1950’li yıllarda ortaya çıkan II.Yeni Şiir akımının önde gelen isimlerinden biri olan Ülkü Tamer’in adı, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Ece Ayhan gibi şairlerle birlikte anılageldi.
Bir Kuşun Karnı…
Bir kuşun karnı gizlenir ensende
Ve bütün tüyleriyle benim terimi solur.
Tek geometrim
Onun kanatlarıyla kurulur kıra.
Kollarında gümüş izler bırakır senin,
Kuyruğunun çizgi izi
Ayaklarının üçgen izi
Kırılmış piramit izi
Zıplamasının dağınık izi
Karesinin alan izi.
Haftanın yedi gününü açıklar
Parmakların ucundan
Buluta sıçraması.
Senin parmak uçlarından.
Akan gölgesi çimenlerde
Benim defterimi açar kapatır
Kitaplarımı toplar dağıtır
Sayılarımı göle serper.
(Ülkü Tamer, Lucia, Kitaplarına Girmemiş Şiirleri, s.97-99, Haz: Dr. Emine Selcen Bekmezci, Karakum Yayınevi, 2020, Ankara.)
İbrahim Eryiğit
Bir Kuşun Karnı adlı bu şiir, Ölüm Seçen Çocuklar: Geometri adıyla Ülkü Tamer’in 1974 yılında Cem Yayınevi tarafından basılan Sıragöller adlı kitabında yer almıştı. Kitap basılmadan önce 1967 yılında Yeni Dergi adlı dergide yukarıdaki haliyle yayımlanmıştı. Şiirdeki, benim terimi sözcükleri kitapta senin terini, geometrim sözcüğü geometrin, Benim defterimi açar kapatır dizesi Defterlerini açar kapatır, kitaplarımı kitaplarını, sayılarımı sayılarını olarak değiştirilmiştir. Kollarında gümüş izler bırakır senin dizesindeki senin sözcüğü çıkarılmıştır. Ben bu yazımda, şiirin Yeni Dergi’de yayımlandığı halini esas aldığımı belirtmek istiyorum.
Ülkü Tamer’in şiir, hikâye, tiyatro oyunu, hatıra ve derleme gibi birçok alanda eserler vermesinin yanında çevirmen olarak da dikkatleri çekmesine rağmen daha çok şairliğiyle tanınmış olduğunu biliyoruz. 1950’li yıllarda ortaya çıkan II.Yeni Şiir akımının önde gelen isimlerinden biri olan Ülkü Tamer’in adı, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Ece Ayhan gibi şairlerle birlikte anılageldi. Daha çok II.Yeni’nin ikinci kuşağı içinde, simgeci özellikler taşıyan lirik şiirleriyle yer aldı. Daha sonraları Toplumcu Şiir akımının içinde adı geçen Tamer, kendine özgü, mitoloji ve halk edebiyatı kaynaklı bir imge anlayışıyla ironi ağırlıklı şiirlere imza attı. Anlam endişesi taşımayan şiirleriyle II.Yeni şairlerinin genel çizgilerine uyum gösteren bir tutum sergiledi.
Bir Kuşun Karnı adlı şiirde geçen matematiksel imgelerin çağrıştırdığı anlamlar için ortaokul düzeyindeki matematik bilgisinin yeterli olduğu söylenebilir. Görüldüğü üzere çizgi, üçgen, piramit, kare, sayı gibi kelimeler geçiyor şiirde. Burada, bu matematiksel imgelerin ne olduğundan çok, şairin bu imgelerle neyi / neleri çağrıştırdığı önemli tabi. Bir kuşun, bir günde kendi ağırlığı kadar yiyecek yediği ve İncil’de geçen “Hiçbir kuşun tahıl ambarı yoktur” ayeti göz önünde tutulduğunda, kuşun karnının çok önem kazandığını söylemek mümkün. Bir kuşun karnı gizlenir ensende / Ve bütün tüyleriyle benim terimi solur: Gelecek kaygısı taşımadan yaşayan bir kuşun karnının sevgilinin ensesinde gizlenmesi metaforunu doğru anlamak için ense kelimesini irdelemek gerekiyor. Türkolog Hüseyin Rahmi Göktaş’ın Kökses Teorisine göre, sessiz harfle başlayan kelimelerde baştaki sessiz harf kaldırılır, sondaki ekler atılır. Buna göre, ense kelimesinin kökü en olup, matematik derslerinden de hatırlanacağı üzere, en genişlik demektir. Geniş kelimesinin başındaki g harfi kaldırıldığında yine en kökü görülür. Sonundaki iş eki de kaldırılır. Deniz, engin, denge, yenge, yeni, kendi, sen, ben… vb gibi kelimeler de en kökünden gelen kelimelerdir. “Peki, ense ile boyun arasındaki ilişki nedir dediğimizde ise boyun boyludur ense ise enlidir, aralarında en boy ilişkisi bulunmaktadır. Ense ile boyunu bir de bu şekilde etimolojik köken üzerinden görmeye çalıştığımızda aralarındaki enlilik boyunluk münasebetini kelimenin kendisi bize net olarak ortaya koyuyor. Ense ve boyun dediğimizde boyun boylu ense ise enli ve ensedeki s sesi ise dışarı arka taraf anlamını katmış oluyor.”2Tüyleriyle şairin terini soluyan bir kuşun, karnını sevgilinin ensesinde gizleyerek, gelecek kaygısı taşımamanın genişliğini yaşamasındaki gizli sırrı hissetmek, görev adamı değil de gönül adamı olanlar için zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
Tek geometrim / Onun kanatlarıyla kurulur kıra: Kuşun kanatlarıyla kıra geometri nasıl kurulur? Bu sorunun cevabını bulmaya matematikteki hiçbir formülün yetmeyeceği çok açık değil mi? O zaman cevap, şiirin devamında olsa gerek!
Kollarında gümüş izler bırakır senin, / Kuyruğunun çizgi izi: Sevgilinin kollarında gümüş izler bırakan kuşun, kırda yürürken kuyruğuyla çizdiği çizgilerle sınırlanan bölgede kurulan bir geometri söz konusu burada.
Ayaklarının üçgen izi: Kuşların ayak izlerinin üçgen şeklinde olmadığı, tam tersine ok şeklinde olduğu bilinir. Ancak kuşun ayakuçları, daha öncesinden kuyruğuyla çizdiği çizgiye dik olarak değdiğinde dört tane üçgen meydana geldiği görülecektir. Dolayısıyla kanadıyla çizdiği çizginin iç veya dış tarafı üçgen desenleriyle süslenecektir.
Kırılmış piramit izi / Zıplamasının dağınık izi / Karesinin alan izi: Piramidin şekilsel olarak neyi sembolize ettiğini anlamak için önce bu geometrik şekli parçalarına ayırmak gerekir. Piramidi oluşturan geometrik şekiller iki kısımdan oluşur: Tabanı kare, yan kenarları ise tepede birleşen dört adet üçgen. Burada üçgenin iki boyutlu, piramidin üç boyutlu olduğuna dikkat edilmelidir. Kuşların ayak izlerinin en belirgin olduğu durum yerin karla kaplı olduğu durumdur. Yerdeki karın belli bir yükselti kazanması sonucu söz konusu iki boyutlu üçgenler üç boyuta yükselecektir. Bu durumda, bir kuşun (burada benim aklıma serçe geldi) zıplayarak yürümesi sonucunda bıraktığı dağınık izlerden, ideal ölçülerde piramitler yerine kırık piramitler meydana gelecektir. Şiirin ortalarına doğru, kuşun kanadıyla çizdiği çizgilerle bir kare meydana geldiğini anlıyoruz ve karenin tüm alanının kuşun izleriyle kaplandığına tanık oluyoruz.
Haftanın yedi gününü açıklar / Parmakların ucundan / Buluta sıçraması. // Senin parmak uçlarından: Ülkü Tamer, Bruegel3adlı şiirine Gökyüzü ayaklarımın ucundan başlıyor diyerek başlar ve İçime çektiğim hava değil, gökyüzüdür diyerek bitirir. Kuş ve gökyüzü imgeleriyle parmak uçları birlikte düşünüldüğünde, ortaya şöyle bir panoramik tablo çıkıyor: Haftanın yedi günü, ayak parmak uçlarıyla yeryüzüne basan, el parmak uçlarıyla gökyüzüne uzanan bir insan silueti! Burada, sevgilisinin (saçları arasında) ensesinde gizlenen kuşu, şairin parmak uçlarıyla gökyüzü arasında çok özel sanal bir koridor olarak algılamak da mümkün bence.
Akan gölgesi çimenlerde / Benim defterimi açar kapatır / Kitaplarımı toplar dağıtır / Sayılarımı göle serper: Şairin ruhuyla gökyüzü arasında oluşan doğal ve güçlü iletişimin sonucunda, parmak uçlarından buluta sıçrayan varlığın gölgesinin çimenlerde görünmesi de güçlü bir metafor olarak karşımıza çıkıyor. Defteri şairin duygularını ve düşüncelerini yazdığı, kitapları ise şairin okuduğu ve beslendiği kaynaklar olarak ele aldığımızda; defteri açıp kapayan, kitapları toplayıp dağıtan varlığın şairin her alanda sahip olduğu sayısal değerlerini göle atması, ilk okunuşta olumsuz bir durum gibi görünse de tüm bu olguların gerçekte şairi sonsuz bir özgürlüğe kavuşturma amacıyla yapıldığı görülecektir. Burada defterin tekil, kitapların ise çoğul kullanılması ayrıca dikkat çekicidir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *