Akif Beki: Bu muhalefetle mi!

Akif Beki: Bu muhalefetle mi!

“Mısır’la, Suud’la, Emirlikler’le, İsrail’le ipleri koparırsak böyle olacağı belliydi. Dengelerin aleyhimize değişeceği, öngörülemez değildi” diyen Karar yazarı Akif Beki, “Fakat yönetim, çok rahat alıyor bu manevraları, tam tersi yaşanıyor sanki” dedi ve buna karşılık muhalefetin zayıf ‘efelenmesine’ dikkat çekti.

Akif Beki bugün Karar’daki yazısında, iplerin koparıldığı devletlerle yeniden başlatılan görüşme trafiğini önce iktidar cephesinden yorumladı. Beki özetle, “Komşularla sıfır sorun politikasından bir hışımla kapıyı vurup çıkmıştık. ‘Biz artık olduk, bundan böyle dünya bizden sorulur, bölgede bizim borumuz ötecek’ diklenmeleriyle. Sıfır sorun politikasına şimdi geri dönmeye uğraşıyor iktidar. Fakat komşular eski komşu değil, burunları havada… Ayan beyan ortadaydı, öngörülen bir sondu. Kendini meydan okumalara pek kaptıran iktidarın, anlaması ve bu noktaya gelmesi ise 9-10 yıl sürdü.” ifadesini kullandı.

İktidarın bu dönüşünü bile böbürlenerek anlattığına dikkat çeken Beki, “Fakat yönetim, çok rahat alıyor bu manevraları, tam tersi yaşanıyor sanki. Muhataplar, önünde bükemediği bileği öpme sırasına girse o kadar olur. Yiğitlenerek, böbürlenerek anlatıyor. Kendisinde zerre yanlışlık yok, bütün hatalarını toplasan devede kulak etmez tokluğunda. İşte seçmeni de iktidarın bu yamanlıklarına tav oluyor.” diye yazdı.

Muhalefet ne durumda?

Akif Beki, yazısının son kısmını ise muhalefetin ‘çıkışına’ ayırarak şu değerlendirmede bulundu:

Muhalefete bakıyorlar, peh! İktidarın, yanlışlarını savunduğu rahatlıkta doğrularını savunamıyor daha.
Bay Kemal mi böyle kostaklanacak, kırk fırın ekmek yetmez, nerede!…
İktidarın aldığı tek bir menavranın bile altından kalkamaz, milletin karşısında ezilir, suçluluk ve sorumluluk duyardı altılı beceriksizler.
Bunlara mı oy vereceksiniz, alternatif mi var!
İktidara bakıyorlar, dönüşleri dahi koçaklama destanı maşallah.
AK Parti’nin göz dolduran manevra yamanlıklarını gördükten sonra başkasını beğenmek zor.
Kim demez ki ‘bu aciz muhalefetle mi dünyaya posta koyacağız’! Kafa tutmak şart ya, varsın çıkarlarımız böyle korunmasın.

***

Kılıçdaroğlu’nun dünyayla derdi
“3 Aralık’ı bekleyin, geliyor gelmekte olan, sabredin az kaldı” anonsunu ilk geçtiğinde uyarmıştım: Beklenti yönetimi şakaya gelmez.
Beklentiye sokarsanız, ilgiyi üstünüzde toplar ve kalabalıkları peşinize takarsınız.
Ama fos çıkar da oluşturduğunuz beklentinin altında kalırsanız ters teper, sizi vurur.
Ne geliyormuş peki 3 Aralık’ta? CHP lideri, dün grup konuşmasında bir ipucu daha verdi.
Vizyon Zirvesi geliyormuş.
Halktan ne için oy isteyeceklerini, tekrarlanan yapısal krizlerden ülkeyi nasıl kurtaracaklarını kendi kadrolarına anlatacakları bir zirve.
Oradan dünyaya da söyleyecekleri olacakmış.
Bir an ‘işte’ dedim; nihayet öğrendiler galiba kendini beğendirmenin sırrını, geliyor demek gelmekte olan dünyayla kavga.
Fakat dünyayla kavga değil, çıka çıka dünyayla rekabet çıkmasın mı bu efelenmeden de!
Kılıçdaroğlu, yedi düvelle kılıç çekmeden şöyle restleşecekmiş:
“Ey dünya, insanımız senin ucuz iş gücün değildir. Ülkemiz senin mülteci kampın değildir. Toprağımız, senin çöp depolama alanın değildir. Mahallelerimiz, senin uyuşturucu baronlarının fink attığı bataklıklar değildir. Bu karanlığa asla ama asla mahkum değiliz. Dünyaya seslenip şunu söyleyeceğiz; seninle rekabet etmeye geliyoruz. Ey dünya, sen de 3 Aralık’ı bekle.”
Keser mi efelenme sevenleri? Kesmez bence.

Kılıçdaroğlu ne demişti?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, 3 Aralık’ta yapacakları tanıtım toplantısına ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.

“Yol arkadaşlarımız yola çıktığında ne istediğimizi anlatacağız” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “O kadar zavallılar ki ‘Adayınız kim’ diye soruyorlar. Geçenlerde Erdoğan bir vizyon açıkladı. 2,5 saat tek başına kürsüdeydi. Devleti tek kişiye teslim ettiğinizde, vizyonu tek bir kişi açıklar. Biz böyle bir anlayışla yarının Türkiye’sini inşa edemeyiz” ifadesini kullanmıştı. Kılıçdaroğlu şöyle devam etmişti:

“CHP sadece bir adaya oy istemeyecek. CHP dar bir anlayışla da oy istemeyecek. CHP bir zümrenin çıkarı için de oy istemeyecek. CHP yepyeni bir anlayışla yepyeni bir sisteme oy isteyecek. CHP, güç birliğine oy isteyecek. CHP, oyları daha iyi bir yaşam için, yeni bir Türkiye hayali için isteyecek. Çünkü biz ülkeyi krizden çıkarmak için oy istemiyoruz. Bundan sonra ülkemizi yapısal krizlerden koruyacak sistemi getirmek için mücadele ediyoruz. 50 yıldır bu ülkede hep ekonomik krizler var. Biz bu krizleri sonsuza kadar bitirmek için geliyoruz.

Çok çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz. Geleceğimiz, evlatlarımız için umutluyum. Umudu ve mutluluğu beraber yaşatmak zorundayız. Bütün insanlarımızı kucaklayabiliriz. Bu toplum hasletlerine yeniden geri dönecektir.

Dünyaya da seslenmek isterim; insanımız senin ucuz işgücün değildir. Ülkemiz senin mülteci kampın değildir. Toprağımız senin çöp toplama alanın değildir. Seninle rekabet etmeye geliyoruz. Teknolojide, sanayide, eğitimde, insan haklarında, kadın haklarında, özgürlüklerde, çevrecilikte, hayvan haklarında rekabet etmeye geliyoruz. Ey dünya sen de 3 Aralık’ı bekle.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *