Aya-Sofia ve Fatih’in Nesli

Aya-Sofia ve Fatih’in Nesli

“Kim nasıl düşünür bilmem ama zannım odur ki Ayasofia, Her hal ve şartta, tıpkı Filistin ve Mescid-i Aksa meselesinde olduğu gibi kafaları karıştıran, stratejik öneme haiz Kabe’yi hedeften çıkartan, dikkatleri dağıtıp, Müslümanları Müslümanca düşünmekten, davranmaktan ve pozisyon almaktan alakoyan bir meseledir..”

Aya-Sofia ve Fatih’in Nesli

Hüseyin Alan

Aya-Sofia/tanrısal bilgi ve temsili kurumu;
Türkiye’de yeniden ibadete açıldı.

Açılış kararı, 550 yıl önce fethedilmiş İstanbulu her yıl yeniden ‘fetheden’ nesillerin kutlu zaferine dönüştü bi anda..

Ortodoks Bizans Hıristiyan devletinin Katolik Hıristiyan Roma kilisesine karşı M530’larda inşa ettiği görkemli mabet, Roma imparatorluğunun ikiye parçalanmasında Doğunun bir hükümranlık sembolüydü de.

Mabet, ilkin kilise, Sultan Fatih’in İstanbulu fethiyle vakfedilmiş camii, Cumhuriyet sonrası müze ve ibadethane olmuştu..

Ayasofia; geçen yüzyılda Osmanlı hanedanlığı, ülkesi ve millet sistemi taraftarlarıyla (üç tarz-ı siyasetin İslamcıları)

Cumhuriyet devleti, ülkesi ve ulus toplum taraftarları (üç tarz-ı siyasetin Batıcıları) arasında süregelen ideolojik bir çatışmanın en büyük sembolü olageldi.

Başka bir deyişle yeni kurulan cumhuriyette iktidar ve devlet sistemi içinde yer alanlarla dışlananlar arasında süren ‘savaşta’ önemli bir ‘cephe’ vazifesi gördü..

Ayasofia; müze olmaktan çıkartılıp yeniden ibadethaneye çevrilince Osmanlıcılığı İslamcılık, hanedanlığı hilafet sananlarla,

Batı cephesinde bir gedik açıp düşmana karşı mevzii bir zafer kazanan ülkücü milliyetçilerin,

Egemenlik ve bağımsızlık hakkını kullandıkları coşkulu bir fethe dönüştü..

Galip tarafın coşkusunu anlamak ne kadar doğalsa, konjonktürel bağlam ve politik taktik olarak bu işe açıktan tepki veremeyen ‘mağlubu malum’ tarafın suskunluğunu anlamak da o kadar doğaldır..

İşin, İslami bakımdan değerlendirilmesi için ne denebilir?

Kur’an, içinde Allah’ın adının yüceltildiği, kendisi için ibadet edilen tüm mescidlerin mukaddesliğini meşrulaştırdı; dokunulmaz kıldı. Temizlik bakım gibi işleri Müslümanlara vazife yaptı.

Hz. Muhammed, fethettiği hiçbir ilde, kentte, devlette kitabi dinlere dayalı hiç bir mabede dokunmadı; onların vazifelilerini korudu, statüsü ve işleyişine destek oldu.

Raşit Halifelerimiz Hz. Muhammed’in yaptığını tekrarladı..

Tarih, sultan halifelik dönemlerinde Müslüman orduların fethettikleri ülkelerdeki kimi kiliseleri (Havralar dahil) yıktığını, kimilerini camiye çevirdiğini, kimilerini koruduğunu yazdı ama

Manastırlara ve mescidlere dokunmadığını hatta cemaatine özgürlük ve destek verdiklerini de yazdı.

Büyüklü küçüklü Kiliseler ve Havralar kentlerde olduğu için Fatih komutan veya sultan, fethin ve hükümranlığın sembolü olarak değişik uygulamalar yaptılar..

Ayasofia; Türkiye’de Müslümanların hedefe koyacağı, stratejilerinde öne çıkartacağı bir mesele midir?

Kim nasıl düşünür bilmem ama zannım odur ki Ayasofia,

Her hal ve şartta, tıpkı Filistin ve Mescid-i Aksa meselesinde olduğu gibi kafaları karıştıran, stratejik öneme haiz Kabe’yi hedeften çıkartan, dikkatleri dağıtıp,

Müslümanları Müslümanca düşünmekten, davranmaktan ve pozisyon almaktan alakoyan bir meseledir..

Ayasofia, müze olsa n’olur, ibadethane olsa n’olur? Stratejik olarak neyi değiştirir?

Sultan halifelik dönemlerinde hükümranlığa ve yeryüzü ‘tanrılığına’ işaret eden görkemli camilere bir yenisi eklense n’olur; eklenmese n’olur?

Allah’ın isminin ila edilmediği sosyal bir düzen ve hayatta, devlet sisteminde yer almak yahut dışlanmak meselesini mesele edinerek strateji kuran İslamcılık,

Osmanlıyı da ölçüp biçecek sahici referanstan koptuğunun farkında olmadan, Osmanlı’yı İslam, İslam’ı Osmanlı sandığı için;

Fatih nesli olmayı Hz. İbrahim’in nesli olmaya tercih edebilecektir!..

Bu vesileyle ilginç bir paradoksa işaret edelim:

Bu ülkede Emevi saltanatını, onların siyasi muhaliflerine karşı takındığı tutumunu, temsil ettikleri Bizans usulü görkemli saray ve mabetlerini ve yaşantılarını ‘Emevi dini’ diye olumsuzlayarak tekrarlayıp duranları,

Allah kendi sözleriyle imtihan etti..

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

1 Comment

  • Adem balkaya
    26 Temmuz 2020, 15:59

    Sizin gibi kelamcilar İslam’ın muslumanlarin ayağına bağ olunur

    REPLY