Endişeli İnsan

Endişeli İnsan

Gözlerimizi beşeriyetle açan Rabbimiz, insan olmaklığın tekamül sürecinde bizi dosdoğru bir istikamet üzere kıl ki endişemiz artsın. Endişemiz arttıkça insanlığımız artsın, insanlığımız arttıkça endişemiz artsın. Bizi, endişelerini kabuslarına dönüştürüp istikametini yitirenlerden eyleme…

Mehmet Akif Coşkun

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla (Fatiha Suresi 1. Ayet)

”Bizim dilimizde ‘düşünceli insan’, tasalı insanı ifade eder.” İsmet Özel

İnsan, arkasına dönüp tarihine bir göz gezdirdiğinde bu serüveninin endişe ve kabus arasında devinip durduğunu görecektir. Endişe ve kabusun kollarında gözünü açtığını, endişe ve kabusun gölgesinde büyüdüğünü ve yine endişe ve kabusun omuzlarında hayatını tamamladığını müşahede edecektir. İnsan, kendine dair bu hayatta taşa toprağa, suya ve soluduğumuz havaya bir kelam bırakacaksa endişe ve kabusun sahiplenme ve ötelemesine ihtiyacı vardır. Kabusdan ötelendikçe endişenin sahiplenmesine ihtiyacı vardır.

Her ne kadar insanlık tarihinde bunun sayısız örnekleriyle karşılaşmış olsak da bu hali, bizzat yaşamadığımız sürece anlamamız mümkün değildir. O nedenle içinde bulunmuş olduğumuz zamanın nefsi bizi endişelendirmiyorsa, gerek toplum ve gerekse birey olarak farkında olmadığımız bir belanın içindeyiz demektir. Farkına vardığımız ölçüde endişelerimiz de artacaktır. Endişe hali, istikametimizde dirayetimizi artıran itici güçtür.

Endişe kelimesi köken itibariyle dilimize farsçadan nufüz etmiştir. ”Düşünmek” anlamına gelir. Dilimizde ”tasa, kaygı ” anlamlarını ihtiva eder (Aynı anlamı ihtiva eden ve arapçadan türeyen ”efkar” kelimesinin ”fikirler” anlamına gelmesi de dikkat çekicidir).

Düşünmenin temelleri üzerine oturan endişe hali bu yüzden insanın taşıyıcı bir vasfıdır. Düşünmek bizi endişelendiriyorsa bunda endişe edilecek bir durum yoktur. Asıl endişe verici şey endişeli olmadığımızdır. Heidegger, ”Endişe verici şu zamanımızda endişe verici olan şey, henüz endişelenmediğimizdir.” derken aslında tam da bunu ifade etmek istiyordu.

Fakat iş bununla da bitmiyor. Sahip olduğumuz ve bizim istikametimizde önemli bir rol oynayan endişe halimizi sürekli dengede tutmak, ne onu tamamen elden bırakmak ne de ona haddinden fazla yüklenmek, bakış açımıza önemli bir kıstas kazandıracaktır. Endişelerimizi kabusa dönüştürdüğümüz anda istikametimizden de sapmış olduğumuzu görmemiz gerekiyor.

Şu anda içimize teneffüs etmiş olduğumuz havanın bize sürekli kabusu telkin ettiğinin farkında mıyız? Mahvolduk, bittik, tükendik, şeklinde telkinlerle endişelerimizin kabusa dönüştüğünü ve işte tam da bu hal üzereyken artık sağlıklı düşünemediğimizi görebiliyor muyuz? Endişe halimizde kendimize dayanak kıldığımıza, kabus halinde isyan eder hale geliyoruz. Bu ince ayrıntıyı farketmek öylesine zor ki. İnsan kabus halindeyken nereye kaçacağını kime sığınacağını bilmezken böylesine hassas bir ayrıntıyı nasıl farketsin. Şayet onu silkeleyip kabus gördüğünü hatırlatan biri olursa ve uyanırsa, uyanmak isterse işte o zaman kabusundan kurtulabilir.

Toplum olarak, birey olarak zorlu zamanlardan geçiyoruz. Yaşadığımız ülkenin konjonktürü bizi endişelendiriyor, iktisadi düzeni bizi endişelendiriyor, toplumun ahlaki gidişatı ve dünya genelinde yaşanan hadiseler, Müslüman coğrafyasının hali pür melali bizi endişelendiriyor. Zorlu zamanlardan geçmeyen bir tarih mi var ki kendimizi ayrıcaklı kılmanın özlemine giriyoruz. Meseleye hangi zaviyeden baktığımız önemlidir. Sabrımızı, dirayetimizi, gayretimizi zorlayan şartlar altında ayakta kalmaya, dosdoğru istikamet üzere yol almaya çalışıyoruz. Tüm bunlara rağmen sabit kalabiliyorsak bunu, içimizde dengede tutmaya çalıştığımız endişelerimize borçluyuz. Endişelerimizin kabusa dönüşmemesi bu yüzden önemlidir. Düşünce ufkumuza hikmetleri kazandırmanın yolu kabuslarından kurtulmuş endişeli bir hal ile olur.

Ey Allah’ım bizi endişelerimizden hikmetlerini çıkarmayı ve birbirimizin endişeleriyle hemhal olmayı ihsan et.  Endişe halinde ancak bu kitabın kapağını aralayabiliriz. Endişe ile besmelenin kıyısına varabilir ve bu kitabın engin deryasında yolumuzu bulabiliriz.

Ey işinde merhametli (Rahman) ve özünde merhametli (Rahim) olan Allah’ım, biliyoruz ki içimizdeki endişe hali arttıkça insanlığımız kemale ermekte ve sana olan kulluk bilincimizi de o denli bereketlendirmekteyiz. Eğer insan olduğumuzun bilincindeysek, yalnızca Sana kulluk edeceğimizin de bilincindeyiz demektir. İnsan ancak kendi yaratıcısına kulluk eder ve yine insan ancak O’ndan yardım diler. Daimi bir tekamül süreci içindeyiz. Gözlerimizi beşeriyetle açan Rabbimiz, insan olmaklığın tekamül sürecinde bizi dosdoğru bir istikamet üzere kıl ki endişemiz artsın. Endişemiz arttıkça insanlığımız artsın, insanlığımız arttıkça endişemiz artsın. Bizi, endişelerini kabuslarına dönüştürüp istikametini yitirenlerden eyleme.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *