Sala Okumak

Sala Okumak

Türk devlet geleneğinde, Türkler Müslüman olduktan sonra, devletin başı ne zaman derde düştüyse hep Müslümanlardan yardım istedi. Müslümanlar da ona hep destek verdi: malını-canını ortaya sürdü.

Hüseyin Alan

Moğol sürüsünün önünden kaçan Avşarlar, Türkmenler, Yörükler vs, Ortaasya-İran-Suriye üzerinden Anadolu’ya geldiklerinde de rahat bırakılmadı, yerleştikleri beldelerde Moğol valilerine haraç verdiler.

Kudretli beyliklerinin, görkemli sultanlıklarının yıkıldığına, mülklerinin talan, canlarının katledildiğine şahit olanlar, Anadolu’da başka dinden/milletten komşularıyla geçinmek zorundaydılar.

Bu göçmenler “ibn-ül vakt” in çocuklarıydılar: Dün yoktu, geçip gitmişti. Göçer oldukları için yarın meçhuldü. Gün varsa bu gündü.

İslam’ın günlük motivasyonu sağlayacak ‘halk dinine’ yahut tasavvuf dinine dönüşmesinin tarihsel kökü ve reel sebebi buralarda yatıyor…

Göçerler, yerleşik oldukları yerlerde birlik olmak, dayanışmak zorundaydı. Hayvanını alıp meraya, aletini alıp tarlaya ve bahçeye gittiğinde tedirgindi: geridekiler ne durumdaydı?

Sala, o vakit keşfedildi: namaz vakitleri dışında okunan sala bir işaret, bir yardım çağrısıydı: bir Müslümanın başı dertte, hemen yetiş demekti.

O saladan günümüze kalan işaret, yalnızca cenaze salasıdır: Bir Müslüman evinde cenaze var, yetişin Müslümanlar…

15 temmuz 2016’da tüm ülkede okutulan sala, devletin salasıydı. Devletin başı derde düşmüştü, Müslümanlardan yardım isteniyordu.

Türk devlet geleneğinde, Türkler Müslüman olduktan sonra, devletin başı ne zaman derde düştüyse hep Müslümanlardan yardım istedi.

Müslümanlar da ona hep destek verdi: malını-canını ortaya sürdü.

Müslümanların bu vefası karşılık buldu mu? Tartışılır. Çünkü Türklerde devlet kutsaldır: Mesele devletse din dahil geride ne varsa teferruattır. Buyrun Türk-İslam ilahiyatına…

Türk ilahiyatı İslam’dan devşirme bir ilahiyattır, o sebeple devlet yahut saray her ne yaptıysa onu Türk-İslamlaştırdı. Türkler de hep ibn-ül vaktin çocuğu olmayı sürdürdü. Elan da öyledir…

Son Türkleştirmeyi hep birlikte hatırlıyoruz: ‘Türk tipi başkanlık sistemi.’ Türk’e has, Türk ilahiyatına uygun…

Bizde böyledir mirim, günlük yaşarız! Yarın devletin ne yapacağı belli olmaz.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *