Yorum: Amerika neden DSÖ’yü hedef alıyor?

Yorum: Amerika neden DSÖ’yü hedef alıyor?

Son zamanlarda, Amerikan hükümetinin üst düzey yetkilileri Dünya Sağlık Örgütünü (DSÖ) sürekli hedef tahtasına koyuyor.

Amerika liderleri, Covid-19 salgınını önlemeyle ilgili yanlış önerilerde bulunduğu gerekçesiyle DSÖ’ye çeşitli vesilelerle saldırdı ve DSÖ’ye yönelik mali desteği askıya alma tehdidinde bulundu.

Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo dün yaptığı açıklamada, DSÖ’nün gerekli başarılar elde ettiğini görmedikçe Amerika’nın DSÖ’ye ödediği aidatı gözden geçireceğini söyledi.

İngiliz Guardian’ın dünkü haberine göre, salgının etkisi karşısında Amerikan hükümeti defalarca sorumlu olduğunu reddetti ve şimdi DSÖ’yü “günah keçisi” olarak görüyor.

Dünyada tespit edilen vaka sayısı artmaya devam ettikçe, Amerika’nın sorumluluklarını başkalarına yüklemesi sadece ülkesindeki salgın önleme baskısının hafifletilmesine zarar vermekle kalmayıp, aynı zamanda küresel salgınla mücadele işbirliğine ciddi engel getirecektir.

Aslında, zaman çizelgesine baktığınızda, Amerika’nın suçlamalarının ne kadar güçsüz olduğunu görüyorsunuz.

Küresel kamu sağlığı alanındaki en önemli çok taraflı kurum olan DSÖ, Covid-19 salgınının patlak vermesinden sonra Çin tarafıyla yakın iletişimi ve iş birliğini sürdürdü, viral gen dizilerini zamanında paylaştı ve saha ziyaretleri için Wuhan’a personel gönderdi. Salgının yayılma riskini tam olarak değerlendiren DSÖ, 30 Ocak’ta salgını uluslararası kamu sağlığı acil durumu olarak ilan ederek uluslararası topluma salgın önleme uyarısı yaptı.

Ancak, bu bilimsel ve ileriye dönük ön uyarı Amerika ve diğer Batılı ülkeler tarafından ciddiye alınmamıştır. Dünya kamuoyu, 13 Mart’a kadar ülkede tespit edilen vaka sayısının sürekli artması nedeniyle, Beyaz Saray’ın, DSÖ’nün küresel bir uyarı yayınlamasından 43 gün sonra “ulusal acil durum” ilan etmek zorunda kaldığını gördü.

Amerika’nın asılsız eleştirileriyle ilgili olarak, DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, dün yaptığı konuşmada siyasi saldırıları gerçekleştirmek için salgının kullanılmasının kendini tecrit etmek gibi olduğunu söyledi. Tedros, “Daha fazla ceset torbası görmek istemiyorsanız, virüsü siyasetten uzak tutmalısınız.” dedi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres aynı gün dünya ülkelerini mevcut salgının yayılması durumunda DSÖ’nün çalışmalarını desteklemeye çağıran bir bildiri yayınladı. Bu, uluslararası toplumun Amerika’nın DSÖ’ye yönelik saldırısını eleştirdiğini ve reddettiğini açıkça gösterdi.

Bu yılın şubat ayında, Amerikan hükümeti Kongre’ye sunduğu 2021 mali yılı federal bütçe raporunda DSÖ’ye sağlanan fonun bir önceki mali yıldaki 123 milyon Amerikan dolarından 58 milyon Amerikan dolarına indirilmesi gerektiğini önerdi. O sırada Amerika’nın, dünya bir salgın riskiyle karşı karşıya kaldığında böylece davranmasının uygun olmadığı itirazları çıkmıştı.

Her ne kadar Amerika, DSÖ’nün en büyük yatırımcısı olduğunu iddia etse de, DSÖ tarafından açıklanan verilere göre, bu yıl 29 Şubat itibariyle, Amerika’nın 2019 için aidat borcu var, borç oranı yüzde 70’i aşıyor. Amerika’nın bu yıl 1 Ocak’a kadar üyelik aidatlarında toplam 120 milyon Amerikan doları ödemesi gerekiyordu. Bu kez, bazı Amerikalı politikacılar DSÖ’yü hedef alıyorlar, bunu borçlarını ödemek için bir bahane olarak mı kullanmak istiyorlar?

Amerika’nın DSÖ’ye yaptığı mali yardımın hiçbir şekilde yardım ve iyilik olmadığı vurgulanmalıdır, ancak dünyanın en büyük gelişmiş ülkesinin yerine getirmesi gereken uluslararası bir yükümlülüktür. Amerika’nın DSÖ’ye siyasi baskı yapması, “önce Amerika”nın bir yansımasıdır.

Daha derin bir düzeyde, bu kez, Amerika’nın DSÖ üzerindeki baskıları, uluslararası alanda tek taraflılık girişiminin bir başka aşamasıdır.

Şu anda, salgının Asya, Afrika, Latin Amerika ve diğer bölgelerde yayılmasıyla birlikte, kısıtlı kamu sağlığı kaynaklarındaki çelişkiler gittikçe boy göstermeye başladı ve gelişmekte olan ülkelerin çok sayıda acil dış desteğe ihtiyacı var. Dünyanın tek süper gücü olan Amerika sadece diğer ülkelerin salgın önleme malzemelerine kabaca el koymakla kalmadı, aynı zamanda komşu ülkelere maske ihracatını da yasakladı, daha önce taahhüt edilen 100 milyon dolarlık dış yardımı da yerine getiremedi.

Tek taraflılığa dayanan Amerika’nın DSÖ’ye mali desteği durdurma tehdidinde bulunması şüphesiz ki uluslararası salgınla mücadele işbirliğine tehlikeli bir mesaj gönderecek ve Amerikan halkı dahil olmak üzere tüm ülkelerin halklarının çıkarlarına zarar verecek.

Amerika’nın 420 binden fazla vaka ile küresel salgının yeni merkezi haline geldiğine ve 14 binden fazla insanın hayatını kaybettiğine dikkat çekilmelidir.

Amerikan liderinin kendisinin de söylediği gibi, “Virüsler görünmez düşmanlardır.”, bu “zor bir savaş”tır. Bu savaşı kazanmak için kapıyı kapatmak ve tek başına kalmak başarısızlığa mahkum olacak. Amerikalı karar vericiler tarafından yapılan hatalar zaten kendi halklarına ağır bir bedel ödetti, hata yapmaya devam edebilirler mi?

(CRITURK)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *