İnsan, Allah’ın koyduğu hududu aştığında tuğyana düşmüş olur

İnsan, Allah’ın koyduğu hududu aştığında tuğyana düşmüş olur

Milli Gazete yazarlarından İsmail Hakkı Akkiraz, insanın tuğyana yatkın olduğunu belirtti, Kur’an ve ilminden uzak olmanın azgınlık olduğunu kaydetti, Firavun örneğini verdi.

İsmail Hakkı Akkiraz, bugünkü köşe yazısında “Tuğyan” üzerinde durdu. “Tuğyan; taşkınlık, azgınlık, sınırı aşmak demektir. Kavram olarak tuğyan; ifsat, isyan, günah ve zulümde, sınır tanımayacak ölçüde ileri gitmektir.” vurgusunda bulunan Akkiraz, şöyle devam etti:

Tuğyan, İslam istikametinden sapmaktır

“İnsan; Allah’a kulluk ile şeref bulur ve sürekli kulluk sınırı içinde bulunması gerekir. Ne zaman insan; Allah’ın insan için koyduğu hududu aşar, ölçüyü kaçırırsa tuğyana düşmüş, Allah’a isyan etmiş olur. Tuğyan; itikat ve düzen olarak İslam istikametinden sapmaktır. İslam istikametinden sapan insan; Allah’ı unutur, gerçek kudret, ilim ve iktidar sahibinin yalnızca Allah olduğunu aklından çıkarır.

Kur’an; bozgunculuk yapmayı, insanların İslam’a girip yaşamasına engel olmayı, ırkçılığı ve kibirlenmeyi, kuvveti üstün tutmayı, yeryüzünde gösteriş yaparak çalımla yürümeyi, dost ve yönetici edindikleri şeytan ve adamlarının tarafında yer almayı, tuğyan olarak sayar. Yalana kulak vermek, zalimleri müttefik edinmek, aşırı tüketim ve israf, faiz, kumar, içki ve zina da birer tuğyandır. Yine adil düzen yerine, zulüm düzenlerini yürütmek, tartıyı ve ölçüyü bozmak da tuğyandır. Kur’an; Firavun’un, Nuh kavminin, Semud kavminin ve daha başka üzerlerine Allah’ın gazabının hak olduğu kavimlerin durumlarını tuğyan olarak açıklar.”

Tuğyanın tipik temsilcisi Firavun’dur

Akkiraz, tuğyanın nedenleri üzerine ise şunları anlattı:

“Rabbimiz; “İnsan gerçekten azar” buyuruyor. Tuğyan insanın tabiatında vardır. İnsanın kendini kendine yeterli görmesi, hiç kimseye muhtaç olmayan bir konumda zannetmesi, okumaması, Kur’an ve ilminden uzak olması azgınlıktır. İnsanı tuğyana sürükleyen en büyük sebep, ya malının çokluğu veya nüfuzlu iktidarıdır. Birincisi malın, ikincisi ise nüfuzlu iktidarın tuğyanıdır. Siyasi iktidarın tuğyanı, tağut kavramıyla ifade edilir. Tuğyanın her iki türü de helak edicidir. Şeytan ve nefis, insanı azgınlığa ve sapıklığa davet eder. Bunun için Kur’an, nefis ve şeytana karşı insanı sık sık uyarır ve onların vesvese ve saptırmalarına karşı uyanık olmayı emreder. Kur’an’a göre, tuğyanın tipik temsilcisi Firavun’dur. Firavun; bütün gücün kendi elinde olduğunu zannetmiş, insanları küçük görmüş, kutuplaştırmış, işkence yapmış ve öldürmüştür. Firavun mantığına göre, bütün insanlar onun kölesi, Mısır ve Nil onun mülküdür. Firavun ve medeniyeti bir tuğyan medeniyetidir. Batı medeniyetinin kökü bu Firavun’lara dayanır. Bu yüzden Batı medeniyeti de bir tuğyan medeniyetidir.”

Allah ile harp etmeye kalkışırlar

Yazısında Siyasi Tuğyan konusuna da değinen Akkiraz, “Allah ile harp etmeye kalkışırlar” ifadesini kullandı. Akkiraz şöyle dedi:

“Siyasi tuğyan; insana verilen emretme ve yasaklama yetkisinin kötülükler için kullanılması, tartının ve ölçünün bozulması, Allah’ın bildirdiği hak ve adalet esaslarının dışına çıkılması durumudur. Siyasi tuğyan, iktidar sahiplerini; “Ben sizin en yüce rabbinizim” diyecek kadar azgınlaştırır. Onlar bu yüzden hakkı ve halkı küçümserler, kendi çıkarlarını korumak için düzen kurarlar, iktidarlarını halkı kutuplaştırıp çatıştırarak sürdürmeye çalışırlar. İnşa ettikleri kibir kulelerinin iktidarlarını koruyacağını zannederler. Adaleti katlederler, aileyi bozarlar, tarımı öldürürler. Allah’ın mülkünde, Allah’ın kendilerine ihsan ettiği iktidar ile şımarıp faizci zulüm düzenlerini yürüterek Allah ile harp etmeye kalkışırlar. Ariflerin nasihatinden hoşlanmazlar. İbrahim’in nasihatlerinden hoşlanmayan Nemrut’un, O’nu ateşe atıp yakmak istemesi, bir siyasi tuğyan uygulamasıdır. Allah Musa’yı; “Firavuna git, çünkü o tuğyan edip azgınlaştı” diyerek uyarıcı ve nasihatçi olarak göndermiştir. Nemrut da Firavun da, uyarılara aldırış etmedikleri için Allah’ın gazabına uğradılar. Günümüzde; ırkçı emperyalizm, Siyonist Hıristiyanlar ve işbirlikçi münafıklar, Nemrut ve Firavun gibi siyasi tuğyan içindedirler. Bunlar da kurdukları faizci düzenler ve hile rejimleri ile insanlığa zulmediyor ve Allah ile harp yapıyorlar. ABD, İsrail, AB ve işbirlikçi yönetimler; Nemrut’u ve Firavun’u aratmayacak uygulamalara imza atıyorlar. Yakıyorlar, yıkıyorlar, mazlum halkları öldürüp kan içiyorlar. Allah’ın vadi haktır. Yakın bir gelecekte bu tuğyan ehli de yok olup gidecektir. Biz Müslüman’ız diyenler de bu siyasi tuğyan karşısında takınacağı tavra göre karşılık bulacaklardır.

Tuğyanın ve özellikle siyasi tuğyanın temelinde kibir ve benlik ahlakı yatar. Tarih boyunca, tuğyan edenler ile peygamberler ve onlara tabi olan şuurlu müminler mücadele etmiştir.”

İnsana düşen ‘uyarı’ görevi

Akkiraz, insanın uyarı ve zulme engel olma çabalarının kulluk görevi olduğunu hatırlattı:

“Peygamberlerin ve şuurlu müminlerin, tuğyan içinde olan zalim iktidar mensuplarını uyarmaları, hak söz söylemeleri, mazlumları savunmaları ve zulme engel olmak için çalışmaları önemli bir kulluk görevidir. Peygamberimizin; “Cihadın en üstünü, zalim yöneticiye karşı hak sözü söylemektir” beyanı bu görevin en güçlü delillerindendir.”

Yazısının sonunda Erbakan’ı rahmetle anan Akkiraz, Milli Görüş için zulme ve zalime karşı yürütülen direniş hareketinin adıdır dedi ve şöyle dedi:

“Kur’an hikmetle okunduğunda, müminin zulme ve siyasi tuğyan içinde olan muktedirlere karşı vermesi emredilmiş mücadelenin yol ve yöntemi önüne çıkar.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Sureyya
    24 Şubat 2021, 13:57

    Firavun’un Nemrud’un tuğyanını taşlaması tadında bir yazı olmuş. Yazık! Keçinin koyunun arkasından gülmesinden ne farkı var şimdi bu yazının? Kendi tuğyanlarını görmezden gelen tağutlar, biraz daha fazla, hatta oldukça fazla zalim tağutlar arkasından konuşmadan önce oturup kendilerini kendi yazılarıysa sigaya çekseydiler ne olurdu! Bu yazı bu kalemden çıkarken nasıl ar duymadan o satırlara dökülebildi? Yine de tespitlerdeki isabet kalem sahibinin gözü kapalı bağlı olduğu tuğyanın da adresi olduğunu yazara da hatırlatmak gerek. Olur ya, belki… bir ihtimal…

    REPLY