Serçelerin Şarkısı

Serçelerin Şarkısı

Serçelerin şarkısında yönetmen, serçe ile kastının filmdeki karakterler olduğunu söylemektedir, “çirkin ama narin serçelerin”…

İbrahim Demirkan

İranlı yönetmen Mecid Mecidi’nin 2008 yapımı filmi “Serçelerin Şarkısı” bir devekuşu çiftliğinde çalışan Kerim ve onun yoksul ailesinin yaşadıklarından yola çıkarak bize “Kader ağlarını örerken insanoğlu ne yapmalı?” perspektifini sade ve yalın bir sinema diliyle anlatıyor.

Serçelerin Şarkısı (Âvaz-ı Gonceşk) 2008 Berlin Film Festivali’nde filmin başrol oyuncusu Muhammed Amir Naci’ye (Mecid Mecidi filmlerinin vazgeçilmez oyuncusudur.) “En İyi Erkek Oyuncu” kategorisinde Gümüş Ayı ödülünü getirmişti.

Filmin olay örgüsü şöyle: Kerim (Muhammed Amir Naci), çalıştığı çiftlikten bir deve kuşu kaçınca işten atılır. İşsizlik, parasızlık ve bir de evin ihtiyaçları çoğalınca ne yapacağını bilemez bir halde, Tahran’a gider.

Tahran’a kızının bozulan işitme cihazını da götürür fakat tamirinin mümkün olmadığını öğrenir. Yeni bir cihaz alması gerekir ama parası yoktur. Ümitsizce motosikletine biner. Bu arada birden arkasına binen bir iş adamı, hemen hareket etmesini söyler. Kerim taşımacılık yapmadığını, adamı götüremeyeceğini söylese de cep telefonuyla devamlı konuşan iş adamı ısrar eder. Kerim böylece taşımacılığa başlar. Bu arada, motosiklet taşımacılığının Tahran’da bir nevi taksicilik gibi, popüler bir meslek olduğunu anlarız. 

Bundan sonraki süreç komik ve ibretamiz olaylarla doludur. Örneğin bir sahnede zengin bir adam Kerim’e yanlışlıkla fazla para verir. Adam hızla uzaklaştığı için Kerim onu yakalayıp fazlasını iade edemez. Yolda giderken eve biraz pahalı da olsa erik alır ve nedense fazla ödenen para aklına gelir. O parayla da bir kilo daha fazla ister ama eve götürürken poşet yırtılır ve o fazla erikler yolun kenarında akan çaya dökülür. Mecidi, nehir imgesinin filmlerine bir hareketlilik kattığını düşündüğü için sıkça kullandığını söyler. İşin aslı, zamanın akışını ve olayların gelişimini imgelemede en iyi vurgunun yapıldığı olgu nehirdir. Neticede Kerim eve geldiğinde ancak kendi parasıyla aldığı erik kalmıştır motosikletin selesinde fakat farkında değildir.

Yine motosikletiyle beyaz eşya taşıma işine girişir. İlk taşıma işinde motosikleti bozulur ve beraber nakliyeyi yaptığı grubun gerisinde kalır, onları bulamaz. Elinde kalan buzdolabını ne yapacağını bilemez. Hatta şaşkın şaşkın gezerken ondan satın almak isteyen birisine satmaz. Fakat şeytana uyduğu bir anda satmaya çıkar ama satamaz. Aslında tüm bunlarda İslam’ın şu felsefesi vurgulanmaktadır: “İnsan hayrı Allah’ın izniyle ve yardımıyla, şerri ise kendi iradesiyle kolaylıkla yapabilmektedir.” Yani Allah insana haram lokmayı nasip etmeyecekse etmez. Mühim olan tevekkül ve O’na güvenmektir. Hani ‘Takva nedir?’ diye sormuşlar bir büyüğe, o da; ‘İnsanların değil Allah’ın elindekine güvenmektir’ demiş.

Film içerdiği bazı öğelerle sanki bir Türk filmi. Öyle ki kimi sahnelerde Türkçe konuşmalar ve kelimeler duyacaksınız. Hatta kamyonuyla hayatını idame ettiren Kerim’in ‘halaoğlu’ Abbas’ı devamlı İbrahim Tatlıses dinlerken göreceksiniz.

Serçelerin şarkısında yönetmen, serçe ile kastının filmdeki karakterler olduğunu söylemektedir, “çirkin ama narin serçelerin”. Diğer bir röportajında ise devekuşunun da çok büyük kanatları olduğu halde uçamadığından bahisle “İnsanların da, uçabilmek için maddi dünyanın yüklerinden kurtulması gerekir.” demektedir.

Filmde sade bir sinema dili var dedik ama bu ölçünün dışına çıkan sahneleri de yok değil. Örneğin Kerim’in sırtına aldığı mavi bir kapıyı taşırken geçip gittiği simsiyah tarlalarla ilgili havadan yapılmış çekimler. Doğrusu bu iyi olmamış. Kameranın titremesi gibi basit teknik hatalar oluşmuş. Fakat bu sahne dışında filmin ritmini, dilini bozan başka bir bölümün olmadığını belirtelim.

Sinemada asıl yetenek büyük insanların hayatını perdeye aktarıp seyirci toplamak değildir.  Asıl marifet, sıradan küçük insanların hayatını filme aktarıp seyirci toplayabilmektir. İran sineması da başta Oscar olmak üzere topladığı önemli ödüllerle bunu ispat etmiş bir sinemadır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *