Almanya, Namibya’da işlediği suçları ‘soykırım’ olarak kabul etti

Almanya, Namibya’da işlediği suçları ‘soykırım’ olarak kabul etti

Fransa’nın Ruanda’da işlediği suçları kabul etmesi ancak ‘soykırım’ kabul etmemesine karşılık bir açıklama da Almanya’dan geldi. 1904-1908 yılları arasında Namibya’da Alman İmparatorluğu’nun Herero ve Namalara yönelik katliamlar Alman hükümeti tarafından ‘soykırım’ olarak tanındı!

Almanya, 1904-1908 yılları arasında Alman İmparatorluğu’nun Herero ve Namalara yönelik katliamlarını soykırım olarak tanımayı kabul etti. Soykırıma maruz kalanların torunlarından Almanya adına Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından Namibya parlamentosunda düzenlenecek resmi törenle özür dilenecek.

DW Türkçe’nin haberine göre, iki ülke arasında beş yılı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerin sonucunu Almanya Dışişleri Bakan Heiko Maas kamuoyuyla paylaştı. Maas “Namibya ile ortak tarihimizin en karanlık bölümünü ortak bir biçimde ele alma konusunda uzlaşmaya varabildiğimiz için memnun ve müteşekkirim” dedi.

Namibya’ya 1 milyar 100 milyon euro ödenecek

Alman bakan, Almanya’nın “ölçülemez acıların tanınmasının bir ifadesi olarak” Namibya’nın yeniden inşa ve kalkınma çalışmalarına yaklaşık 1 milyar 100 milyon euroluk bir katkı yapacağını açıkladı. Bu kaynak 30 yıl süre boyunca öncelikle Herero ve Namaların yaşadığı yerleşim yerlerindeki projelerde kullanılacak. Almanya’nın finanse edeceği projeler arasında Namibya’nın arzusu üzerine toprak reformu, tarım, tarımsal altyapı, su tedariği, meslek eğitimi gibi alanlar bulunuyor.

‘Soykırım’ı kabul etmesi, tazminat sonucunu doğurmayacak!

Alman hükümeti yaptığı açıklamada soykırımın tanınmasının mağdurlar açısından hukuken tazminat talebinde bulunma sonucunu doğurmadığını ancak ortada siyasi ve ahlaki bir yükümlülük olduğunun altını çizdi. Almanya ile Namibya arasında beş yıldır süren müzakerelerde bu konunun nasıl çözüleceği önemli rol oynuyordu.

Geçmişin üstüne bir çizgi çekilemeyeceğini söyleyen Maas “Suçun tanınması ve özür dilememiz suçun aydınlatılması ve ortak bir biçimde geleceği şekillendirmemiz açısından önemli bir adım” diye konuştu.

20. yüzyılın ilk ‘soykırımı’

O dönem Alman Güneybatı Afrikası adı verilen Namibya 1884-1915 yılları arasında Alman İmparatorluğu’nun bir sömürgesiydi. Lothar von Trotha yönetimi altındaki Alman İmparatorluğu askerleri 1904-1908 yılları arasında Herero ve Namalara yönelik çok sayıda katliama imza attı.

Tarihçilerin 20’nci yüzyılın ilk soykırımı olarak tanımladığı katliamlarda 65 ila 80 bin arasında Herero ve 10 ila 20 bin arasında Namanın can verdiği ‘tahmin’ ediliyor.

Almanya ile Namibya arasında o dönem işlenen suçlarla ilgili müzakereler 2015 yılında başlamıştı.

Fransa cumhurbaşkanı ‘suç ortaklığını’ kabul etmedi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dün yaptığı açıklamasında, ülkesinin Ruanda’da 1994’te 800 binden fazla kişinin öldüğü soykırıma ilişkin rolünü kabul ettiklerini ancak suç ortağı olmadığını öne sürdü.

Resmi ziyaret için gittiği Ruanda’da ‘Soykırım anıtı’nda dün bir konuşma yapan Macron, “Sorumluluklarımızı tanımaya geldim.” dedi. “Fransa’nın Ruanda’da rolü, geçmişi ve siyasi bir sorumluluğu var.” diyen Macron, zamanın Fransız hükümetinin soykırım uygulayan Ruanda yönetiminin fiilen yanında olduğunu öne sürdü.

Macron, Fransa’nın sebep olduğu acıları çekenlerin yüzüne bakma ve acılarını kabul etme görevi olduğunu belirterek ülkesinin doğrular konusunda uzun süre sessiz kaldığını itiraf etti. “Fransa suç ortağı değildi. Dökülen kan, onun silahlarına ya da askerlerinin ellerine bulaşmadı.” ifadesini kullanan Macron, Fransa’nın 1990’dan miras kalan çatışmaya dahil olarak ülkedeki duruma ilişkin uyarıları dikkate almadığını da anlattı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ülkesinin bölgesel çatışma veya sivil savaşı önlemeye çalışırken tüm uyarıları kulak ardı ederek soykırım uygulayan bir kişinin yanında durduğunu, bu şekilde çok kötü biten döngüye dahil olduğunu savundu. Son 10 yılda Ruanda’yı ziyaret eden ilk Fransa Cumhurbaşkanı olan Macron ayrıca, “Ancak bu karanlık zamanları geçirenler affedebilir, bize kendimizi affetme hediyesini verebilir.” dedi.

Macron, Ruanda’da Fransız özel sektörünün yatırımlarının artmasını ve ekonomik ilişkilerin de geliştirilmesi için uğraşacaklarını vurguladı.

Kagame: Sorumluluğun ağırlığı ait olduğu yere geri döndü

Macron’un Fransa’nın soykırımcı yönetime destek olduğunu kabul etmesinden memnuniyet duyduklarını aktaran Ruanda Devlet Başkanı Kagame “Sorumluluğun ağırlığı ait olduğu yere geri döndü.” dedi. Bu ziyaretin geçmişle değil gelecekle ilgili olduğunu ifade eden Kagame, Fransa ve Ruanda’nın iki ülke halkının menfaatleri doğrultusunda sürdürülebilir ve güçlü bir ilişki tesis etmeyi arzuladığını söyledi. Kagame, iki ülkenin de tarihte yaşananların aydınlatılması için ortak çalışmak zorunda olduğunu belirtti.

Devlet Başkanı Kagame, “Değişmesine ihtiyaç duyulan geçmişten miras alınmış durumlar vardır. Şunu söylemek istiyorum ki Cumhurbaşkanı Macron, değişmesine ihtiyaç duyulan şeylerin farkına varanlardan biri. ” diye konuştu.

Ruanda, ABD’li firmaya inceletti

Ruanda hükümetinin girişimiyle ABD merkezli “Levy Firestone Muse” hukuk firmasının hazırladığı raporda da, Fransa’nın Ruanda soykırımında ciddi sorumluluğu bulunduğu ve Fransız hükümetinin Hutu rejiminin soykırım gündeminden habersiz olmadığı, öngörülebilir bir soykırıma imkan tanıdığı vurgulandı.

Ruanda’da 1994’te Hutular, dönemin Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana’nın uçağının düşmesinden sorumlu tuttukları Tutsilere karşı soykırım başlatmıştı. Ülkede 100 gün süren katliamda 800 binden fazla Tutsi hayatını kaybetmişti.

Fransa, soykırımı yapan Hutu hükümetinin uzun süre destekçisi olduğu için uluslararası kamuoyunda ve ülke içinde eleştiriliyor. Fransa, 23 Haziran 1994’de ülkenin güneybatısında sığınmacılar için güvenli bölge oluşturmak amacıyla Turkuaz Operasyonu’nu başlatmıştı.

Mitterand “O ülkelerde soykırım yaşanması o kadar önemli değil” demişti

Fransa, soykırımı engellemek yerine soykırımcılara silah ve mühimmat desteği sağladığı için kınanmıştı. Ayrıca Fransa’nın, 1994’te Ruanda soykırımını yapan Hutu hükümetine, Fransız ordusunun kontrolü altında olan bölgeden kaçması için emir verdiği “diplomatik telgraf” ortaya çıkmıştı.Mitte

rrand, Le Figaro gazetesine 1998’de verdiği mülakatta, “O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil.” ifadesini kullanmıştı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *