Eflatun Saygılı: İslam’ı anlamak isteyen Asr-ı Saadet’i öğrenmeli

Eflatun Saygılı: İslam’ı anlamak isteyen Asr-ı Saadet’i öğrenmeli

Asr-ı Saadet ile ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan Araştırmacı-Yazar Eflatun Saygılı, Yeni Asır’a yaptığı açıklamada İslam’ı tam anlamıyla doğru bir şekilde yaşamak isteyen her Müslümanın bu dönemi çok iyi analiz edip öğrenmesi gerektiğini söyledi.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) “İnsanların en hayırlıları benim asrımda yaşayanlardır” mealindeki hadîs-i şerifinden ilham alınarak kullanılan asr-ı saâdet tabiri, insanlık için hidayet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in nâzil olduğu, bütün insanlığa rahmet ve örnek olarak gönderilen Hz. Peygamber’in yaşadığı, ashabını terbiye edip yetiştirdiği, İslamiyet’in tebliğ edildiği ve tam anlamıyla uygulandığı zaman dilimini ifade ediyor.

Asr-ı Saadet ile ilgili yaptığı araştırmalarla tanınan Araştırmacı-Yazar Eflatun Saygılı, Yeni Asır’a yaptığı açıklamada İslam’ı tam anlamıyla doğru bir şekilde yaşamak isteyen her Müslümanın bu dönemi çok iyi analiz edip öğrenmesi gerektiğini söyledi. Saygılı, “Asrı saadeti tanımayan bir insanın sadece Kur’an meailini bilmesi İslam’ı tam anlamıyla bildiği anlamına gelemez. Kur’an bu işin teorisi iken asrı saadet pratiğidir. Bunlar birbirinin tamamlayıcı unsurudur” diye konuştu.

23 yıllık kutsal mücadele

Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke’de tebliğ görevine başladığı 610 yılından itibaren 13 yıl, daha sonra ise ashabıyla birlikte hicret ettiği Medine’de de 10 yıl olmak üzere toplam 23 yıl boyunca tek gayesinin Allah’ın emir ve yasaklarını insanlığa tebliğ etmek olduğunu söyleyen Araştırmacı Yazar Eflatun Saygılı, “Peygamberimiz, yaşantısı boyunca müşriklere, Allah’ın bir olduğunu O’ndan başka ilah olmadığını ve kendisinin de Allah’ın kulu ve resulü olduğunu söyledi. İnsanlara yasa koyma hakkının Allah’a ait olduğunu ve yine iyi ile kötünün, doğru ile yanlışın tanımını ancak ve ancak Allah’ın yapacağını anlattı. Yüce Allah, Kur’an’da, bunun özünü verirken, elçisiyle de bunu bize insan ilişkileriyle öğretti. Buna göre bu evreni en doğru kaynaktan öğrenmemizi istedi. Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar gelen bütün peygamberler, tek din olan İslam çatısı altında insanlığa bunu anlatmaya çalıştı. Maalesef insanlar kendi menfaatlerine göre güçleri oranında kendi arzu ettikleri şekilde yorumlayıp bulundukları otorite ile dini uyumlu hale getirmek istediler” dedi.

İnsanı putlaştırdılar

Arap sosyolojisi üzerine de uzun yıllar araştırmalar yapan Eflatun Saygılı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde müşriklerin taptıkları putlardan en büyükleri olan Lat, Menat, Hubel ve Uzza’nın aslında daha önceden kabile lideri olarak yaşamış olan insanlar olduklarını ve bu kişilerin kahramanlıklarından dolayı putlaştırıldığını anlattı. Bunlar kavimlerin askeri ve siyasi lideriydiler. Topluma yararları dokunmuş insanlardı. Müşrikler, kendi kavimlerini düşmandan korumak için bu liderlerin olağanüstü kahramanlıklar gösterdiklerine inanmışlar ve kahramanlıkları abartılarak efsane haline getirilmiş diğer kavimler karşısında kendi liderlerini övmeye başlamışlardı.
Böylece her kavim kendi liderinin heykelini yaparak Kabe’ye yerleştirip tapınmaya başladı. İnsanları putlaştı-rarak peygamberimize inanmayanlara bu davranışları yüzünden müşrik denildi. Putlara tapanlar aslında Allah’a ina-nıyordu. Ama kendi elleriyle yaptıkları putları Allah’a ortak koşarak şirk bata-ğına düşmüşlerdi” dedi.

Şirk koşmaya girer

Saygılı sözlerini şöyle sürdürdü: Günümüzde de insanları putlaştırmak aynı şekilde şirktir. Bir insan 5 vakit namaz kılsa da eğer bir kişiyi Allah’a ortak koşuyorsa şirke girmiştir. Müs-lüman bu konuda ölçüyü kaçırırsa müşrik olur. Namaz kılan müşrikler vardır. Allah’tan başta ilah otorite say-mak şirktir. İlah kanun koyan koyduğu kanuna itaat edilen öyle bir güçtür. Yegane ilah ise sadece Allah’tır” dedi.

Bilal Saygılı camii

Hayırsever kişiliğiyle tanınan işadamı Bilal Saygılı tarafından Ege Üniversitesi Kampüsü’ne yapılan cami ve külliye, İzmir’de Mimar Sinan tarzındaki ilk eser olarak dikkat çekiyor.
Yurt içi ve yurt dışında birçok önemli esere imza atan mimar Necip Dinç tarafından projelendirilen caminin inşaatında, Horasan harcı kullanılırken kalem işi Afyon’dan getirilen özel kök boyalarla yapıldı.
Klasik Osmanlı mimarisi ile bugünün teknolojisi birleştirilerek inşa edilen cami geçen yıl ibadete açıldı. Toplam 3 bin 650 metrekare kapalı alana sahip caminin, kubbe yüksekliği 28, minaresi ise 50 metredir.
Caminin aşevinde 200 öğrenciye her gün iki öğün yemek veriliyor. Eserin kapasitesi açık mekanlarla birlikte 7 bin kişiye kadar çıkıyor. Ayrıca, 400 kişilik konferans salonu, mini sinema salonu ve modern bir ses sistemi bulunuyor.

(Yeni Asır)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *