Müslümanım diyen herkes için, fuhşiyâtın ne olduğu ve ne olmadığı, neyin fuhşiyât olduğu ve neyin fuhşiyât olmadığını anlamak için yine Allah’ın belirlediklerine bakmak gerekmektedir.
Ercümend Özkan
Fuhş kelimesi arabçada aşırılık, haddi aşma, ölçünün gerisinde kalma veya ilerisine gitme anlamına kullanılan bir kelimedir. Kur’an da kelimeyi lügat anlamında kullanmıştır. Kelimenin lügat anlamını kavram olarak da kazanan manasıyla kullanılması halinde genel olarak haddi aşan, aşırı işler, bir diğer ve şer’i ifadesiyle İslâm’ın kötü gördüğü işler için kullanılmaktadır. Şeytanın insana öğütlediği işin fuhşiyât olduğunu yine Kur’an’dan öğreniyoruz:
«O size daima kötülük ve fuhşiyât, Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.» (2/169)
«Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size aşırı şeyleri (fuhşiyât) yapmayı emreder. Allah ise size Kendi tarafından bağışlama ve lütuf vadediyor. Şüphesiz Allah(ın lütfu) geniştir. (O) Bilendir.» (2/268)
«Onlar bir fuhşiyât (aşırılık) yaptıkları zaman: ‘Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize böyle emretti’ derler. ‘Allah fuhşiyâtı (kötülüğü, aşırılığı) emretmez’ de. Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?» (7/28)
«Andolsun kadın onu arzu etmişti, eğer Rabb’inin doğruyu gösteren delilini görmeseydi Yusuf da onu arzu etmişti. Böylece bir kötülüğü ve fuhşu (aşırılığı) ondan çevirmek istedik, çünkü o ihlasa erdirilmiş kullarımızdandır.» (12/24)
«Allah adaleti, ihsânı, akrabaya vermeyi emreder, fahşâ(aşırılık, edebsizlik)dan, münker(fenalık)den ve bağy(azgınlık)den meneder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.» (16/90)
«Ey inananlar! Şeytanın adımlarını izlemeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse o, fuhşiyyât(aşırılık)ı ve münker(şer’î olmayan)i emreder. Eğer size Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı, hiçbirinizi asla temizlemezdi. Fakat Allah dilediğini temizler, Allah işitendir, bilendir.» (24/21)
«Kitabtan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz, fahşâ (aşırı) ve münker(şeriatça reddedilen şeyler)den vazgeçirir. Allah’ı anmak, elbette en büyüktür. Allah, ne yaptığınızı bilir.» (29/45)
Yukarıdan beri iktibas ettiğimiz âyet meallerinden de görüldüğü gibi Allah dininde, belirlediği aşırılıklardan sakınmayı, aşırılık yapanların günah kazandığını, aşırılığın günah kazandırıcı işlerden olduğunu açıklıyor. Bakara suresindeki âyette Şeytan’ın fuhşiyât emrettiği belirtiliyor. Genel manasıyla Şeytan’ın razı olduğu işler için ‘fuhşiyyât’ kelimesini kullanmakta bir beis görülmüyor. Fâhiş oluş, fuhşiyât işleyiş Rabb’in râzı olmadığı işler için kullanılmaktadır. Başka âyetlerde ise, yine yukarıda iktibas ettiğimiz âyetlerde de görüldüğü gibi meselâ ‘fakirlikten korkma’nın, yapılan aşırılıklar için ‘babalarımızı da bu yolda bulduk’ gerekçesi ile bu aşırılıkları doğru bilmenin, bunlar için ‘Allah bize böyle emretti’ demenin, Yusuf (a.s.) olayında görüldüğü gibi nikahlısı olmayan bir kadını arzu etmekten, ihsândan, adaletten uzaklaşmaktan, akrabaya vermemekten ‘fahşâ’ olarak bahsediliyor. Namaz kulun Rabb’inin huzurunda O’na ibadetinin, yine O’nun tarafından belirlenen ibadet şekli olması bakımından, Rabb’ini unutmayan, hatırlayan ve bunu günde beş kere yapan kimsenin, Rabb’ini unutarak fâhiş şeyler yapmaktan uzak kalmasını kolaylaştırması bakımından «namaz sizi fuhşiyât’tan alıkoyar» buyurmaktadır Allah.
Her şeye rağmen fuhşiyât (dinin haram saydığı, farzın terki veya haramın işlenmesi gibi) işleyenlerin günahlarının bağışlanmalarını dilemeleri ve tekrar işlediği fuhşiyâta dönmemeleri gerektiğini ikaz ediyor. Böyle yapanların «bile bile yaptıklarında ısrar etmemeleri» gerektiğini hatırlatıyor bizlere. Fuhşiyât işlemenin aynı zamanda nefse (insanın kendisine) zulüm olduğunu da aynı âyet tekîd ediyor.
Fuhşiyât, aşırılık anlamında, aşırılık da Allah’ın râzı olmadığı tüm işler için kullanıldığına göre, haram bildiğimiz her şey için fâhiş (fuhşiyât) kelimesini kullandığımız gibi, farzların terk edilmesi için de fuhşiyât deyimini kullanabiliriz. Bu cümleden olarak yine kötü işlerden bir iş olarak zina için de ayrıca ve özel olarak fuhuş (fuhşiyât) kelimesi kullanılmıştır. Günümüzde de bilhassa halk arasında fuhuş kelimesi kullanıldığında hemen herkesin aklına zina (nikah dışı cinsel ilişki) gelmektedir. Yine günlük yaşantımızda ‘fahiş fiyat’ deyimi, ticari alanda kullanıldığında, bir kimsenin insafsızca ve insanların ihtiyacından yararlanarak, elinde bulundurduğu mala yüksek fiyat koyması olarak anlaşılmaktadır. Ve bunun da Allah tarafından hoş görülmeyen işlerden olması bakımından yine ‘fahiş’ kelimesi ‘fiyat’ kelimesinin başında kullanılıyor ve günah olan bir iş olduğu vurgulanmak isteniyor.
İslâm’ın «Orta Yol» olduğu göz önünde bulundurulursa ‘Fuhşiyât’ın «Orta Yol»un dışına çıkma olduğu daha kolay anlaşılır.
Fâhişe kelimesinin aslında her türlü fuhşiyâtı işleyen için kullanılması gerekirken zaman içinde yalnızca ‘zâniye’ anlamında pek kısır bir alanda kullanılması da mes’eleyi esasından kavramayı güçleştiren faktörlerden olmuştur. Fâhişe, fuhuş yapan demektir, bilindiği gibi. Fuhuş ise ‘aşırı işler’e denilmektedir ki yukarıda ‘aşırı işler’in Allah’ın râzı olmadığı işler anlamına geldiğini belirtmiştik ve ilgili bazı âyetleri zikretmiştik. Bu durumda fâhişe, kelime anlamı olarak herhangi bir haramı işleyen ve aynı zamanda bir farzı terk eden için kullanılabilir. Zira âyetler buna işaret etmektedir. Bu sebeble, yalnız zina eden kadın değil, zina eden erkek de fâhişedir.
Hakk’ı hak saymamak fuhuş olduğu gibi, Hakk olanı saymamak da fuhuştur, Kur’an’ın tarifine göre. Örneğin nikah ilişkisi olmadan cinsel ilişkiyi (zinayı) fuhuş sayan Allah, diğer yandan bunu mübah görmeyi de fuhuş saymaktadır. Fuhşiyat işleyenin fahişe olduğu belirtilirken, diğer yandan işledikleri fuhşu: «Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize böyle emretti» demeyi de fuhşiyât saymaktadır.
Fuhşiyât’ın aşırılık olduğu, aşırılığın ise Allah’ın emrettiği ve yasakladığı hududların dışındaki işler için kullanıldığı göz önünde bulundurulduğunda önümüzdeki sorunları çözmekte işimiz kolaylaşacak, etrafımız aydınlanacak demektir.
Allah doğru sözlü olmayı emrettiğine göre, hayatı boyunca doğru sözlü (dürüst) olan insanları biz nasıl değerlendireceğiz? Allah içkiden uzak durmayı, kumarı, zinayı, yalan söylemeyi, Kendisine ortak koşmayı, kendi nefsine ve başkasına zulüm yapmayı, komşu hukukuna riâyet etmemeyi, fakiri-yoksulu görüp gözetmemeyi, yetimin malına haksız yere el uzatmayı men ettiğine göre, müslümanım diyen bir insanın ömrü boyunca, bu sayılan işleri kötü(fuhşiyât)-aşırılık olarak görmesi ve bunlardan uzak durması kınanacak bir iş midir, övülecek bir iş midir?
Irzını korumayı, namaz kılmayı, başkasının malında canında gözü olmamayı, hased etmemeyi, kibirli olmamayı, Ramazan ayında oruç tutmayı ve benzeri nice şeyi emrettiğine göre, ömrü boyunca bunlara uygun hareket eden bir müslüman için hükmümüz ne olacaktır?
Özetle hayatını teslim olduğu Allah’ın kanunları(emir ve nehiyleri)nın çizdiği daire içinde geçirmeye azmetmiş insan için fahiş yani aşırı müslüman mı diyeceğiz? Dürüst olmayı Allah’ın emri olarak bildiği —ki gerçeği de budur elbette— için ömrü boyunca dürüst olan bir insan için aşırı dürüst (dürüstlükte fahiş) mü diyeceğiz? Çalıştığı müessesede, dürüst olmanın gereğine de inandığı için mesâiden, çalıştığı yerin malından hiç çalmayan ve bir hayat boyu böyle davranan için ‘aşırı’ mı diyeceğiz?
‘Aşırı Dinci’, ‘Aşırı Müslüman’ gibi tabirlerin günümüzde çokça kullanıldığını görüyor ve duyup okuyoruz. Bu tabirleri müslümanlar için kullananlar ise genellikle rejimi temsil eden insanlar ve onlarla aynı ideoloji(laik-demokrasi)yi benimseyen rejimin «Ehl-i hal ve’l-akd»i olan kimselerdir.
Yukarıda yaptığımız açıklamalar ışığında anlaşılmaktadır ki bu tabiri kullananlar müslümanların, İslâmlıklarının gereğini yerine getirmelerinden rahatsız olmaktadırlar. Zira ömrünüz boyunca dürüst olursanız —ki bir müslüman öyle olmakla emrolunmuştur— bu aşırılıktır ve rejimi temsil edenlerce kınanmaktadır. Ömrünüz boyunca çalıştığınız yerin malında gözünüz bulunmaz ve hiç çalmazsanız bu aşırılık’tır ve kınanmaktadır. Allah’ın doğru sözlü olunuz, kimsenin malında gözünüz bulunmasın, kimsenin ırzına bakmayınız emrine uyduğunuz gibi bu konulardaki kanunlarının üstünlüğüne inandığınız gibi, O’ndan gelen bütün kanunların, kuralların da üstünlüğüne inanmanız ‘aşırılık’ sayılmakta ve kınama konusu yapılmaktadır. ‘Aşırı dinci’ sayılmamanız için ara sıra içki içmeniz, zina yapmanız, örneğin çalıştığınız devlet dairesinin malını çalıp, zaman zaman mesaiye gitmemeniz gerekmektedir. Zira hiç aksatmadan işinize devamınız bir ‘aşırılık’tır ve kınanmaktadır.
Konuyu her türlü spekülasyondan uzak mütâlea ettiğimizde karşımıza ne çıkmaktadır? ‘Aşırı Dinci’, ‘Aşırı Müslüman’ tabirlerini müslümanlar için kullananların ya söyledikleri sözlerin ne manaya geldiğinden habersiz oluşları —ki cehalettir fuhşiyâtın bir türü de— ya da hakikati bildikleri halde bile bile yanlış yapmak ve bunda ısrar etmeleri söz konusudur. Her iki ihtimal de gerçek bir fuhşiyât, yani aşırılıktır. Öyle ise böyle diyenler, bu Aşırı Dinci, Aşırı Müslüman tabirlerini kullananlar gerçek fuhşiyât (aşırılık) yapanlardır. Ki Allah fuhşiyât işleyenlerin karşısındadır.
Fuhşiyât’ı belirleyen Allah’tır. O’nun belirledikleri fuhşiyât’tır. Öyle ise (müslümanım diyen herkes için) fuhşiyâtın ne olduğu ve ne olmadığı, neyin fuhşiyât olduğu ve neyin fuhşiyât olmadığını anlamak için de yine Allah’ın belirlediklerine bakmak gerekmektedir. Allah’ın fuhşiyât (aşırılık) demediklerine fuhşiyât diyenler ise açık bir fuhşiyât (aşırılık) içindedirler. Böyleleri kendilerini düzeltmedikleri takdirde onlar için hüsran doğuracak son yakındır. Elbette Allah herkesin yaptığını da yapmadığını da bilendir.
Babasının evlendiği kadınla evlenmeyi fuhuş (aşırı bir iş) sayan(4/22), Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize böyle emretti (müslümanlık böyledir) demeyi fuhuş sayan(7/28), Erkeğin erkekle cinsel ilişkisi(fiil-i livâta, homoseksüellik)ni fuhuş sayan(7/80), Zinayı fuhuş sayan(17/32), İnananlar içinde fuhşun yayılmasını isteyenlere dünyada da ahirette de acı bir azab olduğunu(24/19), Allah’ın koyduğu sınırları aşmayı fuhuş sayan(65/1), tüm kötülükleri fuhşiyât sayan(6/151, 7/33), Allah’ın fuhşiyâttan saydıklarını fuhşiyât saymayanların yaptıkları da belirgin bir fuhşiyât’tır. Zaten Allah’a rağmen hüküm koymak, O’nun koyduğu hükümleri eleştirmek, O’na eş koşmak, söylediklerini yalanlamak bizâtihi fuhşiyât(aşırılık)tır. Aşırıları ise Allah hiç sevmemekte ve kendileri için azab hazırlamaktadır.
Fuhşiyât, bir anlamda Allah’a karşı çıkmanın, O’nun koyduğu kanunlara rağmen kanun koymanın Kendisi Rabb olduğu ve Rabb’a mahsus şeyleri yapmanın yalnızca Kendisine has olduğunu belirtmesine rağmen O’na karşı çıkarak kulluk etmemenin adıdır aynı zamanda. Şirk fuhşiyât’tır. Zira Allah Bir olduğunu, eşi benzeri, oğlu-kızı bulunmadığını söylemesine rağmen kullarından bir kısmı ‘Meryem oğlu İsa veya Üzeyir Allah’ın oğludur’ diyebilmiş ve fuhşiyât işlemişlerdir. Bu fuhşiyâttır ve fuhşiyât Allah’ın koyduğu haddi (belirlediği eğri ve doğruları) aşmaktır. Allah dinini kullarının tüm hayatını (inanç ve davranışlarını) tedvir edecek şekilde gönderdiğini, her şeyiyle Kendine kulluk etmeleri gerektiğini Kur’an’da buyurduğu halde, hayatı ikiye bölerek bir kısmını Allah’a, bir kısmını da Allah’tan başkasına kulluk ederek geçirmeyi fuhşiyât saymaktadır. Namaz kılmamızla ilgili emrini dinlerken nasıl fuhşiyât yapmaktan geri duruyor isek, kumar oynamayarak, doğru sözlü olarak, insanların iyiliğini düşünerek de fuhşiyâttan uzak durabiliriz. Fuhşiyât insan için tehlikedir. Tehlike ise kaçılacak, uzak durulacak şeydir. Tehlikenin birinden uzak durmak, diğerlerinden de kendiliğinden uzak kalmayı gerektirmiyor, her çeşit tehlikeden uzak kalmaya ayrı ayrı itina göstermek gerekiyorsa fuhşiyâtın da her türünden uzak durmakla insan fuhşiyâttan uzak kalabilir. Sözünün doğru, işinin eğri olması nasıl bir tenakuz (çelişki) ise işin de, sözün de eğriliği tümüyle fuhşiyâttır. Fuhşiyât ise aşırılıktır.
Aşırı dinci, aşırı müslüman tabirleri yersiz tabirlerdir. Kullananların ya cehaleti (bilmezliği) söz konusudur ya da bildikleri halde saptırmaları söz konusudur. Her iki halde de bu tabiri kullananlar fuhşiyât içindedirler. Aşırı gitmektedirler. Yaptıkları aşırılıktır. Biz müslümanlar ise, Allah’ın buyurduğu «Orta Yol» üzerindeyiz ve aşırılıktan Allah’a sığınırız. Bu sebeble aşırı dinci, aşırı müslüman deyimini işitenlerimiz, kendilerine böyle bakılanlarımız kendilerine baksınlar, gerçekten Allah’ın koyduğu sınırları aşıyorlar mı? Aşıyorlarsa hemen bundan tevbe etsinler ve Allah’tan af dilesinler, bir daha da tekrar etmesinler. Biz bunun aksine, Allah’ı râzı etmekten başka bir iş üzerinde değilsek ve böyle olduğumuz halde bize aşırı dindar, aşırı dinci veya aşırı müslüman diyorlarsa bu bizim için iftihar edilecek bir husustur ve bizi böyle söyleyerek kınadıklarını sananlar, küçük düşürmeye çalışanlar kendileri aşırılık içindedirler ve biz onları aşırılıktan sakınmaya davet ediyoruz. Dinlerlerse kendileri de biz de kazanırız. Dinlemezlerse Allah biliyor ki biz müslümanlar onların yaptıklarından uzağız. Ve yalnız O’na sığınırız.
Aslı olmayan sözlerle kendimize güvenimizi sarsmaya çalışanlar kendileri kaybedeceklerdir. Şâhid Ol Ya Rabbî!.. Biz cahil veya kasıtlıların yaptıklarından (fuhşiyâtından) uzağız. Ve yalnız sana güveniyoruz. Bizi koru!..
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *