Fransa ve İsrail’de tansiyon düşmüyor

Fransa ve İsrail’de tansiyon düşmüyor

Fransa’da emeklilik reformu karşıtı protestolarda polis ile halk karşı karşıya gelirken; hükümet ile yüksek yargı arasındaki çekişmenin sürdüğü işgal rejimi İsrail’de de “sivil itaatsizlik günü” adı altında kitlesel protestolar devam ediyor.

Fransa’nın Rouen kentinde, emeklilik reformu karşıtı gösterilerde polisin müdahalesi sonucu bir kişinin parmağının koptuğu iddia edildi.

Fransa’da emeklilik reformu karşıtları Paris, Lille, Rouen gibi kentlerde gösteriler düzenliyor. Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) milletvekili Alma Dufour, Twitter’dan yaptığı açıklamada, Rouen’daki gösteride şimdiye kadar 7 kişinin yaralandığını belirtti.

Dufour, yaralananlar arasında plastik el bombası nedeniyle baş parmağı kopan bir göstericinin de bulunduğunu kaydetti. Artan polis şiddetinin derhal durdurulması çağrısı yapan Dufour, “Bir kişi ölmeden, hükümet reformunu geri çekmeli.” ifadesini kullandı.

Paris’teki gösteride tansiyon düşmüyor

Yerel basın, söz konusu göstericinin hangi koşullarda yaralandığının henüz bilinmediğini aktardı. Başkentteki protestoda, polis ve bazı göstericiler arasında arbede yaşanıyor.

Olaylarda, biber gazıyla müdahalede bulunan polise, göstericiler taş, cam şişe gibi cisimlerlerle karşılık veriyor. Öte yandan gösteride, başına kaldırım taşı fırlatılan bir polisin de yaralandığı belirtildi. Fransa’da polis, belirli kurallar çerçevesinde protesto ve gösterilerde plastik el bombası kullanabiliyor.​​​​​​​

Fransa’da emeklilik reformuna karşı 1 milyondan fazla kişi sokağa indi 

Emeklilik yaşının 2 yıl artırılarak 64’e yükseltilmesini içeren reforma karşı sendikaların çağrısıyla Fransa genelinde gösteriler düzenlendi. Göstericiler, hükümetten, mecliste oylama yapılmadan nihai olarak kabul edilen reformdan vazgeçilmesini talep etti.

Dijon, Rennes ve Rouen’de polis ve göstericiler arasında gerginlik yaşandı. Başkent Paris’te emniyetin onay verdiği protestoda polis ve göstericiler arasında arbede çıktı. Göstericilerden bazıları Paris sokaklarındaki çöp ve çöp bidonlarını ateşe verdi, otobüs duraklarını tahrip etti. Kentteki izinsiz gösteriler devam ediyor.

Sendikalar gösterilere “devam” dedi

Ülkenin önde gelen işçi ve öğrenci sendikaları, yaptıkları ortak açıklamada, reforma karşı hafta sonu ve 28 Mart Salı günü gösteriler düzenleme ve salı günü greve gitme çağrısında bulundu. Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, yerel basına yaptığı açıklamada, gösterilerde en az 172 kişinin gözaltına alındığını, 149 polis ve jandarmanın yaralandığını belirtti. Darmanin, ülke genelinde 140 yangın söndürüldüğünü ve Paris’te 50 yangının sürdüğünü kaydetti.

Organizatörlere göre Fransa’daki gösterilere 3,5 milyon, İçişleri Bakanlığına göre ise 1 milyon 89 bin kişi katıldı. Reform karşıtları Bordeaux kentinde belediye binasının kapısını ateşe verdi. Başbakan Elisabeth Borne, Twitter’dan yaptığı açıklamada, gösterilerde meydana gelen şiddet ve tahribatın “kabul edilemez” olduğunu ifade etti.

İşgal rejiminde hükümete karşı “sivil itaatsizlik günü” eylemleri 

İsrail’de Binyamin Netanyahu hükümetinin, yargının yetkilerini kısıtlayan yasal düzenlemelerine karşı “sivil itaatsizlik günü” kapsamında kitlesel protestolar gerçekleştiriliyor.

Hükümet, tartışmalı yargı düzenlemesini Meclisten geçirme noktasında adım adım ilerlerken, bunu “yargıya müdahale” olarak değerlendiren grupların ülke genelinde 12 haftayı geride bırakan eylemleri de artıyor.

Göstericiler, daha önce çağrıları yapılan bugünkü eylem çerçevesinde başta Tel Aviv olmak üzere ülke genelinde ana arterlerde ve kent meydanlarında gruplar halinde toplanmaya başladı.

Tel Aviv’deki göstericiler, ellerinde İsrail bayraklarıyla “demokrasi” sloganları atarak gösteri alanlarına doğru yürüyor.

İsrail polisi kentte gösterilerin odak noktası haline gelen Kaplan Caddesi’ne çıkan yolları trafiğe kapattı.

Bir grup yedek askerin de aralarında bulunduğu bazı göstericiler ise, işgal altındaki Doğu Kudüs’teki Eski Şehir’in surlarına İsrail bayrağı ve büyük pankarta basılı “İsrail bağımsızlık bildirgesini” astı.

Göstericiler, ülke genelinde birçok noktada İsrail hükümetinin yargı düzenlemesini eleştiren pankart, afiş, maket ve basit heykeller hazırladı.

İsrail basınında yer alan görüntülerde, sahil ve kuzey kentlerinde göstericilerin bazı ana yollar ve kavşakları kapattığı görüldü.

Savunma sektörü çalışanarı da gösterilere katıldı

Haaretz’in haberine göre savunma sanayisi şirketi Rafael’in yüzlerce çalışanı ve emeklisi de fabrika önünde gösteri yaptı.

İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe’nin üreticisi Rafael çalışanları, basına konuşmayı reddetti ancak “Demokrasi olmadan güvenlik yok”, “Bizler İsrail’in demir kubbesiyiz” yazılı dövizler taşıdı. İsminin gizli kalmasını isteyen bir mühendis, şirketin kimliklerini açıklamadan gösterilere katılmalarına izin verdiğini söyledi.

Başta Tel Aviv, Hayfa, Batı Kudüs ve Netanya gibi büyük kentler olmak üzere, ülke çapında onlarca noktada farklı meslek grupları ve sivil toplum örgütlerinin gün boyu gösteriler düzenlemesi bekleniyor. İsrail polisi, şu ana kadar gösterilerde 5 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.

Netanyahu’yu kurtarma yasası

İşgal rejiminde Binyamin Netanyahu hükümetinin yargının yetkilerini kısıtlayan “yargı reformu” kapsamında, başbakanın görevden alınmasını zorlaştıran yasa tasarısı kabul edildi. İsrail basınında yer alan haberlere göre, yasa tasarısı için Meclis’te yapılan üçüncü oylamada, 47 red oyuna karşı, 61 oyla Meclis’ten geçti.

Muhalefet liderleri yasa değişikliğine sert tepki gösterirken, düzenlemenin Netanyahu’ya yönelik “kişiye özel bir yasa” olduğunu belirtti. Eski Başbakan ve Yeş Atid (Gelecek Var) Partisi lideri Yair Lapid, Twitter hesabından paylaştığı mesajında, “Gece vakti hırsızlar gibi koalisyon ahlak dışı ve bozuk bir yasa çıkardı” ifadelerini kullandı. Eski Savunma Bakanı ve Ulusal Birlik Partisi lideri Benny Gantz ise “Netanyahu yönetimini güçlendirecek kişiye özel bir yasa… Yumuşama, durma ve kısıtlama yok. Herkesi dışarı çıkıp gelişimimizi ve bizi tehlikeye atan yargı reformunu protesto etmeye davet ediyorum.” şeklinde tepki gösterdi.

Siyonist Netanyahu hükümetinin “yargı reformu” kapsamında hazırlanan yasa tasarılarından biri olan ve daha önce yapılan 2 oylamada da meclisten geçen düzenleme, “başbakanın fiziksel veya psikolojik yetersizlik durumları dışında görevden alınmasını” engelliyor.

İşgal Meclisinde 3 oylamayla kabul edilen yasaya göre, başbakanın görevini yapamayacağını duyurma yetkisi, Meclis’te başbakan tarafından yapılacak duyuru veya kabinenin dörtte üçünün onayıyla mümkün olacak.

Hükümetin dörtte üçü tarafından onaylanan karara başbakanın itiraz etmesi halinde ise bu, Meclis’te oylanacak. Meclis Başkanı tarafından belirlenecek oturumda 90 milletvekilinin bu yönde oy kullanması halinde başbakan görevden alınabilecek.

Söz konusu yasa tasarısı, başbakanı görevden alma yetkisine dair, Yüksek Mahkeme dahil yargının alacağı herhangi bir kararın geçersiz sayılmasını içeriyor.

Uzmanlar, bunun yolsuzluk suçlamalarına maruz kalan Başbakan Netanyahu’yu koruma amacı taşıdığını savunuyor.

İsrail’deki tartışmalı yargı düzenlemesi

Siyonist Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak’ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir “yargı reformu” planladıklarını duyurmuştu.

Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini Meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.

Ülkedeki en yüksek yargı makamı olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Meclisin çıkardığı kanunları, anayasa taslağı olarak kabul edilen “temel yasalara” aykırılık gerekçesiyle bozma yetkisine sahip.

Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin büyük ölçüde elinden alınacağını belirtmişti.

Hükümetin yargının yetkilerini kısıtlayan ve iktidarın yargı atamalarında söz sahibi olmasını öngören yargı düzenlemesi, İsrail içinde ve uluslararası alanda yargının yetkilerini kısıtladığı gerekçesiyle yoğun şekilde eleştirilmişti.

Siyonist Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un, taraflara “iç savaş” uyarısı yaparak sunduğu alternatif tasarı da iktidar tarafından reddedilmişti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *