Geçici Egemen Konsey’e atfedilen ve Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen, iktidardaki “Özgürlük İttifakı ve Değişim Güçleri” yerine diplomatları bir törene davet eden mektubun sızdırılması, sadece birkaç gün süren sakinliği sona erdirdi. Yeni bir gerilim atmosferi oluştu.

Siyaset çevreleri, Egemenlik Konseyi Genel Sekreteri Korgeneral Muhamed el-Gali Ali Yusuf’un imzasını ve konseyin logosunu taşıyan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’na hitaben yazılan mektubun sızdırılması ile adeta şaşkınlık yaşadı. Zira mektup ile Sudan’a akredite büyükelçilere, “Özgürlük ve Değişim Güçleri Ulusal Sözleşmesi’nin imza törenine” katılmaları için davet gönderildi.

Ancak Egemenlik Konseyi, sızdırılan mektupla bağlantısı olduğu iddialarını ise yalanladı. Konsey yayınladığı genelgede şu ifadeleri kullandı:

“Mektup, Darfur Bölge Valisi Bay Moni Arko Minavi tarafından Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı’na, bölgesel ve uluslararası misyonları ve kuruluşları törene davet etmek için gönderilmiştir.”

Minavi’nin Twitter’dan yaptığı ve mektupla ilişkisi olduğunu yalanladığı paylaşım ise daha fazla kafa karışıklığına neden oldu. Zira Minavi mesajında şunları söyledi:

“Egemenlik Konseyi tarafından Özgürlük ve Değişim Sözleşmesi’nin imza törenine katılmak üzere diplomatlara gönderilen mektubu hayretle okudum. Konsey, bu mektubun benim isteğim üzerine gönderildiğini bidirdi. Diplomatları davet etmek normaldir ve bu memnuniyetle karşılanır. Ancak ben Konsey’den diplomatlara davetiye göndermesini istemedim.”

Özgürlük ve Değişim İttifakı da bu olayı ‘sorumsuzca ve anayasaya aykırı’ olarak nitelendirerek eleştirdi. Yaşananlardan Egemenlik Konseyi başkanı Korgeneral Abdulfetttah el-Burhan’ı sorumlu tuttu. Özgürlük ve Değişim İttifakı yaptığı açıklamada, “Bu davet, Egemenlik Konseyi üyelerinin hükümetteki koalisyonu dağıtmaya yönelik tavrını açıkça ortaya koyuyor” denildi. Eski Güvenlik ve İstihbarat Servisi Başkanı Salih Abdullah Goş’a atıfta bulunulan açıklamada ‘Goş komitesi ve türevleri, anayasaya uygun olarak yönetimin ikinci ortağı olan Özgürlük ve Değişim güçleri için alternatif bir siyasi referans oluşturmaya çalışmakla’ suçlandı.

Özgürlük ve Değişim İttifakı, iktidar koalisyonunun diğer ortağı olan el-Burhan’ın ‘bu hamle ile iktidarı tekeline ele geçirmeyi hedeflediğini ancak bunu hiçbir şekilde gerçekleştiremeyeceğini’ vurguladı. Açıklamanın devamında şu sorular yöneltildi:

“Konsey, geçiş hükümetini tekeline geçirmek için alternatif bir siyasi dayanak sağlamayı amaçlayan bu girişimin farkında değil miydi? Dışişleri Bakanlığı, mektubun son paragrafında yer alan ve bakanlığa gerekli tedbirleri almasını söyleyen talimatları uygulayacak mı?”

Özgürlük ve Değişim İttifakı, sızdırılan mektubu ‘devrimi, geçiş hükümetini ve siyasi dayanağı hedef alan gizlice düzenlenmiş bir darbe girişimi’ olarak nitelendirdi. Perşembe günü Sudan sokaklarında gerçekleşen gösterilerin hafife alındığının altını çizen İttifak, ‘düşmanca hareketler’ konusunda da uyarıda bulundu. Ayrıca kalabalıkların, irtidat güçleriyle ve darbecilerle çarpışmaya hazır olduğunu vurguladı.

Hartum’daki tren istasyonu dün, önceki gün Atbara’dan (Hartum’un 300 km kuzeyinden) göstericilerle birlikte başkente doğru yola çıkan trenin gelişini kutlamak için yapılan gösterilere sahne oldu. Tren, Şendi şehrinde rayların sökülerek yerlerine kum, çakıl ve ağaç doldurulmasıyla gerçekleşen saldırı nedeniyle Hartum’a bir gün rötarlı olarak ulaştı.

Göstericiler sabah Bahri şehrine hareket etmeden önce geceyi el-Celili şehrindeki aktivistlerin uyanında geçirdiler. Orada kendilerine başka göstericiler de katıldı. Göstericiler, Hartum tren istasyonuna varışlarının ardından sivil güçleri desteklemek için bir geçit töreni düzenlediler. Törende, 30 Haziran rejiminin dağıtılması, yetkilendirmenin kaldırılması ve yolsuzlukla mücadele edilmesi için komiteye verilen destek vurgulandı. Darbe girişimlerini kınayan sloganlar atıldı.

Ömer el-Beşir rejimini deviren devrim ilk olarak, 19 Aralık 2018’de Atbara şehrinde patlak vermişti. Altı gün sonra devrim Hartum’a taşınmadan ve İslamcı rejimi devirme girişimine evrilmeden önce Atraba şehrindeki protestocular, söz konusu dönemde iktidarda olan Ulusal Kongre Partisi’nin evlerini ve binalarını yakmış, güvenlik güçleri de kendilerine ateş açarak karşılık vermişti. Olaylar sırasında çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.

(Şarku’l Avsat)