İngilizler Hindistan’a niçin geldiler?..

İngilizler Hindistan’a niçin geldiler?..

İlk olarak 1600 senesinde bölgeye gelen İngilizler, Hindistan’ın Kalküta şehrinde ticârethâneler açmak için Ekber Şâh’tan izin almışlardı.

Hasan Yavaş / Türkiye

Hindistân’daki İslâm âlimlerinin büyüklerinden allâme Muhammed Fadl-ı Hak Hayrâbâdînin (Es-Sevret-ül-Hindiyye) yani (Hindistân ihtilâli) kitâbı ve bunun (El-yevâkît-ül-mihriyye) hâşiyesinde diyor ki:

İngilizler ilk olarak 1600 senesinde, Hindistan’ın Kalküta şehrinde ticârethâneler açmak için Ekber Şâh’tan izin aldılar. Ekber Şâh, bozuk itikâtlı bir kimse idi. Bütün dinleri aynı derecede tutardı. Hatta, muhtelif dinlere mensup âlimleri toplayarak, bu dinlerin karışımı, umûma şâmil ve müşterek bir din kurmaya çalıştı. (Dîn-i ilâhî) ismini verdiği bu dîni 990 [m. 1582] senesinde resmen ilân etti. Bu târihten ölümüne kadar, bütün Hindistan’da bilhassa sarayda, İslâm âlimlerine itibar azalmış ve Ekber Şâh’ın dînine temâyül edenler baş tâcı yapılmıştır…

İşte böyle bir zamanda, İngilizler Hindistân’a girdiler. Birinci Şâh-ı Âlem Muhammed Behâdır Şâh bin Alemgîr [v.1712] zamanında Kalküta’da arâzi satın aldılar. Bunları muhâfaza için asker getirdiler. 1714’te Sultân Ferrûh Sîr Şâhı tedâvî ettikleri için, bütün Hindistan’da toprak satın almalarına izin verildi. Müslümân Hind hükümdarlarının isimlerini paralardan kaldırdılar. 1837’de İkinci Behâdır Şâh hükümdâr oldu. İngilizlerin yaptıkları zulümlere dayanamayarak, 1857’de, İngilizlere karşı askerlerin ve halkın teşvîki ile büyük bir ayaklanma başlattı. Böylece ismine para bastırmaya ve hutbe okutmaya muvaffak oldu ise de, buna karşı İngilizlerin tepkisi ve zulmü çok şiddetli oldu. İngiliz askerleri Delhi şehrine girince evleri, dükkânları basıp, malları, paraları yağmaladılar. Genç, ihtiyar, kadın erkek demeden bütün Müslümanları, hatta çocukları kılıçtan geçirdiler. İçecek su bile bulunamaz oldu.

İkinci Behâdır Şâh, Hümâyün Şâh’ın türbesine sığındı…

Ahlâksızlığı ve beceriksizliği ile meşhûr ve o sırada İngiliz ordusunda istihbârât subaylığı yapan meşhûr papaz Hudson, bunu Receb Alî adındaki bir hâinden öğrenerek, durumu ordu kumandanı general Wilson’a bildirdi. Hümâyûn Şâh’ın türbesine giden Hudson, Sultâna, oğullarına ve hânımına dokunulmayacağına dâir temînât verdi. Bu papaza aldanan Behâdır Şâh teslîm oldu. Hudson, dahâ sonra sultânın iki oğlunu ve bir torununu da bir hileyle yakaladı. Hudson, İngiliz siyaseti ve hîlesi ile kandırdığı sultânın iki oğlu ve torununu şehîd etti…

1858 senesinde, tahtından zorla indirilen İkinci Behâdır Şâh, ayaklanmaya ve Avrupalıların öldürülmesine sebep olmak suçlarından muhâkeme edildi. 29 Mart’ta ömür boyu hapse mahkûm edildi ve Hind-i Çin’e [Rangona] sürgüne gönderildi. 1862 senesi Kasım ayında, vatanından uzak bir ülkede, Gürgânî İslâm İmparatorluğu’nun son sultânı Behâdır Şâh, zindanda hayata gözlerini yumdu. Allâme Fadl-ı Hak da, 1861’de, Andaman adalarındaki bir zindanda İngilizler tarafından şehîd edildi…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *