Türk Burjuvası

Hüseyin Alan

1: Kamu ihaleleriyle zenginleştiği ve sadece kendi çıkarını ön planda tuttuğu için bağımsız ve özerk düşünmeyi, mesleğini ve dolayısıyla halkının çıkarlarını ve geleceğini korumayı öğrenememiş iktidar zenginleri, bir türlü burjuva olamıyor.

Burjuvanın bir etiği vardır; töresi diyelim de anlaşılır olsun. Yıllara sari denenmiş, aldatması olmayan, kendi kazancı kadar başkalarının menfaatini de mecburen koruyup kollayan kurallardan oluşan töre. Buna mecbur çünkü uzun vadeli yaşamak ve büyümek için başka türlüsü olmaz. Hile hurdayla uzun yol gidilmez, büyünmez. Tek taraflı kazanç düşünerek, sadece kendi menfaatini düşünerek burjuva olunmaz..

Burjuva moderndir; özgürdür, kendi çalışır, üreterek, ticaret yaparak kazanır. İcatçıdır, yenilikçidir, dünyaya açıktır. Özgüveni yüksektir. Piyasada rekabete hazırlıklıdır. Risk alır, şartların esiri olmaz, şartları zorlar, değiştirir..

Burjuva sadece dış pazarlarda devletinin desteğini arar. Bu doğaldır. O sebeple sırf iç piyasayı sömürerek, ihale koşturarak semizlenmez. Böyle yaparsa değişen iktidarlarla yok olur gider..

2: TFF başkanı, futbol maçları üzerine oynanan İDDAA adlı kumar ihalesini kazanıyor fakat federasyon başkanlığından ayrılmayı düşünemiyor. Hem futbol oynatan kurumun başında kalmayı, hem de futbol maçları üzerinden kumar oynatan kurumun sahibi olmayı yasal bulabiliyor.

Fakat, hayır, ikisi bir arada olamaz diyemiyor. Burjuva gibi düşünemiyor..

Onca futbol kulübü var, başkanları, yöneticileri var; lafta pek öndeler. Büyük paraları yönetiyor, büyük taraftarlar üzerinde tesirliler. Şöhretleri ve devlet nezdinde itibarları da pek yerinde. İhale dedin mi bunlardan soruluyor!

O kadar başarılılar ki iflas ettirdikleri kulüplerini daha yakında devlet kurtardı biliyorsunuz. Hesap soranları yok..

İçlerinden bir tek Fenerbahçe kulübü başkanı Ali Koç itiraz etti. Ali Bey’den başka burjuva yok mu bu memlekette; anlı şanlı futbol kulübü yöneticileri arasında!

Ali Bey’i hatırlarsınız, daha evvel kapitalizmi ciddi ciddi eleştirmişti. Kapitalizmi kapitalistlerden koruyacak kadar ileri görüşlü burjuva yani..

3: Hazine bakanı ve C.Başkanı “gıda terörü” diye yeni bir kavram ürettiler. Yaş sebze ve meyve başta temel gıda maddelerinde haksız fiyat oluşturdukları ve gıda enflasyonunu yükselttikleri için genelleme yapıldı, “üretici-nakliyeci-aracı-satıcı esnaf ve market grupları” ima yollu itham edildi. Üstü örtük olarak suçlandılar, halka şikayet edildiler.

Haklılık ya da haksızlık bir yana;

İtham edilenler bir şekilde, TUSİAD, TOBB, KESK, Esnaf Sanatkarlar Birliği, Ziraat Odaları birliği, pazarcılar odaları birliği vs gibi en tepe örgütlerden, her şehirde kurulu esnaf ve ticaret odalarından birilerinin kayıtlı üyeleridir. Üyeler odalarına mecburi aidat öderler, mesleki sorunlarının çözülmesini bekleyip dayanışmayı artırırlar.

Şimdi soru şu: Bu şöhretli federasyonlar, odalar niye varlar? Vazifeleri üyelerini korumak ve kollamak değilse nedir? Neden bir açıklama yapamıyorlar; aidatlarıyla semizlendikleri, sırtlarından lüks hayat yaşadıkları ve statü elde ettikleri üyelerini savunamıyorlar? Varsa aralarında “terörist” üyeleri niye açığa çıkartamıyorlar?

4: İki örnek üzerinden düşündüğümüzde sormayalım mı, nedir bu hal? Bunun makul bir izahı var mıdır? Üyelerinin yüzlerine nasıl bakacak o yöneticiler, kendilerini olsun rahat hissedebiliyorlar mı?.

Burjuva töresi olmayan, kendine, mesleğine güvenemeyen ama devlete muhtaçlığı zenginliğin şartı sayanlardan bu ülke ne kazanacak? Bu yapının uluslararası sahada millete ne yararı dokunacak?

Şimdi bunlar kalkıp da politikacıları, partileri, şartları mı suçlayacaklar! Hadi canım sende, bu şartların ürünü olan sen, devamından faydalandığın şartlardan mı şikayet edeceksin! Haklı değilsin. Kazançtan ve paradan başka bir şey düşünmüyorsun! Senin için her şey para olmuş!