Osmanlı Devleti egemenliği altında 400 yıl geçiren Ürdün, 1920’de İngiltere manda yönetimi tarafından idare edilmeye başlandı. 11 Nisan 1921 tarihinde “Mavera-i Ürdün Emirliği” adıyla Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah tarafından kuruldu.
Orta Doğu’da yaşanan tüm istikrarsızlıklara rağmen uzun yıllardır güvenli ülke olma konumunu korumaya çalışan Ürdün Krallığı, 100. kuruluş yıl dönümüne darbe girişimi olayının gölgesinde giriyor.
Bölge ve dünya ülkeleri nezdinde, dış politikada sakin bir tavır sergileyerek dengeli ilişkiler geliştiren bir devlet imajı oluşturan Ürdün, iç siyasetinde de fırtınalı bir iklimden mümkün olabildiğince uzak kalmaya çalışıyor.
Ülkenin resmi ajansı PETRA’nın haberine göre, Basından Sorumlu Devlet Bakanı Ali el-Ayid 10 Ocak’ta kamera karşısına geçerek, ülkenin 100. yıl dönümüne ilişkin ulusal planını açıkladı.
“Kamu düzenini ve ülke güvenliğini tehdit edecek” eylem ve planları, sahip olduğu güçlü istihbarat ağıyla def etmeyi başaran bu küçük Arap ülkesinin siyasi istikrarı son günlerde güçlü bir şekilde test edildi.
Uluslararası kamuoyunda büyük ses getiren olayda eski Veliaht Prens Hamza bin Hüseyin ile bazı üst düzey kişiler “ülkenin istikrarına tehdit oluşturdukları gerekçesiyle” 3 Nisan’da gözaltına alınarak, haklarında soruşturma açılması kararı verildi.
Prens Hamza’nın Ürdün Kralı 2. Abdullah’a bağlılığını ilan etmesi sonrasında Kral, 7 Nisan’da devlet televizyonunda yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında “fitnenin bertaraf edildiğini” açıkladı.
Yüzüncü yıl kutlamaları
El-Memleke adlı televizyonuna ait Youtube kanalında yer alan tanıtım videosunda, kutlamalar kapsamında 56 büyük faaliyet gerçekleştirileceği belirtildi.
Kutlama çerçevesinde 30 adet program ve projeye imza atılacağı aktarılırken, 10 özel konferans tertip edileceği kaydedildi.
Ülkeyi farklı açılardan ele alan 200 kitabın basılacağı ifade edilen videoda, ayrıca birçok şarkı yarışması, spor müsabakası ve film festivali düzenleneceği duyuruldu.
Videoda ayrıca 100. yıla özel demir para ve pul basılacağına işaret edildi.
Ürdün’de 100. yıl dönümü nedeniyle 11 Nisan tarihi resmi tatil, 16 Nisan da Ürdün Bayrak Günü ilan edildi.
PETRA’da da tüm vilayetlerde kutlamaların devam ettiğine dair haberler yer alıyor.
Kral Hüseyin
Osmanlı Devleti egemenliği altında 400 yıl kalan Ürdün, 1920’de İngiltere manda yönetimi tarafından idare edilmeye başlandı.
Ürdün, 11 Nisan 1921 tarihinde “Mavera-i Ürdün Emirliği” adıyla Hicaz Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah tarafından İngiliz mandası altında kuruldu. 1921-1946 yılları arasında İngiliz koruması ve kontrolü altında yönetildi. 25 Mayıs 1946’da İngiltere, manda yönetiminden ayrılma ve bağımsızlık hakkı tanıdı. Ürdün bugünkü ismini ise 1950 yılında aldı.
Meşruti monarşi sistemiyle yönetilen ülkede kralın ülke üzerinde “mutlak hakimiyeti” andıran geniş yetkileri bulunuyor.
Ülkeyi 1953-1999 yıllarında Kral Hüseyin yönetti. Hüseyin, ABD, Sovyetler Birliği ve Britanya arasında güç dengelerini idare eden bir Kral olarak biliniyordu.
Kral Hüseyin’in büyük oğlu mevcut Kral 2. Abdullah, babasının ölümü üzerine 7 Şubat 1999 tarihinde tahta geçerken, 1994 doğumlu büyük oğlu Prens Hüseyin’i 2009’da Veliaht Prens ilan etti.
Irak ve Suriye’nin güvenli komşusu
Coğrafi konumu itibariyle Ürdün uzun yıllardır iç savaş ve istikrarsızlıkların yaşandığı Suriye ve Irak’a komşu bir ülke.
ABD’nin Irak’ı Mart 2003’te işgal etmesinden sonra birçok Iraklı Sünni çareyi daha güvenli gördükleri Ürdün’e sığınmakta buldu. Ürdün kısa bir süre içinde önemli Iraklı Sünni ailelere ev sahipliği yapan bir ülkeye dönüştü.
2003’ten 8 yıl sonra 2011’deki Arap Baharı’yla başka bir komşu Suriye’de iç savaş patlak verdi. Suriye’deki durumdan Türkiye, Lübnan, Irak gibi Ürdün de etkilenen ülkelerden oldu. Suriyeli yüz binlerce sığınmacı Ürdün’e kaçtı.
Birlemiş Milletler (BM) verilerine göre, son 10 yıl içinde 650 binden fazla Suriyeli sığınmacı Ürdün’e geçti.
Ürdün istikrarına uluslararası destek
Ürdün’de son günlerde yaşanan “ülke güvenliğini tehdit eden” girişimlerin ardından başlatılan adli sürece uluslararası camiadan da büyük destek geldi.
Stratejik konumu ve çevresindeki problemli ülkeler dolayısıyla “güvenlik adası” olma konumunun sürdürülmesi istenen Ürdün’e, ABD, Rusya ve Çin gibi dünya güçlerinin yanı sıra, tüm Arap ülkelerinden de tam destek geldi.
Birçok ülke gerek yayınladığı mesajlarda, gerekse bizzat Kral 2. Abdullah’ı telefonla arayarak, “tam ve güçlü desteğini” ifade etti.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric de 5 Nisan’da yaptığı açıklamasında “Ürdün, Ortadoğu’da önemli bir rol oynuyor ve ülkenin barış, güvenlik ve istikrarı kritik öneme sahip. Ürdün ayrıca 650 binin üzerinde Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Ekonomik gücü istenilen düzeyde değil
Ürdün 100. yılına büyük ekonomik buhranlarla adım attı. Zayıf ekonomisiyle dış yardıma muhtaç ülke konumundaki Ürdün, sırtında bulunan ağır mülteci yükünü dış yardımlarla idare etse de, bu durum ülkenin ekonomisini sarsıyor.
Mütevazı kaynaklara ve sınırlı tarım arazilerine sahip Ürdün’de toprakların sadece yaklaşık yüzde 5’i işlenebilir durumda.
Dünyanın en büyük fosfat üreticileri arasında yer alan ülkenin 100 yıllık tarihinde ekonomisine katkı sağlayacak başarılı hamlelerin gerçekleştirilememiş olması ülkeyi dış sermaye ve yardımlara bağlı hale getirdi.
Az miktarda petrol çıkarılan Ürdün’de, ham madde ve enerji kaynakları sınırlı olduğu ve ülkede sanayinin de fazla gelişmediği ifade ediliyor.
Ekonomisi hizmet sektörüne, turizme ve yabancı sermaye-yatırıma bağlı olan Ürdün, 2000’de Dünya Ticaret Örgütü’ne katıldı, 2001 yılında ise Avrupa Serbest Ticaret Birliği’yle ortaklık kurdu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *