Bozdağ: Şu anda parlamenter sistem olsaydı hükümet çoktan operasyon yemişti

Bozdağ: Şu anda parlamenter sistem olsaydı hükümet çoktan operasyon yemişti

Kars’ta katıldığı programda İstanbul Sözleşmesinin fesh edilmesine tepki gösterenlere ilişkin konuşan Bozdağ, “‘Yürütme organının bir antlaşmadan çekilmesi mümkün değildir.’ derseniz siz hukuku da Anayasa’yı da ayaklarınızın altına alıyorsunuz demektir.” dedi. Bozdağ, yeni hükümet sistemini de savunarak, parlamenter sistem şu an devam ediyor olsaydı çoktan hükümetin operasyon yemiş olacağını belirtti.

Partisinin Kars’ta düzenlenen bir toplantısına katılan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ burada yaptığı konuşmada, bugüne kadar yapılanlarla Türkiye’nin her alanda bir değişim yaşadığını söyledi. “Bizim istikametimizi Biden, Avrupa veya falan filan değil, bizim istikametimizi yerli olanlar, milli olanlar, Gazi Karslılar çizmiştir.” ifadesini kullanan Bozdağ, AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’de yargı ve adalet hizmetleri alanında da büyük dönüşüm yaşandığını bildirdi. Türkiye’de 2002’de 9 bin 349 olan hakim ve savcı sayısının bugün 22 bin 670’e ulaştığını, adliyelerin kapalı alanının da 6 milyon metrekareye yükseldiğini aktardı.

‘Hukuk devletini tahkim ettik’

Bakan Bozdağ, Türkiye’de yargı birliğini hayata geçirdiklerini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Askeri Ceza Kanunu vardı, bir yandan Türk Ceza Kanunu vardı. Bir yandan Askeri Yargıtay, bir yandan Yargıtay vardı. Bir yandan Danıştay, bir yandan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi vardı. Sanki iki ayrı devletiz. İki ayrı mahkeme, iki ayrı kanun, iki ayrı usul vardı. Türkiye, Türk milleti bir, hukukumuz da bir. Biz bu birliği sağlayan tarihi reformu hayata geçirdik. Bugün Türkiye’de asker kişilere, sivillere aynı hükümler uygulanmakta, aynı mahkemelerde yargılama yapılmaktadır. İşte eşitlik bu, işte hukuk devletini tahkim etmek bu.”

İstanbul Sözleşmesi’nin feshi

Danıştayın, İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptal istemini reddetmesine yönelik değerlendirmelerde de bulunan Bozdağ, bu karar nedeniyle tartışmalar yaşandığını belirtti. Bakan Bozdağ, şunları söyledi:

“Yargılama süreçleri devam eden konularda konuşmama gibi bir ilkem var. Buna riayet ediyorum ama burada o kadar büyük çarpıtma, büyük haksızlık yapılıyor ki susarsam hukuka, görevime karşı saygısızlık yapmış olurum. Anayasa’mızın 87. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetki ve görevlerini düzenler. Der ki onlardan bir tanesinde ‘kanun koymak, kanun değiştirmek ve kanun kaldırmak, yürürlükten kaldırmak.’ Altında da bir başka ifade ‘milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak.’ Kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak ile milletlerarası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak aynı şey olsa idi anayasa koyucu bunu ayrıca zikretme gereği duymazdı. Kanunların hepsi Anayasa Mahkemesine iptal davası konusu edilirken Anayasa’nın 90. maddesine göre milletlerarası antlaşmaların aleyhine Anayasa Mahkemesine iptal için dava başvurusu yapılamaz. İkisi ayrı şey çünkü uluslararası antlaşmaları Meclis yapmıyor, Meclis koymuyor. Yürütme organı yapıyor.”

TBMM’nin bu antlaşmaları uygun bulup bulmama hakkına sahip olduğuna dikkati çeken Bozdağ, Meclis’in bu antlaşmayı bir noktayı, virgülü değiştirme imkanının da Anayasa’ya göre olmadığını belirtti. Bozdağ şunları söyledi:

“Taraf devletler bir antlaşmayı imzaladığında Meclis, bizim Anayasa’mıza göre sadece onaylanan antlaşmayı uygun bulmakla görevlidir. Antlaşma yapmak diye Meclisimizin bir görevi yok, antlaşmada değişiklik yapmak diye anayasa’da bir görevi yok. Antlaşmayı yürürlükten kaldırma diye bir görevi yok. Eğer böyle bir görevi olsaydı açık açık yazardı. Anayasa’nın hiçbir yerinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmaları yürürlükten kaldırma veya bu antlaşmadan çekilme yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine veren bir hüküm yoktur. Aksine hem 244 sayılı yürürlükten kalkan kanun hem de 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, çok net şekilde milletlerarası antlaşmalardan çekilme, bunu yürürlükten kaldırma veya feshetme yetkisine yürütme organına vermiştir. Çok açık, net. Tartışmaya yer yok. Daha da önemlisi bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu nice milletlerarası antlaşma vardır. Ve bu antlaşmalardan hiçbirinden Türkiye Büyük Millet Meclisinin aldığı bir kararla ya da çıkardığı bir kanunla çekilmemiştir, Meclis vasıtasıyla Türkiye’nin yürürlükten kaldırdığı tek bir anlaşma yoktur ama yürütme organının kararıyla daha önce Bakanlar Kurulu yapıyordu, şimdi Cumhurbaşkanı Kararnamesi’yle yapılıyor ve aynı şekilde çekildiği Türkiye’nin, yürürlükten kaldırdığı ya da feshettiği onlarca milletler arası antlaşma vardır. Bunların içerisinde bugün aksini iddia eden CHP’nin iktidar olduğu dönemlerde aynı hükümetlerin Türkiye adına çekildiği antlaşmalar da var, başkaları da var.”

“Anayasal hakikat, kanuni hakikat buyken Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü’nde de bunun aksini iddia eden veya düzenleyen bir hüküm yokken bunun aksini söylemek, fevkalade, bile bile Anayasa ve yasayı çiğnemektir.” diyen Bozdağ şöyle devam etti:

“Benim üzüntüm burada şunadır: Koca koca hukukçular, adının önünde ‘prof’ olanlar, meşhur olanlar… Biraz da hukukun hakkını koruyun, Anayasa’nın hakkını koruyun. ‘367 utancı’ gibi bir utancı savunanların durumuna düşmeyin. Anayasa var, yasa var, yıllar yılı yapılan uygulama var. Sizin dediğinizi Anayasa mı doğruluyor? Yasa mı doğruluyor? İç Tüzük mü doğruluyor? Uygulama mı doğruluyor? Hayır, hepsi bunları yalanlıyor ama şunu deme hakları var: ‘Biz iktidar olursak yürürlüğe koyacağız.’ ‘Amenna’ deyin ama burada Danıştayın verdiği karar veyahut da ‘Yürütme organının bir antlaşmadan çekilmesi mümkün değildir.’ derseniz siz hukuku da Anayasa’yı da ayaklarınızın altına alıyorsunuz demektir. İkisi ayrı şeyler, bunun buradan altını özellikle çizmek isterim. O nedenle Danıştayın kararı hem Anayasa’mıza hem yasalarımıza hem de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kadim uygulamalarına muvafık karardır. Aksini iddia edenler, siyasi tarafgirlikle hukuku da kendi konuşmalarıyla, yorumlarıyla eğip bükemezler. Anayasa var, kanun varsa yorumlar, Anayasa ve kanun yerine geçmez. Eğer biz bu hükümlerden rahatsızsak bunları değiştiririz ama bunları yok sayamayız, saymamız da mümkün değildir.”

‘Şu an parlamenter sistem olsaydı’

Bekir Bozdağ şöyle dedi:

“Bakın şu anda eğer parlamenter sistem olsaydı, bizim de milletvekilimiz koalisyona muhtaç ya da koalisyon sınırında olsaydı Türkiye’de çoktan hükümet operasyon yemişti ve Türkiye’de de düzen darmadağın olurdu. Şimdi operasyon çekebiliyorlar mı? Yok. Vekil transfer edebiliyorlar mı? Yok. Neden? Biz, gücü millete verdik. Artık yürütme organını millet iktidara getiriyor. İktidardan indirmeye karar verirse millet indirebilir, herhangi bir operasyonla indiremezler. Türkiye’nin istikrarlı giden istikametini ve yönetimini, güçlü iktidarını yok etmek istiyorlar. 6’lı masaya bakın, koalisyon ortağı gibi oturmuşlar. Daha masayı paylaşamıyorlar. Şimdiden bakanlıkları şuraları buraları paylaşalım diye oradan buradan konuşuyorlar. Ne görüntüsü bu? Eski Türkiye’nin görüntüsü. Ne fotoğrafı? Eski Türkiye’nin fotoğrafı. Türkiye’yi yeniden eski Türkiye’nin fotoğrafına götürmek isteyenler, bu millete de bu devlete de hayırlı ve yararlı bir iş yapmayanlardır. Türkiye’nin istikametini, istikrarını, güçlü iktidarını kimse Allah’ın izniyle yok edemeyecektir. Buna da siz ve bütün aziz Türk milleti izin vermeyecektir.”

Bozdağ, “Bunlar, yeri gelince en demokrat kesiliyorlar. Yeri gelince en liberal kesiliyorlar. Yeri gelince en adil kesiliyorlar ama bilesiniz ki bunlar hiçbir zaman tam demokrat olmadılar.” ifadesini kullandı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *