Aynı Gemide Olma/ma Bilinci

Aynı Gemide Olma/ma Bilinci

Eğer gemidekilerin hepsi aynı hedefe, aynı yöne gidiyorsa; kalpleri aynı atıyorsa; gemi battığı zaman herkes aynı sonuca duçar olacaksa; gemiyi korumak ahlaki ve vicdani bir gerekliliktir. Peki; gemi, batmaktan daha beter olacağı bir limana gidiyorsa? Öyleyse geminin rotası da çok önemli.

İsa Dervişoğlu / Gazete İpekyol

Aynı gemide olma söylemi aslında olumlu bir birlikteliğe ve bilince tekabül eder. Birileri; ‘hepimiz aynı gemideyiz’ deyince aslında bir uyarı/hatırlatma yapmakta/gibi görünür. Zira bu gemi; battığı ya da zarar gördüğünde herkesin zarar göreceği ima edilir ve bu geminin batmaması temenni edilir.

Öyle ise ‘bu gemi’ denilen şey nedir?

Battığı zaman herkesin zarar göreceği ve batmadığı zaman herkesin yararına olduğuna göre ortak olan bir gemiden bahsedilir. Ortak olunan bir değer.

Öyle ise ortak olunan şeyi korumak akıllıca ve ortakların yararına bir gerekliliktir.

Hz. Nuh’un gemisi nasıl bir gemiydi? Kimler gemideydi ve kimler gemiye binmek istemedi? Geminin hedefi neydi ve geminin hamisi kimdi?

Hangi gemide olduğumuz çok önemli. Hangi gemide olduğumuzu bilmek de. Hele ki; farklı limanlara gidecek farklı hedeflerle gemide olanlar varsa ve gemi içinde gemi/ler varsa. Bunun farkında olmazsak kendi gemimizi kurtaracağız diye; fark etmeden batırırız.

Eğer gemidekilerin hepsi aynı hedefe, aynı yöne gidiyorsa; kalpleri aynı atıyorsa; gemi battığı zaman herkes aynı sonuca duçar olacaksa; gemiyi korumak ahlaki ve vicdani bir gerekliliktir. Peki; gemi, batmaktan daha beter olacağı bir limana gidiyorsa?

Öyleyse geminin rotası da çok önemli. Bir geminin kimliğini ve göreceği muameleyi bunlar belirler.

Batmasın denen geminin gittiği limanları ve iç düzenini doğru bir şekilde tahlil etmek ve tanımak elzemdir.

Her, gemi batmasın diye feryat edenin imdadına yetişmeden evvel, bu imdadın sahte olup olmadığını ve aslında neye çağrıldığımızı doğru tespit etmemiz önem arz eder.

Geminin işlerini, işleyişini, temizliğini yapanlar ile purosunu tüttürenleri de aynı gemide mi? Batacağı zaman filikaya binip gidecek olan ile alt kamaralarda temizlikle meşgul olduğu için boğulacak olan aynı gemide mi?

Neden geminin batmamasını salık verenler; purosunu tüttürenler, geminin gidişatından/düzeninden memnun olanlar, gemi batsa bile kendisi batmayacak olanlardır da; güverteyi temizleyenler değil?

Öyle ise bu gemide, herkes aynı gemide mi gerçekten? Öyle ise bu gemi, batmasın diyenlerin umurunda mı? Yoksa bu gemi batmasın, hepimiz aynı gemideyiz diyerek; aslında gemi değil de bu düzen batmasın mı demek istiyorlar?

Bizler hangi gemideyiz ve gemimizin kaptanı kime hizmet ediyor? Gemimiz üzerindeki tasarrufumuz nedir? Gemimiz; içindekilerin mi yoksa başkalarının yol haritasına göre mi seyir halinde?

Bizler; mazlumlar, direnenler, Müslümanlar hangi gemideyiz ve dümende kimler var?

Gemimiz korsanlarca sürekli bir tehdit altında mı? Çoğu kez kaptanı ve rotayı korsanlar ve haydutlar mı belirliyor?

Gemimizde herkes, aynı özveriyle elini taşın altına sokmuyor mu?

Gemimizi mahremimiz gibi görüyoruz, yabancıları ve korsanları/haramileri/haydutları/hırsızları/arsızları/namahremleri gemide görmek istemiyoruz ama başta gemideki bazıları buna engel oluyor.

O bazıları; direnmenin ve izzetin değil; zilletin ve teslimiyetin doğru ve risksiz olacağına ikna edilmişlerdir.

Bunca yabancı ve haydut, bunca hırsız ve sömürgeci, bunca zalim ve satılmış gemimizde iken; hiç bir şey yokmuş gibi davranmak ve gözlerimizi kapatarak önümüze bakmamızı istiyorlar.

Biz ise düşmanımızın gözlerinin içine bakmak istiyoruz. Yeter artık, demek istiyoruz. Defol, git, demek istiyoruz.

Gemimizde adil ve dönüşümlü bir iş bölümü ve hepimizin olanı adil şekilde paylaşmak istiyoruz ama engel olunuyor. Birçoğumuz bu bilinci bile çoktandır yitirmiş halde.

Tüm bunlara ve her şeye rağmen aslında gemimizin batmamasını isteyenler bizler olduğumuz halde; bize engel olanlar bizleri beğenmiyor. Susmamızı ve sadece söylenenleri yapmamızı istiyorlar.

Korkmamızı ve hiçbir şey yapamayacağımızı telkin ediyorlar. Öğrenilmiş bir çaresizliğin farkına varmak, yüzyıllardır yattığımız uykudan uyanmamızı istemiyorlar.

Bizden, teslimiyet ve itaat bekliyorlar, kendilerinin de itaat ettiklerine.

Oysa biz, iman sözleşmesi ‘hayır’ ile başlayan bir dine inanıyoruz.

Oysa biz; direnmenin bedelinin, teslimiyetin bedelinden daha ağır olmadığını biliyoruz.

Gemimizde kötüler var. “Biz ıslah edicileriz” diyorlar. Hayır, hep bozgunculuk yapıyorlar.

Biz, iyilerin gemisinde olmak istiyoruz; biz gemimizin iyilerin gemisi olmasını istiyoruz.

Biz, bu yeryüzü gemisinde; inananlarla, mazlumlarla, izzetlilerle, zulme karşı direnenlerle, fıtratı/doğayı koruyanlarla, ahlaklı ve vicdanlı olanlarla, adaletli ve merhametli olanlarla, adaletli barışçıllığı savunanlarla, adaletli bölüşümü şiar edinenlerle, düşeni kaldıranlarla, emin olanlarla olmak istiyoruz.

Biz, bu yeryüzü gemisinde; bozguncuların, ahlaksızların, hırsızların, kan dökücüleri, arsızları, merhametsizlerin, saldırganların dünyaya, mazlumlara hükmetmesini ve onları yönetmesini istemiyoruz.

Biz, dümeni; barışa, huzura, fıtrata, adalete, ibadete, felaha, özgürlüğe kırmak; yelkenleri; selamete/kurtuluş adasına götürecek rahmet rüzgarlarıyla doldurmak istiyoruz.

Biz, korsanlara teslim olmak değil; onları bu denizlerden uzaklaştırmak istiyoruz.

Biz, korkmak, teslim olmak ama uzun, ama zilletle yaşamak değil; direnmek, bedeli neyse ödeyip gemimizi özgür kılmak istiyoruz.

Gemimizi, eski ihtişamına kavuşturmak istiyoruz.

Biz, Allah’ın güçlü olduğuna; diğerlerinin hilesinin/bizler üzerinde oluşturdukları algıların zayıf olduğuna inanıyoruz.

Biz, Allah’ın çizdiği rotaya dönmek istiyoruz.

Biz, Nuh’un gemisinde, İbrahim’in gemisinde, İsa’nın, Musa’nın ve Muhammed’in gemisinde olduğumuzu söylemek istiyoruz.

Asil olduğumuzu, hür doğduğumuzu biliyor ve hür yaşamak istiyoruz.

Biz, geminin/gemimizin batmasını istemiyoruz.

Bütün gemiler, Allah’ın vurmasını dilediği limanlara varır. Bunu, hiç kimse değiştiremez.

Ne mutlu, Allah’ a giden gemide olanlara ve onlara selam duranlara!

Selam ve dua ile.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *