde yaptığı açıklamalarda görüldüğü gibi, egemen bir devlet olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerinin tanınması konusunda elinden gelen güçle destek vermeye devam edecek.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *