‘Ezan, ümmeti Muhammed için bir şiar ve şuurdur’

‘Ezan, ümmeti Muhammed için bir şiar ve şuurdur’

İzmir’de yaşanan ezan skandalının ardından ezanın mahiyeti ve etkileri konusunda Yaşar Değirmenci bir yazı kaleme aldı.

Yeni Akit‘teki köşesinde, “Ezan skandalı ve düşündürdükleri…” başlıklı yazısında Yaşar Değirmenci, ezanın sadece bir namaz çağrısı olmadığını, başka özellikleri ile de ümmetin şiarı ve şuuru olduğunu vurguladı.

Mehmed Akif’in dizelerine de yer veren Değirmenci yazısında şu değerlendirmede bulundu:

İzmir’in çeşitli bölgelerindeki bazı camilerin hoparlörlerinden kimliği belirsiz kişilerce İtalyan partizan marşı olarak bilinen ‘Çav Bella’ çalındı. CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir ise minare korsanlığını müzik coşkusuyla kutladı ve dört cami minaresinden “Çav Bella”nın şarkısının dinletilmesinin görüntülerini paylaştı. Bunu yapanların İzmir’lilik veya İnsanlıkla bir alakası var mı? Semalarda yükselen ezan sesi, bunları neden rahatsız ediyor? Ezan ile bazı hususları siz değerli okuyucularıma hatırlatmak istiyorum.

Ezan okundukça bir ülkenin semalarında nakşoldukça Müslüman yüreklere, korkuya ve kaygıya yer olamayacaktır. Mesele, bin yıldır milletimizin dünyaya yaydığı, cihana hâkim kıldığı İslam dini ile Müslüman Türk’ün mukaddes değerlerine saldırmanın ciddi bedelleri vardır. İt ürür kervan yürür.

İslâm tarihinde ezan asli fonksiyonu olan namaz vaktinin geldiğini duyurmanın ötesinde birçok fonksiyona sahip olmuştur. Fetih ve zaferlerin müjdesi, bütün İslâm dünyasında yüksek bir yerde ezan okunarak verilmiştir. Bu uygulama, Mekke’nin fethi ile başlamış, Osmanlılarda devam etmiştir. İslâm kültür ve medeniyet tarihinde ezan okumak, terbiye ve eğitim metodu olarak kullanılmıştır. Yeni doğan çocuğun sağ kulağına hafif sesle okunan ezan, sol kulağına da kamet okumak güzel bir âdet olarak yerleşmiştir. Böyle yapmakla çocuklarına, Allah’ın varlığı ve birliğini, Hz. Muhammed’in Peygamberliğini, namazı ve İslâm’ın vazgeçilmez asli prensiplerini telkin etmiş olurlar. 

Ezanda üç unsur bulunmaktadır. Birincisi, İslâm’ın giriş kapısı olan kelime-i şahadetlerdeki hakikatleri ilan ederek herkesi bilgilendirmektedir. İkincisi,imandan sonra en önemli vazife olan amele ve ibadete davet etmektedir. Üçüncüsü, canlı bir tebliğci, ruhları ürperten lahuti bir davetçi ve nurani bir sanat ziyafetidir. 

Her inanç biçiminde olduğu gibi İslâmiyet’in ve inananlarının da kendilerine mahsus işaretleri ve sembolleri vardır. Ezan da İslâm’ın korunmasını gerekli kıldığı ve kendisini diğer dinlerden ayıran hususlar, işaretler ve semboller manasına gelir. Yüce Allah, bu hususun korunmasının imanın icaplarından olduğunu beyan eder. 

Her Müslüman ordu bir yeri fethettiğinde, o beldenin İslâm hâkimiyetinde olduğu, küfrün ve zulmün hâkimiyetinden kurtulduğu anlamına gelmek üzere ilk yapılan işlerden birisi, ezan okumak olmuştur. Fetih ve zaferler, ‘nurdan bir ses bayrağı’ gibi dalgalanması ve ufukta ezanın yankılanmasıyla tamamlanmış oluyordu. Ezanın sözleri ve dili; bir coğrafyadan diğerine ya da bir toplumdan ötekine farklılık göstermez. Ezanın dili evrenseldir. Hangi millet ve ırktan olursa olsun, hangi coğrafyada ve ülkeden olursa olsun, ezanı duyan her Müslüman, duyduğu an onu anlar ve mesajını alır. 

Ezanın dikkat çekici bir başka yönü; diğer dinlerin çağrılarından ayıran vasıf, insan sesiyle yapılıyor olmasıdır. Ezanın her şeyinde insan vardır. Bu vasfı ezanı, canlı ve dinamik bir tebliğci haline getirir. Bu tebliğ edici özelliği, onun insana hitap edici boyutu ve dâvetkâr hissiyatı, gönülleri feth eder. (Tabii gönülleri kararmış/karartılmış, kalpleri mühürlü, gözleri ve kulakları perdeli olanları değil.)

Müslümanlığı seçen insanların büyük bölümünün ezandan etkilenmesi dikkat çekicidir. Mühtedilere sorulunca hemen hepsinin bir ezandan etkilenme hikâyeleri vardır.

Mukaddes çağrının (Ezanın) okunduğu anda, duyulduğu alandaki şeytanları uzaklaştıran manevi bir etki yaptığını Peygamberimiz haber veriyor. Bu şekilde âdeta manevi çevre temizliği yapılmış olan bir ortamda dinlenen ezanın mesajı kalplere işliyor. Bu ilahi nefes; onu işiten yürekte, fıtrattan gelen kıvılcımı parlatan bir etki oluşturuyor. Anlayarak duyarak dinleyene ezan; bir özgürlük bildirisidir. Esaretten kurtuluş müjdesini vererek kurtuluş yolunu gösteren hem iç hem dış özgürlüğün sesidir ezan. Yalnız Allah’a kul ol ki, ruhunu harabeye çeviren dünyanın süfli arzularının bağları çözülsün, esaret zincirin kırılsın. Ezan sesini duyduğunda; şefkat, rahmet, merhamet iklimine koş artık.

Sonuç olarak bütün bu özellikleriyle ezan; din, tarih, ahlak ve imandır. Ümmeti Muhammed için bir şiar ve şuurdur. Ortak bir dildir. Bir kimlik bilincidir. Bir davettir. Yolunu yitirenlere ezan; huzura, şuura kurtuluş feneridir. Ve nurlu umuttur ezan, vakti gözetenlere yahut sabahı bekleyenlere…

Bu ezanlar -ki şehâdetleri dînin temeli-

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli… 

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *