Kalın: ‘Güvenli Bölgenin kontrolü Türkiye’de olmalı’

Kalın: ‘Güvenli Bölgenin kontrolü Türkiye’de olmalı’

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın,Türkiye’nin ABD ile planladığı Güvenli Bölge’nin tesis edilmesine ilişkin, “Fiiliyattaki uygulaması, süreci ve kapsamıyla ilgili görüşmeler sürüyor.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

“Trump ile telefon görüşmesi hazırlığı yapıyoruz”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile bir görüşmesi olacak mı?” sorusu üzerine Kalın, şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanımızın önümüzdeki günler içerisinde Sayın Putin ile telefon görüşmesi olacak. Bugün mevkidaşımla görüştüm. Şu anda bir Finlandiya ziyaretini gerçekleştiriyorlar. İlk fırsatta, muhtemelen yarın ya da en geç cuma günü bu telefon görüşmesini gerçekleştireceğiz. Sayın Trump ile de telefon görüşmesi hazırlığı yapıyoruz. Benim Sayın Bolton ile bugün yarın bir görüşmem olacak. Ondan sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Trump ile bir görüşmesi olacak.”

Erdoğan ile Trump’un Suriye’deki güvenli bölge ve diğer konularla ilgili istişare edecekleri konular olduğunu dile getiren Kalın, “Eylül ayında Amerikan Ticaret Bakanı büyük bir heyetle ülkemize gelecek. 100 milyar dolar ticaret hedefinin gerçekleştirilmesi için bir dizi görüşmeler yapacaklar. Onlar da bir iş adamları grubuyla buraya geliyorlar. Bütün bu konuları istişare etmek üzere bir temasları olacak.” bilgisini verdi.

New York’ta BM Genel Kurulunda Erdoğan ve Trump arasında bir görüşme ihtimali bulunduğunu ifade eden Kalın, Trump’ın Türkiye ziyaretiyle ilgili net bir tarih olmadığını açıkladı.

Belirlenmiş bir tarihin söz konusu olmadığını kaydeden Kalın, muhataplarıyla görüşmelerin sürdüğünü söyledi.

“Terörle mücadele kararlılığımızın devam edeceği vurgusu güçlü bir şekilde yapıldı”

Toplantıda, Irak, Suriye, terörle mücadele, ekonomik durum ve bundan sonraki süreçle ilgili değerlendirmelerde bulunulduğunu belirten Kalın, “Bildiğiniz gibi özellikle güvenlik notasında Türkiye, aynı anda üç terör örgütüyle mücadele etmeye devam ediyor. Bir tarafta terör örgütü PKK ve uzantısı PYD/YPG diğer tarafta DEAŞ diğer taraftan da FETÖ’ye karşı mücadelemiz devam ediyor. Bununla ilgili genel bir değerlendirme yapıldı. Güvenlik noktasında Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve MİT Başkanlığının sunumları oldu. Bundan sonraki süreçle ilgili de terörle mücadele kararlılığımızın tam olarak devam edeceği vurgusu güçlü bir şekilde yapıldı.” ifadelerini kullandı.

Terör örgütü PKK’ya çok ciddi darbeler vurulan Pençe harekatlarının süreceğini, İçişleri Bakanlığınca yürütülen Kıran Harekatı’ndan da netice alınmaya devam edildiğini söyledi.

Kabine toplantısında bölgedeki gelişmelerin de etraflı bir şekilde ele alındığını söyleyen İbrahim Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dışişleri Bakanımızın da bu konuda bir sunumu söz konusuydu. Burada da özellikle Suriye sahasındaki gelişmeler, Fırat’ın hem doğusu ve hem de batısındaki gelişmeler ele alındı. Geçtiğimiz hafta ABD ile güvenli bölgenin tesisi konusunda bir mutabakata varıldı. Bu doğru yönde atılmış pozitif bir adımdır. Bunun fiiliyattaki uygulaması, süreci ve kapsamıyla ilgili görüşmeler devam etmektedir. Ama genel olarak ana çerçeve üzerinde mutabık kaldığımızı ifade edebiliriz. Bununla ilgili gerek Dışişleri Bakanlığımızın gerek Milli Savunma Bakanlığımızın ve ilgili diğer birimlerimizin görüşmeleri de devam ediyor. Tabii bunun sahadaki uygulaması son derece önemli. Daha önce Sayın Dışişleri Bakanımızın da ifade ettiği gibi Münbiç yol haritasında yaşanan oyalama taktiklerini kabul etmemiz mümkün değildir.

Öte yandan bu adımla birlikte Fırat’ın doğusunda bir güvenli bölgenin tesisi için önemli bir adım atılmış bulunuyor. Bu hem Türkiye’nin Suriye ile sınır güvenliğini sağlama, hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlaması konusunda, hem de Suriyeli mültecilerin evlerine dönmesini sağlayacak koşulların oluşturulması noktasında yeni bir süreci ifade etmektedir. Fırat’ın batısına geldiğimizde ise özellikle Türkiye’nin Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekatı operasyonlarıyla bildiğiniz gibi Cerabulus, Afrin, İdlib arası zaten güven altına alınmıştı. Burası büyük oranda bizim desteklediğimiz gruplar tarafından bir asayişle yönetilmeye devam ediyor. Bu bölgeye geçtiğimiz yıl içerisinde yaklaşık 400 bin Suriyeli mülteci geri döndü. Benzer sürecin güvenlik şartları oluşturulduğu zaman Fırat’ın doğusunda da gerçekleşeceğini öngörüyoruz.”

“Tepkilerimizi Rus tarafına ilettik”

İdlib konusunda da değerlendirmelerin yapıldığını belirten Kalın, “Oradaki durumun kritik bir hassasiyet arz ettiğini ifade edebilirim. Bununla ilgili özellikle 9’uncu gözlem noktamızın intikal yoluna yapılan saldırı ve o konvoyda hayatını kaybeden Suriyeliler ve yaralanan siviller konusunda da tepkilerimizi Rus tarafına ilettik. İlgili birimlerimiz görüşmelerini sürdürüyorlar. Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Putin ile bir telefon görüşmesi olacak. Bu konuyu da etraflı şekilde orada konuşma imkanları olacak.” ifadelerini kullandı.

Kalın, “İdlib mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin 12 gözlem noktasının bulunduğu yerlerde güvenliğin tam olarak sağlanması ve buralarda herhangi bir askeri operasyonun olmaması konusunda mutabakat vardı, buna uyulmasını bekliyoruz. Bununla ilgili girişimlerimiz devam etmektedir. Özellikle o bölgede silahtan arındırılmış ve çatışmasızlık bölgesi olarak ilan edilmiş sınırların korunması büyük önem arz ediyor. Aksi halde hem bu mutabakatın ihlali hem de buradan doğacak bir insani dram kaçınılmaz hale gelecektir. Bununla ilgili de çok yönlü değerlendirme ve girişimlerimiz devam ediyor. Buradan özellikle rejimin bu ihlallerine son vermesi çağrımızı da yenilemek istiyoruz.” dedi.

Müşterek Harekat Merkezi

Bir gazetecinin “Güvenli bölge ve müşterek harekat merkezi ile ilgili çalışmaların sürdüğünü” belirtip “Müşterek harekat merkezi bu hafta çalışmaya başlayacak mı? Güvenli bölge noktasında bölgede ilk fiziki adım ne zaman atılacak? ABD ve Türk askerleri beraber devriyeye çıkacak mı? Derinlik ve uzunluk konusunda son bir karara varıldı mı?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Kalın, bununla ilgili belirli bir takvimin bulunduğunu belirtti.

Belirli periyotlar içerisinde harekat merkezinin kurulması, ortak devriyelerin başlaması ve gerekli askeri planlamaların Suriye sahasında yapılmasıyla ilgili 3-4 aşamalı bir takvimin söz konusu olduğunu ancak takvimin detaylarını şimdi paylaşmayacağını aktaran Kalın, şöyle devam etti:

“Uygulama gerçekleştikçe onları zaten göreceksiniz. Ama bu plan çerçevesinde önümüzdeki haftalar içerisinde aylar değil, bunun somut uygulamalarını hep birlikte göreceğiz. Suriye tarafında Fırat’ın doğusunda Türk ve Amerikan askerleriyle birlikte ortak devriyeler yakın zamanda başlayacak. Zaten şu anda İHA’larımız orada uçmaya başladı. Bununla ilgili başka uygulamalar da söz konusu olabilir. Derinlik ve kapsamla ilgili olarak da müzakereler hala devam etmekle birlikte bizim zihnimizdeki çerçeve son derece net. Daha önce Sayın Trump’ın da ifade ettiği 20 mil yani yaklaşık 30-32 kilometrelik bir alan, biz belki bunun daha ileri gitmesini de görebiliriz. Bu da olabilir. Coğrafyanın şartlarına göre burada birtakım daralmalar, genişlemeler söz konusu olabilir. Çünkü biz orada özellikle yerel halkın huzurunu, barışını dikkate alacak şekilde de bir planlama yapıyoruz. Buranın kontrolü bu güvenli bölge çerçevesinde bize geçtiğinde de yerel halkla beraber koordinasyon halinde buranın yerel yönetimini sağlamaya devam edeceğiz ki bu hem orayı güvenli bir bölge haline getirecek hem de Suriyeli mültecilerin oraya gönüllü, onurlu, izzetli bir şekilde kendi evlerine, vatanlarına, köylerine, kasabalarına dönmelerini sağlayacak.”

9. Gözlem Noktası

Bir gazetecinin “9. gözlem noktasının Esed rejimi güçlerinin arasında kaldığı konusunda bir bilgi var. 9. gözlem noktasının başka bir noktaya taşınması söz konusu mu? Türk Silahlı Kuvvetlerinin aynı bölgede yeni bir gözlem noktası oluşturması gibi bir durum söz konusu mu?” şeklindeki sorusu üzerine İbrahim Kalın, “9. gözlem noktasının kapatılması, yahut bir başka noktaya kaydırılması diye bir şey söz konusu değil. 9. gözlem noktası yerinde duruyor, başta planladığımız ve İdlib Mutabakatı çerçevesinde kurduğumuz bütün gözlem noktaları bulundukları yerlerde faaliyet göstermeye devam edecekler.” açıklamasında bulundu.

Güvenliği artırmak, etrafın asayişini sağlamak için tahkimatların sürdüğünü bildiren Kalın, bu konuyu Rusya ve diğer aktörlerle paylaşmayı ve koordine etmeyi sürdüreceklerini dile getirdi.

Kalın, “Orada önceliğimiz, askerlerimizin bulundukları yerlerde kalmaları ve güvenlikleri sağlamaları. Dolayısıyla başka bir yere intikal veya oranın kapatılması diye bir şey söz konusu değil. Öyle bir arayış içinde değiliz. Yaptığımız bir anlaşma var, bu anlaşma çerçevesinde sadece 9’uncu değil bütün gözlem noktaları bulundukları yerlerde faaliyet göstermeye devam edecektir. Buradan tekrar tabii ki rejime ve ona destek veren Rusya Federasyonu’na da bu ihlalleri sonlandırmaları yönünde çağrımızı tekrar etmek istiyorum. Bununla ilgili Rus makamları ile görüşmelerimiz devam ediyor, bundan sonra da devam edecek.” ifadelerini kullandı.

“Kontrolün Türkiye’de olması güvenli bölgenin tanımı gereği olmalı”

Kalın, “Güvenli bölgede derinlik konusunda ve kontrolün kimde olacağı noktasında uzun süreli bir tartışma var. ‘Kontrol bize geçtiğinde’ ifadesini’ kullandınız. Kontrolün Türkiye’de olacağına dair bir anlaşmaya varıldı mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Bu, bizim bu anlaşmayla ilgili temel beklentimiz ve öngörümüz. Müzakere dediğim de zaten bu unsurları da ihtiva eden bir şey. Derinlik meselesi de öyle. Şu anda tabii ki bir adım atıldı. Önemli bir adım. Beklentilerimizi belki bütünüyle karşılamamakla beraber olumlu yönde atılmış bir adım. Cerablus, El-Bab ve Afrin bölgesinde olduğu gibi bu bölgenin de kontrolünün Türkiye’de olması güvenli bölgenin tanımı gereği olması gereken bir şeydir. Buranın başka terör örgütleri için bir güvenli bölge ya da bir güvenli geçiş alanı haline gelmemesi için bu kontrolün Türkiye’de olması esastır. Türkiye’de olması derken, bazen birileri bunu alıp işte ‘Türkiye işgale geliyor.’ gibi yerlere çekmeye çalışıyorlar. Biz Cerablus’u, El-Bab’ı, Azez’i işgal etmedik. Afrin’i de İdlib’i de işgal etmedik. Oraları teröristlerden temizledikten sonra buraların yönetimini yerel halka bıraktık. Orada aslında güzel bir fiili güvenli bölge alanı oluşmuş durumda. Adı her ne kadar böyle konmasa da bu bölge güvenli bölge haline gelmiş durumda. Neden? Burada PKK, PYD, YPG, DEAŞ yok. Burada rejim de yok. Burada yerel halk kendi imkanlarıyla orada kendini yönetmekte, asayişini sağlamakta. Fırat’ın doğusunda da bizim temel öngörümüz ve beklentimiz, benzer bir modelin orada da hayata geçirilmesi.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *