Yazıcıoğlu helikopter kazasındaki ‘ihmaller’ mütalaada

Yazıcıoğlu helikopter kazasındaki ‘ihmaller’ mütalaada

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin yargılandığı davada sunduğu mütalaada, kazadan sonra yaşanan ihmallere yer verildi.

Kamu görevlilerinin yargılandığı davada mütalaa açıklandı

İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesince, Yargıtay Konferans Salonu’nda görülen duruşmaya sanık eski Jandarma Genel Komutanlığı Bilgi Sistemleri Teknisyeni Süleyman Akdoğu katıldı.

Diğer sanıklar dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, eski Vali Yardımcısı Servet Güngör, eski Emniyet Genel Müdürlüğü Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Temsilcisi Hüseyin Keskinkılıç, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı TİB Temsilcisi Yaşar Kalkan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimine ilişkin davanın tutuklu sanığı dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Gürsel Aktepe, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün, eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek, eski Kahramanmaraş Sivil Savunma Müdürü Hüsamettin Bulut ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada Yazıcıoğlu’nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.

Daire Başkanı Şakir Aktı, dosyaya gelen belgeleri okuduktan sonra esas hakkındaki mütalaa için Yargıtay cumhuriyet savcılarına söz verdi.

Yargıtay cumhuriyet savcıları Halil İbrahim Çiftçi ve Fatma Özer, esas hakkındaki mütalaayı mahkeme heyetine sundu.

Mütalaada sanıklar Tanılır, Akgün ve Aktepe’nin “görevi kötüye kullanma” suçundan, Çelikbilek’in de “ihmali davranışla görevi kötüye kullanma” suçundan cezalandırılmaları istendi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasında sanıklar Güngör, Bulut, Keskinkılıç, Kalkan ile Akdoğu’nun da beraati talep edildi.

Duruşma, 5 Şubat 2021’e bırakıldı.

Kazadaki ‘ihmaller’

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili 9 üst düzey kamu görevlisinin yargılandığı davada sunduğu esas hakkında mütalaada, sanıklara ilişkin değerlendirme bölümünün başlangıcında, helikopter pilotu Mustafa Kaya İstektepe’nin önceden bildirdiği uçuş ve cep telefonu sinyal bilgileri ile helikopterin geçmesi muhtemel hava sahası bölgelerinde yaşayan vatandaşların beyanları doğrultusunda kaza yerinin kısa sürede tespit edilebileceği vurgulandı.

Kahramanmaraş Valiliğinden, ilçe kaymakamlıkları aracılığıyla kazanın kendi bölgelerinde olup olmadığı araştırılması istenilmesine rağmen etkin ve ciddi bir çalışma yürütülmediğine işaret edilen mütalaada, “Arama kurtarma faaliyetinde etkin olan İl Jandarma Komutanlığının ise karakollara ve köylere haber verilip bilgi toplanması talimatı vermesine karşın, bu talimatın bazı karakollara geç ulaştırıldığı, böylece yerel ve yöresel bilgi kaynaklarının da tespitinde gerektiği ve beklendiği ölçüde hız ve sorumlulukla hareket etmediği anlaşılmıştır.” tespitine yer verildi.

Kazada yaralanan gazeteci İsmail Güneş’in, 112 Acil Servis merkezini aradığı, kaza yerinin tespit edilmesi için Güneş’in telefon numarasının jandarma ve emniyet birimlerine ulaştırıldığı ifade edilen mütaalada, söz konusu kolluk kuvvetlerinin, yer tespitine ilişkin saat 16.00’ya kadar TİB’e herhangi bir yer tespiti talebinde bulunmadıkları vurgulandı.

Kazadan saatler sonra yer tespitine yönelik ilk talebin TİB’e Başbakanlıktan bir görevli ile Yozgat İl Jandarma Asayiş Müdürlüğünden bir asker tarafından iletildiği, bunun üzerine TİB jandarma temsilcisi Yaşar Kalkan’ın durumu eski TİB Başkan Yardımcısı Basri Aktepe’ye ilettiği, onun da tekniker Yusuf Tarcan’ı görevlendirdiği aktarılan mütalaada, saat 16.25’te elde edilen 1 kilometre eninde 30 kilometre boyunda harita içermeyen yoruma muhtaç bilgi formu oluşturulduğu anlatıldı.

Bu bilginin Kalkan tarafından saat 16.27’de Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesine iletildiği bildirilen mütaalada, Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğünün de yer tespit talebini gecikmeli olarak Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) İstihbarat Dairesi üzerinden 16.30’da TİB’e gönderdiği belirtildi.

Kaza yerinin tespiti için sorumlu olan görevlilerin insiyatif kullanmadıkları vurgulanan mütalaada, şu tespite yer verildi:

“TİB tarafından elde edilen bilginin aynısı EGM temsilcisine verildiği, cep telefonu sinyal bilgisi ve GSM numarasından yer tespiti ile ilgili konuda İl Jandarma ve İl Emniyet Müdürlüğünün sahip oldukları sorumlulukla bağdaşık hız ve seviyede TİB EGM temsilcisi Hüseyin Keskinkılıç, JGK temsilcisi Yaşar Kalkan’ın zamanında inisiyatif kullanamayarak, bölgenin haritalarının hazırlanmasında gecikmelerin yaşanmasına neden oldukları, konunun hayati değerle ilgi aciliyetine rağmen Süleyman Akdoğu’nun çalışmalarında yeterli özeni göstermediği, İl Emniyet Müdürlüğü bildiriminin içeriği ve aciliyeti karşısında, Gürsel Aktepe’nin, istenen hız ve etkinlikte inisiyatif kullanmayarak süreçte uzama ve aksaklıklara yol açtığı anlaşılmıştır.”

“Hayati öneme haiz bilgiler iletilmedi”

TİB’in saat 16.25’te haritaya bağlı olmayan yoruma muhtaç bilgisinin ardından bu kez Turkcell ve Avea tarafından kaza yerine ilişkin yaklaşık değerlerin sayısal olarak bildirildiği kaydedilen mütalaada, Kalkan’ın bunları harita üzerinde değerlendirmesi için izinli olan Süleyman Akdoğu’yu karargaha çağırdığı ifade edildi.

Akdoğu’nun da saat 17.00’de görev yerine geldiği, sayısal bilgi analizi ile oluşturduğu haritanın saat 17.15’te Kahramanmaraş İl Jandarma İstihbarat Şubeye iletildiği bildirilen mütalaada, şunlar kaydedildi:

“Bölgedeki vatandaşlar ve bazı yetkililerin kazanın ‘Keş Dağı’nın yüksek noktalarında olabileceği, aramanın burada yoğunlaşması’ yönünde güçlü ifadeleri değerlendirme dışı tutulup, bir sonraki gün yürütülecek arama kurtarma planlarına dahil edilmediği, arama kurtarma faaliyetini yürütenler için hayati öneme haiz bilginin bir şekilde iletilmediği, bazı bilgiler yeterli değerlendirmeden geçirilmeden önemsenip, bunun sonucu gereksiz yere birtakım yerlerin defalarca arandığı, bunun hedefe ulaşma sürecinde aksama ve gecikmelere neden olduğu, kaza olay yeri koordinatörü ve onun yetki verip, görevlendirmesiyle bu iş yönünden kriz merkezi yönetiminin asıl sorumluluğu işi etkin bir şekilde yürütüp yerine getirmesi iken planlama, örgütleme, personel yönetimi, yönetme ve yönlendirme, raporlamada, koordinasyon çerçevesinde idari amacı gerçekleştirmek için başarılı, etkin bir çalışma yürütemediği, krize çare bulmak yerine kendi içinde kaos ve karmaşaya neden olup, zaman içinde bilinen ve beklenen çerçevede kriz merkezi niteliğine ulaşamadığı, bu halin de sürecin uzaması ile toplumda hassasiyete neden olduğu, ortaya çıkan bazı aksaklıkları gözden uzak tutacak şekilde ceride kayıtları oluşturulmuştur.”

Arama kurtarma faaliyetlerine ilişkin hazırlanan raporlarda, bazı olumsuzluk ve gecikmeler için ilaveler yapıldığı kaydedilen mütalaada, özellikle ilk güne yönelik faaliyetlerin başlangıç saatinin doğru gösterilmediği aktarıldı.

Bütün bu gelişmelerin, kazaya ilişkin şüphelerin ciddi ölçüde artmasına neden olunduğu vurgulanan mütalaada, arama kurtarma faaliyetlerine katılan sanıkların yönetmelik hükümlerine aykırı bir şekilde görevlerinin gereklerine uygun davranmadıklarının altı çizildi.

Mütaalada, bu tutumlarıyla mağduriyete neden olan sanıkların görevi kötüye kullanma suçu işledikleri aktarıldı.

Davanın geçmişi

Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki Mustafa Kaya İstektepe, Erhan Üstündağ, Murat Çetinkaya, Yüksel Yancı ile gazeteci İsmail Güneş, bulundukları helikopterin 25 Mart 2009’da Kahramanmaraş’ta düşmesi sonucu hayatını kaybetmişti.

Arama kurtarma çalışmalarında ihmali davrandıkları iddiasıyla bazı kamu görevlileri hakkında şikayette bulunulmuş, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı, bir kısım şüphelinin sıfatı ve suç yeri itibarıyla dosyasının ayrılıp görevsizlikle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermişti.

Başsavcılık, dönemin Valisi Mehmet Niyazi Tanılır ve diğer kamu görevlisi şüpheliler yönünden ön inceleme için dosyayı İçişleri Bakanlığına göndermiş, Bakanlıkça verilen “olayla ilgili ön inceleme yapılmasına gerek olmadığına ve şikayetin işleme konulmamasına dair karar” Danıştay tarafından 2 Aralık 2010’da kaldırılmıştı.

Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca yapılan inceleme sonucunda 3 Mayıs 2011’de ilgili kamu görevlileri hakkında soruşturma yapılmasına izin verilmemesi kararlaştırılmış, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, bu karara itiraz etmeyerek dosyayı “kayıttan düşme kararıyla” sonuçlandırmıştı.

Ancak bazı müştekiler tarafından yapılan soruşturma izni verilmemesine itirazı görüşen Danıştay 1. Dairesi, 2 Şubat 2012’de bu kararı da kaldırmış ve dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına geri göndermişti.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19 Temmuz 2016’da dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, Vali Yardımcısı Servet Güngör, İl Alay Komutanı Sezai Akgün, İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek, İl Sivil Savunma Müdürü Hüsamettin Bulut ile diğer kamu görevlilerinin helikopterde yolculuk edenlerin telefon numaralarından alan ve konum bilgisi belirleme sürecinde görev gereklerine uygun davrandıkları, bu süreçte ihmali davranış sergileyerek görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerine dair haklarında kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermişti.

İtiraz kanun yoluna başvurulması üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 6. Ceza Dairesi de 18 Ekim 2016’da bu itirazı reddetmişti.

Adalet Bakanlığı ise bu karara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunmuştu.

Talep üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın eksik araştırmayla verildiğine ve kaldırılmasına hükmetmişti.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olduğu dönemde hazırladığı iddianameyle 9 üst düzey kamu görevlisi hakkında dava açmıştı. Yargıtay 5. Ceza Dairesindeki dava, 24 Mayıs 2019’da başlamıştı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *