Dikkat!

Dikkat!

Dostlar, bir dostun ilettiği bu görseli beraberce bir okumaya tabi tutalım istedim… Hepimizi istisnasız kuşatan şu dünya hayatının meşgaleleri arasında belki bir soluklanmamıza, düşünüp taşınmamıza vesile olur! Dergide daha önce yazılmış (İktibas, Ağustos 2009/Ertelemecilik; Mayıs 2009/Duvarlar Örmek..; Nisan 2009/Ahşap Konak) gibi yazılarda konuyu açmaya çalışmıştım, bu da iyi bir tekrar, fayda vermesi umulan bir hatırlatma,

Dostlar, bir dostun ilettiği bu görseli beraberce bir okumaya tabi tutalım istedim… Hepimizi istisnasız kuşatan şu dünya hayatının meşgaleleri arasında belki bir soluklanmamıza, düşünüp taşınmamıza vesile olur!

Dergide daha önce yazılmış (İktibas, Ağustos 2009/Ertelemecilik; Mayıs 2009/Duvarlar Örmek..; Nisan 2009/Ahşap Konak) gibi yazılarda konuyu açmaya çalışmıştım, bu da iyi bir tekrar, fayda vermesi umulan bir hatırlatma, yineleme olur inşallah!

Zamanın peşinden akıp gidiyor muyuz, dünyevi meselelerin arkasından sürükleniyor muyuz, bir düşünelim! İddia ettiğimiz sağlam, muhkem, sahih, güvenilir limanlarımız; sağlam bir karşı duruşumuz; nitelikli ve kapsayıcı birlikteliklerimiz bizleri ne oranda koruyabiliyor?! Aslında soru terkibi yanlış oldu; bu limanların bizleri korumaması mümkün değil de bizim limanlarımızla diyalogumuz, münasebetimiz, etkileşimimiz ne oranda?! Denizde fırtınaya yakalanıp dini/kutsiyeti/yüceliği tamamen Allah’a hasredip ayağı karaya bastırıldığında cayanların durumu gibi gevşek, pamuk ipliğinden, iddiası eminliğe dönüşmemiş bir boyutta mıdır iddialarımız?!

Hayat hep bir “ertelemecilik”  modunda sürüp gidiyor! Öte’yi öteleyip duruyoruz! “Miş” gibi tavırlar içinde, ya Mehdi bekleyen veya kıyamet alametlerinin dökümünü yapan bir halde hali pür melalimiz cereyan ediyor! Kalabalıklar içinde yitip gidiyoruz! Alamet-i farikalarımız “nicedir ve niyedir” fark edilmiyor!

Başka bir dostun bu görsele ‘Bir kare resim daha ekleyerek, insanımızı bu hallere sürükleyenlerin, zalim ve zorba egemenlerin aşağıya patır patır döküldükleri sahneyi de görmek isterdim!’ uyarısı da bahse değer başka bir ayrıntı! Ancak sorumluluk bağlamında kendi yapıp etmelerimize, hazır bulunuşumuza, fırsat sunuşumuza, liyakatimize mebni ikinci plandadır diye düşünüyorum! Ya da onların suçluluğu bize ne kadar özür, mazeret olabilir bunu iyi düşünmek gerekir!

Özümüze, sağlam kulpa, kesretimizin BİR’likte olduğu şuuruna, bilgi ve bilinç yüklenmesine, modernizm ve dünyevileşme sarmalından öte’yi öncelemeye tez elden, birbirimizin elinden tutarak dönelim…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *