Uzmanlara göre, Adalet Divanı’nın kararları İsrail için bağlayıcı olacak

Uzmanlara göre, Adalet Divanı’nın kararları İsrail için bağlayıcı olacak

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı “soykırım” davasındaki delilleri güçlü bulan uzmanlar, 11-12 Ocak’ta görülecek ihtiyati tedbir duruşmalarından işgal rejimi aleyhinde karar çıkacağını öngörüyor. Uzmanlar, çıkacak karara İsrail’in uymayı reddederse bu onun parya devlet statüsünü teyit edecek!

Batılı demokrasilerin himayesi altında 7 Ekim’den bu yana vahşetine devam eden İsrail rejimi, Güney Afrika’nın başvurusu ile Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanması bekleniyor. Uzmanlara göre bu önemli bir adım olacak. Bugüne kadar herhangi bir uluslararası kuruluşun kararını ciddiye almayan İsrail’in bunu da ciddiye alması beklenmemesine karşın, hukukçular, kararın İsrail üzerine bağlayıcı olacağı görüşünü taşıyor.

Dr. Luigi Daniele: Bence gerekenden fazla delil var

İngiltere’de Nottingham Trent Üniversitesinden Dr. Luigi Daniele, Güney Afrika’nın çok başarılı bir avukat heyeti tarafından UAD önünde temsil edileceğini belirterek “Güney Afrika’nın başvurusunu çok güçlü buluyorum. Çok sağlam ve iyi hazırlanmış bir dilekçe. Tabii ki bu, sürpriz değil çünkü Güney Afrika’nın avukatları arasındaki John Dugard ve diğer hukukçular, bu alanda uzman ve çok başarılı kişiler.” dedi.

Güney Afrika’nın, siyonist yetkililerin Gazzelilere yönelik soykırım niyetini açığa vuran söylemlerini dilekçelerinde çok başarılı şekilde kullandıklarını anlatan Luigi Daniele, “İsrailli yetkililerin bu açıklamalarının, Güney Afrika’nın da belirttiği üzere soykırımdan başka şekilde yorumlanması mümkün değil.” diye konuştu.

Luigi Daniele, İncil ve Amalek kavmine ilişkin referansların bazı Yahudi hukukçular tarafından iddia edildiği gibi sadece tarihi ve kültürel hadiselere atıf olmanın ötesinde, Gazzelilere yönelik toplu cezalandırma amacını açığa vurduğunu vurgulayarak, “En üst düzeydeki İsrailli yetkililerin hepsi aynı yönde, sivil ve savaşan ayrımı yapmadan, Gazze halkının tamamını 7 Ekim’den, Hamas’ın fiillerinden sorumlu tutarak ve Gazzelilerin toplu şekilde öldürülebilmelerini savunan beyanlarda bulundu. Bence gerekenden fazla delil var.” görüşünü paylaştı.

Siyonist Kanal 12 televizyonuna göre davada “İsrailli yetkililerin açıklamalarının soykırımı çağrıştırsa da gerçek niyetlerinin öyle olmadığı ve bu açıklamaları yapanların karar verici konumda bulunmadıkları” şeklindeki savunmalarının hukuken geçerli olmayacağını belirten Luigi Daniele, “İsrail, devlet başkanı düzeyinde amaçlarının ne olduğunu açıkça belli etti. Birçok üst düzey yetkiliden benzer açıklamalar gördük. Soykırım amacı açıkça ve doğrudan belirtildi.” dedi. Luigi Daniele, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazı hukukçuların, ‘İsrailli yetkililerin açıklamaları soykırımı işaret ediyor olsa da aslında orada soykırım yapılmasını kastetmediler.’ şeklindeki savunması, bu zamana kadar okuduğum en zayıf argüman. Bizler, bu beyanların hukuken neyi ifade ettiğini anlamak için sahada olanlara ve gerçekte yaşananlara bakarak birlikte yorumluyoruz. İsrailli yetkililerin açıklamaları ile sahada yaşananlar arasındaki ilişkiye baktığımızda soykırım niyetinin varlığı için gerekli şartların sağlandığını görüyoruz.”

Divanın muhtemel soykırım tehlikesine karşı ihtiyati tedbirlerle önleyici kararlar aldığına değinen Luigi Daniele, “Güney Afrika’nın bu aşamada soykırımın gerçekleştiğini ispatlama yükümlülüğü yerine soykırım tehlikesinin varlığını ispatlaması yeterli. Divan, bu safhada soykırım suçunun cezai anlamdaki standardından biraz daha düşük bir standart uygulayarak soykırımın varlığı yerine, soykırım işlenebileceğine ilişkin ciddi bir tehlikenin varlığını yeterli buluyor.” ifadelerini kullandı.

Luigi Daniele, ihtiyati tedbir kararının çok hızlı şekilde çıkmasının önemine işaret ederek “Unutmamalıyız ki her gün 100’den fazla masum Filistinli çocuk ölüyor, her gün 90’dan fazlası yaralanıyor. Zaman binlerce sivil için daralıyor.” dedi.

Soykırımı önleme yükümlülüğünün sözleşmeye taraf tüm devletlerin sorumluluğunda olduğunu vurgulayan Luigi Daniele, “Bu, tüm devletlere yüklenen bir sorumluluk. Bu sebeple herkesin bu davanın açılmış olmasını memnuniyetle karşılaması ve dünyanın en yüksek dereceli ve en yetkili organının vereceği tedbir kararını kabul etmesi gerekir.” diye konuştu.

Martin Shaw: İsrail’in kararlara uyup uymayacağını göreceğiz

Sussex Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Profesörü Martin Shaw, soykırım niyetini ortaya koyan açıklamalar karar verici konumunda bulunmayanlardan gelse bile bu kişilerin görevden alınmamalarının İsrail’in savunmasını zayıflatacağına dikkati çekti.

Martin Shaw, “Nihayetinde önemli olan İsraillilerin ne yaptığıdır. Eğer İsrail’in eylemleri soykırım potansiyeli taşıyorsa ve bunlardan Filistinlileri yok etme niyeti çıkarılabiliyorsa sonunda soykırım yaptıklarına karar verilebilir, tabii ki UAD, bu aşamada nihai soykırım kararını değil ihtiyati tedbir taleplerini ele alacak.” dedi.

İhtiyati tedbirlerin nihai karardan önce verilen ara karar olduğuna işaret eden Martin Shaw, “Divan, soykırım tehlikesi olduğuna karar vermeli ve İsrail’in halka karşı uyguladığı şiddeti durdurmasını, güçlerini Gazze’den çekmesini ve yardımların Gazze’ye serbestçe akmasına izin vermesini emretmelidir. Mahkemenin bu yönde ne kadar ileri gideceğini, İsrail’in kararlarına uyup uymayacağını da göreceğiz. Rusya, Ukrayna’nın kendisine karşı açtığı davada aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararlarına uymadı.” şeklinde konuştu.

“İsrail’in savunması zayıf”

SOAS Üniversitesi Hukuk Bölümü ve Filistin Çalışmaları Merkezi üyesi Dr. Nimer Sultany, Güney Afrika’nın başvurusunda siyonist devlet yetkilileri ve generaller tarafından soykırım niyetini ifade eden birçok açıklamanın sıralandığını söyledi.

Bu açıklamalar ve eylemlerle işgal rejiminin Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirten Nimer Sultany, “Bu açıklamalar, İsrail’in Gazze’yi veya Filistin halkının önemli bir bölümünü yok etmeyi amaçladığını açıkça ortaya koymaktadır. Buna ek olarak Güney Afrika, İsrail’in eylemlerinin ve olayların örgüsü bakımından da soykırım niyetiyle hareket ettiğini göstermektedir.” dedi.

Siyonist Kanal 12 televizyonun iddia ettiği şekilde kendisini savunmasını “zayıf bir strateji” olarak yorumlayan Nimer Sultany, “Bazı ifadeler çok açıktır ve İsrail’in bunları muğlak olarak reddetmesi zor olacaktır.” ifadesini kullandı.

Karar mercii konumunda bulunmayan kişilerin ifadelerinin de önemli olduğunu söyleyen Nimer Sultany, “Çünkü Güney Afrika, İsrail’in, bu açıklamaları yapanlara karşı harekete geçmemesini Soykırım Sözleşmesi’ndeki ‘soykırımı önleme’ yükümlülüğünü ihlal ettiğini göstermek için kullanıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Nimer Sultany, Güney Afrika’nın dilekçesinde alıntıladığı siyonist yetkililerin açıklamalarını, davanın sonraki aşamalarında daha da artırabileceğini belirtti.

Geçici tedbir kararı alınabilmesi için Güney Afrika’nın, siyonist yetkililerin tüm ifadelerinin mutlaka soykırıma yönelik olduğunu göstermesinin gerekmediğini vurgulayan Nimer Sultany, şunları kaydetti:

“Divan, İsrail’in soykırım yapıp yapmadığı konusunda nihai kararını vermeden önce telafisi mümkün olmayan bir zararın ortaya çıkma riskinin yakın olduğu durumlarda harekete geçerek tedbir kararı alıyor. Koşullar, soykırım işlendiği konusunda makul şüphe oluştuğunu gösterdiğinde Soykırım Sözleşmesi’nin daha fazla ihlal edilmesini önlemek adına Divandan geçici tedbir kararı yoluyla müdahale etmesi istenmektedir.” diye konuştu.

Kararlar İsrail için bağlayıcı olacak mı?

Nimer Sultany, Divanın, İsrail’in Gazze’deki askeri eylemlerini durdurmasına hükmetmesi durumunda bunun işgal rejimi için bağlayıcı olacağını öne sürerek “Bu, bağlayıcı bir emirdir ve İsrail buna uymayı reddederse bu, onun parya devlet statüsünü teyit eder.” ifadesini kullandı.

Gambiya’nın Myanmar’a karşı açtığı soykırım davasında Divanın oy birliğiyle ihtiyati tedbir kararı aldığını ifade eden Nimer Sultany, “Birçok Batılı devlet, Gambiya’nın Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki başvurusunu destekledi. Batı’nın İsrail’in soykırımına verdiği destek ve suç ortaklığı ışığında şimdi sorulması gereken soru, Divanın bu önceki kararla tutarlılığını koruyup koruyamayacağıdır. Eğer Divan, Gazze’deki katliamı ve toplu kıyımı durduracak bir karar alamazsa bu, uluslararası hukuk düzenine vurulmuş bir başka ölümcül darbe olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail’in, eski İsrail Yüksek Mahkemesi Başkanı Aharon Barak’ı Divandaki soykırım davası için geçici hakim olarak atamasını eleştiren Nimer Sultany, şunları kaydetti:

“Bu atama şaşırtıcı değil. Barak, yurt dışındaki başlıca savunucusu ‘diplomat yargıç’ olarak İsrail’in işgal altındaki topraklarda Filistinliler üzerindeki baskı sistemini meşrulaştırdı. Yargıçlığı döneminde İsrail’in antidemokratik uygulamalarının çoğalmasına, işgalin acımasızlığının zamanla artmasına ve apartheidin pekişmesine rağmen Barak dünyada takdir gördü.”

Mahkemenin yargıç üyeleri

Başkan Joan E. DONOGHUE (ABD)

9 Eylül 2010’dan beri mahkemenin üyesi, 6 Şubat 2015’te yeniden seçildi, 8 Şubat 2021’den bu yana başkan.

Başkan Yardımcısı Kirill GEVORGIAN (Rusya)

6 Şubat 2015’ten bu yana mahkemenin üyesi, 8 Şubat 2021’den bu yana başkan yardımcısı.

Peter TOMKA (Slovakya)

6 Şubat 2003’ten bu yana mahkemenin üyesi, 6 Şubat 2012’de ve 6 Şubat 2021’e yeniden seçildi. 6 Şubat 2009 – 5 Şubat 2012 tarihleri arasında Mahkeme Başkan Yardımcısı; 6 Şubat 2012 – 5 Şubat 2015 tarihleri arasında Mahkeme Başkanı.

Ronny ABRAHAM (Fransa)

15 Şubat 2005 tarihinden bu yana mahkeme üyesi; 6 Şubat 2009 ve 6 Şubat 2018 tarihlerinde yeniden seçildi. 6 Şubat 2015 – 5 Şubat 2018 tarihleri arasında Mahkeme Başkanı.

Mohamed BENNOUNA (Fas)

6 Şubat 2006 tarihinden beri mahkemenin üyesi; 6 Şubat 2015 tarihinde yeniden seçildi.

Abdulqawi Ahmed YUSUF (Somali)

6 Şubat 2009 tarihinden bu yana mahkemenin üyesi. 6 Şubat 2018 tarihinde yeniden seçildi; 6 Şubat 2015 – 5 Şubat 2018 tarihleri arasında Mahkeme Başkan Yardımcısı; 6 Şubat 2018 – 8 Şubat 2021 tarihleri arasında Mahkeme Başkanı.

XUE Hanqin (Çin)

29 Haziran 2010 tarihinden bu yana mahkeme üyesi. 6 Şubat 2012 ve 6 Şubat 2021 tarihlerinde yeniden seçildi. 6 Şubat 2018 – 8 Şubat 2021 tarihleri arasında Mahkeme Başkan Yardımcısı.

Julia SEBUTINDE (Uganda)

6 Şubat 2012 tarihinden beri mahkeme üyesi. 6 Şubat 2021 tarihinden itibaren yeniden seçildi.

Dalveer BHANDARI (Hindistan)

27 Nisan 2012 tarihinden beri mahkeme üyesi. 6 Şubat 2018 tarihinden itibaren yeniden seçildi.

Patrick Lipton ROBINSON (Jamaika)

6 Şubat 2015’ten beri mahkemenin üyesi.

Nawaf SALAM (Lübnan)

6 Şubat 2018’den beri mahkemenin üyesi.

IWASAWA Yuji (Japonya)

22 Haziran 2018’den beri mahkemenin üyesi. 6 Şubat 2021’den itibaren yeniden seçildi.

Georg NOLTE (Almanya)

6 Şubat 2021’den beri mahkemenin üyesi.

Hilary CHARLESWORTH (Avustralya)

5 Kasım 2021’den beri mahkemenin üyesi.

Leonardo Nemer Caldeira BRANT (Brezilya)

4 Kasım 2022’den beri mahkemenin üyesi.

İsrail’den davaya yargıç ataması

Uluslararası Adalet Divanı’nın dava usulüne göre, davacı ve davalı ülkeler, 15 hakimden oluşan ekibe birer hakim atayabiliyor. Bu bağlamda İsrail, aleyhine açılan “soykırım” davası duruşmasında 15 kişilik hakim ekibinde kendisini temsilen İsrail Yüksek Mahkemesi eski başkanı Aharon Barak’ı atadı.

1995-2006 yılları arasında İsrail Yüksek Mahkemesi Başkanı olarak görev yapan avukat ve hukukçu olan Aharon Barak, 1978-1995 yılları arasında İsrail Yüksek Mahkemesi Yargıcı, 1975-1978 yılları arasında ise İsrail Başsavcısı olarak çalışmıştı. 1974-1975 yılları arasında Kudüs İbrani Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanlığı yapan Barak, Yale Hukuk Fakültesi, Orta Avrupa Üniversitesi, Georgetown Üniversitesi Hukuk Merkezi ve Toronto Üniversitesi Hukuk Fakültesi gibi kurumlarda ders verdi. Halen, işgal altındaki topraklarda Reichman Üniversitesi’nde hukuk profesörü olarak çalışıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *