Uhud Dağı ve Mülk’ün sahibi

Uhud Dağı ve Mülk’ün sahibi

Burası Uhud Dağının karşısında meydanın içerisinde bulunan okçular tepesi. Bir kardeş “Allah’tan başka ilah yoktur” diyor. Böylesi bir hareketi yapan herhalde tek kişi idi. Yukarıdaki resimde ön taraf Uhud cihadının yapıldığı meydan. Arka tarafta okçular tepesi görülüyor. Karşı taraftaki dağlar ise Uhud Dağı. Peygamberimizin (s) dişi kırıldığında karşıdaki dağda bir gediğe sığınıyor. Kafile başkanımız sığındığı

Burası Uhud Dağının karşısında meydanın içerisinde bulunan okçular tepesi. Bir kardeş “Allah’tan başka ilah yoktur” diyor. Böylesi bir hareketi yapan herhalde tek kişi idi.

Yukarıdaki resimde ön taraf Uhud cihadının yapıldığı meydan. Arka tarafta okçular tepesi görülüyor. Karşı taraftaki dağlar ise Uhud Dağı. Peygamberimizin (s) dişi kırıldığında karşıdaki dağda bir gediğe sığınıyor. Kafile başkanımız sığındığı yere teri damlayan Peygamberimizin (s) mis kokusunun hala oradan geldiğini söylüyor. Toprak güzel kokuyormuş. Bu tarz inançlar menkıbeler sürekli anlatılıyor. Benim belki de en çok etkilendiğim mekânlardan birisi burası idi. Doğal ortam çok bozulmamış. Okçular tepesine çıkıyorum. Orada dualarda bulunuyoruz. Dünya nimetleri adına yerlerini terk eden kardeşlerim geliyor aklıma. Tabi sonu ne olursa olsun yerlerini terk etmeyen güzel Müslümanlar da geliyor aklıma. Umremize birlikte başladığımız Kardeşim ile birlikte sonu ne olursa olsun hiçbir baskıya boyun eğmeden bulunduğumuz Rahmani konumlarımızı terk etmeyeceğimize dair sözler veriyoruz. Malımızın mülkümüzün makamımızın bizleri hak bildiğimiz yolumuzdan ayırmaması için Rabbimize dua ediyoruz.

Burada aklıma tavafımıza başlamadan önce getirdiğimiz telbiyenin anlamları geliyor.

“Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Emrindeyim buyur! Şüphesiz hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.”  Mülk Allah’ın O’nun ortağı yok o yüzden Allah karşısındaki esas duruşumuzu hiçbir zaman bozmamalıyız. Mülk kelimesi Türkçede daha çok mal ile ilgili kullanıldığında bu cümleler eksik anlaşılmaktadır. Mülk kelimesi otorite ve hâkimiyeti de içerisine almaktadır. Yani yüce Allah mülk benim demekle bu konuda da tek otoritenin kendisi olduğunu söylüyor. O yüzden mal mülk sebebiyle kendisine ortak koşulmamasını istiyor. Müslümanların hiçbir zaman ganimet olarak gördükleri şeylerden ötürü yerlerini terk etmemeleri gerektiğine vurgu yapıyor. Bizler de okçular tepesinde bunları uzun uzun düşünüyoruz. Burada memleketimizdeki yapılacak olan referandumda Müslümanların tavrını sorguluyorum. Ne de çabuk saf değiştiriyorlar. Bir olan Allah, tek başına diri, otoriter ve maliktir. Bu olgu Müslümanların zihinlerinde ve idraklerindeki bütün şirk çeşitlerini söküp atmalıdır. Bizler nasıl olur da tamamen beşer kanunları olan bir anayasanın kendine çeki düzen verdiği bir şeye müdahil olabiliriz ki?

“Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmememizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur. Ama insanların çoğu bilmiyorlar.” (12/Yusuf-40)

Ya bilenlerimiz nasıl böyle bir hataya düşüyorlar? Oy kullanmak sistemi değiştirebilir mi? Oy kullanmak eğer sistemi değiştirebilse idi yasadışı ilan edilirdi zaten.

Bu değişiklikler hiçbir zaman sistemi geriletecek değişiklikler değildir. Çünkü bu değişiklikler yine kendi içerisinde yapılmaktadır. İçerisinde İslami unsurlar bulunmamaktadır. Ve sistem bu değişikliklerle güç kaybetmeyecek daha da güçlü yeni bir geniş görüşlülük ile Müslümanların karşısına çıkacaktır.

En ufak esen liberal rüzgârlarda savrulan bu kardeşlerimize de dua ediyoruz.

Arafat’tayız. Resimdeki develer yanına bir de motorlu gezi araçları eklenmiş. Develerin dizleri çok hırpalanmış. Acı çekiyor olmalılar.

Arafat umrenin şartlarından değil. Haccın farzlarından o yüzden buralar şu an pek bakımlı değil.

Burası için Hz. Adem ile Hz. Havva’nın dünyaya indirildiği, buluştukları yer olduğu söyleniyor. Burada dualar geri çevrilmiyormuş! Buraya gelen umreciler taşlara yazılar yazıp dileklerde bulunuyorlar.

Burası da Arafat tepesinden çekildi. Aşağı etekler münzelife yani hacıların birbirleri ile tanışmak için buluştukları yer. Biz de birazdan oraya ineceğiz. Buluşacağız tanışacağız inşallah. Aşağıda çok nadir olarak görülen ağaçları görüyorsunuz. Kökleri torağın derinine inen bu ağaçları Özal’ın buraya gönderdiği söyleniyor.

Şu an Türkiye’den gelen çeşitli gruplar ile buluştuk. Hadis uzmanı Doçent bir hocamız konuşma yaptı. Yine her zaman ki gibi iş zikirle başladı. Mikrofonu eline alıp tek tek zikir çektirdi. Sonrada hadis inkârcısı dediği kimselere hüsnü zanda bulundu. Ve Devletimizi bölmek isteyenlere lanet okudu. Devletimize uzun ömürler diledi. Hadislerin inkârının olmaması konusunda verdiği örnek ise benim tebessüm etmeme sebep oldu. Hz. İsmail’in adanmışlığı, kurban edilmesi gibi kıssaların anlatıldığı Kur’an ayetlerinin hadislerin ne olursa olsun ret edilmeyeceğine örnek gösterdi. Hadis inkâr etmekle neyi kastettiğini anlatmadı ama biz de bu kadarı ile yetindik. Tabi yine bol bol şefaat istedik!

Bu amca da pamuklu şeker satıyor. Biz de kendisine pamuklu şeker almasak da yardımcı olduk inşallah.

Yukarıdaki resmi özellikle seçtim. Karşı tarafta otobüslerin durduğu yer ya da biraz ilerisi hendeklerin kazıldığı yer imiş. Buralar özelliğini kaybetmiş. Karşısına büyük bir cami ve nöbetçilerin namaz kıldıkları yerlere de küçük mescitler yapılmış.

Burası nöbetçilerin namaz kıldıkları yerlerden birisi. Bu Arap kardeşimiz de buraya bağlanan dilek çaputlarını çözüp yok etmeye çalışıyor. Ben de ona yardımcı oldum. Beraber temizledik buraları. Bana “çok güzel yapıyorsun bunlar şirk” diye kendi lisanı ile memnuniyetini anlattı.

Mekke ve Medine’de birer Cuma namazı da kıldık. Hutbeler Arapça yapılıyor. Fakat ben anlamlarını kısaca öğrendim. Birisinde saliha bir eş ve aile, diğerinde ise müminlerin kardeş olmaları konusu işlendi. Burada siyasi içerikli hutbeler verilemiyor. Veren olur ise görevine son veriliyor. Suudi yönetimi barış halinde oldukları ülkelerin velev ki Müslüman kanı döküyor olsalar da eleştirilmesine karşı.

Bunlar da İranlı Umreciler. Her zamanki gibi hareketliler.

Aşağıdaki resim Osmanlının yaptırdığı tren garı. Hemen karşısında bir mescit de var.

İşte o mescidin Endonezyalı bakımcısı. Kardeşler buralara iyi baksınlar diye bu kardeşe sadaka veriyorlar. Üzerini de gördüğünüz üzere çok fakirler.

Daha gezdiğimiz birçok yer olmasına rağmen ben fazla geziyi uzatmayacağım. Sizlerle en son almış olduğumuz hurmaların resimlerini paylaşayım.

Hurma bahçeleri ve alttaki resimde ise soğuk hava deposu görülüyor.

Hurmaların fiyatları 17 ila 25 TL. arasında değişiyor.

İnşallah sizler de bu beldelerin kendi göz ve anlayışınız ile görür gezer anlatırsınız. Ufkunuzu açacağınızı söyleyebilirim. Kâbe her şeyi ile çok güzel idi. Orada mutlaka namaz kılıp dua etmelisiniz. Fakat bu umre gezisinde gördüklerimden şunu son olarak söyleyebilirim ki bu Müslümanlardan dünya adına herhangi bir liderlik misyonu çıkmaz. Müslümanlar siyasi bir bilinçten yoksunlar. İbadet aralarında bol bol Pepsi içerek serinliyorlar. Dağınık bir görüntü veriyorlar. Hep başkalarının ürettiklerini tüketiyorlar. Buralardan döndüklerinde yapabilecekleri herhangi bir şey yok çünkü böyle bir bilince sahip değiller. Buralardan topladıkları bol sevap ile gittikleri yerlerde birçoğu yatıp duracak. Peygamberimize (s) yaptıkları bunca duadan sonra zaten kendilerini Peygamberimiz (s) kurtaracak! Bu konuda endişeli değiller.

Allah’a emanet olun. Allah hepinize bu mekânlara gitme ibadet yapma imkânı versin inşallah.

 

Editörün notu: Değerli okuyucularımızdan ve yazarımızdan özür diliyoruz. Yazının içindeki fotoğraflar elde olmayan teknik sebeplerden dolayı kaybedilmiştir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *