Suudi Arabistan’da ‘nikah özgürlüğü’ talebi

Suudi Arabistan’da ‘nikah özgürlüğü’ talebi

Suudi Arabistan parlamentosu Şura Meclisi’nin bir kadın üyesi, ülkede, yetişkin kadınların, velilerinin onayına gerek olmadan kendi başına evlenmelerine izin veren bir yasa çıkartılması çağrısında bulundu.

İnsan Hakları Komisyonu ve Meclisteki Denetim Kurumları Üyesi Dr. İkbal Deranderi, kadının 24 yaşından sonra velisinin nikâh onayına gerek olmaksızın evlenmesine izin verilmesini talep etti.

Deranderi, ilgili kurumları veli onayı şartının gözden geçirmeye ve kadının, veli izni olmadan nikâh akdini tamamlayabileceği yaşı belirlemeye çağırarak, “Çünkü yaşı kaç olursa olsun kadının nikâhlanması için veli onayını şart koşmak, haksız yere kadının evlenmesine mâni olunmasını ve temel haklarının gasp edilmesini kolay hale getiriyor. Güncel bilimsel araştırmalara göre 25 yaş, kişinin tam anlamıyla olgunlaştığı yaştır. Kişi bu yaşta temel ve üniversite eğitimini tamamlamış olarak çalışma hayatına başlar” şeklinde konuştu.

Mezhepler arası farklılıklar

Independent Arabia’dan Suad el-Ya’la’ya açıklama yapan Deranderi, yetişkin kadının kendi başına evlenmesine izin veren Müslüman ülkelerin bulunduğunu, buradaki meselenin mezhepler arasındaki farklılıklar olduğunu söylüyor ve neden en katısının dikkate alındığını sorguluyor. Nitekim İmam Ebu Hanife’nin mezhebine göre nikâh akdi, yalnızca kadının onayını gerektirir. Yani ister dul ister bekar olsun, yetişkin kadının kendi başına nikâhlanması caizdir. Veli ile istişare etmek ise, nikâh akdinin sıhhati için şart değil, ‘müstehab’ yani güzel bulunan, övülen bir davranıştır.

Konuya ilişkin açıklamasında Deranderi, “İslam hukukunda asıl olan aklı başında olan her yetişkinin, tüm eylemlerinde bağımsız hareket edebilmesidir. Şeriata göre kadın, tam ehliyet (yeterlilik) sahibidir ve tüm işlerinde tasarruf yetkisi vardır. Mali sözleşmeler gibi önemli akitlere (sözleşmelere) imza atmak bunlardan biridir. Nikâh da bir sözleşmedir ve doğrusu, kadının bu akdi kendi başına imzalamasıdır. Buna göre evlilikte velayet (başkasını bağlayıcı karar alma yetkisi), fıkhın temel ilkelerine aykırıdır. Yetişkin olmayan veya olgunluk (rüşd) çağına gelmemiş kişinin nikâhı için veli onayının şart koşulması ise ehliyet ve olgunluk şartının tamam olmamasından ötürü haklı kılınmıştır ve kıza, sağlıklı bir seçim konusunda yardımcı olur. Bu onu korumak adınadır. Ancak bu şartın yetişkinlik ve olgunluk yaşını aştıktan sonra da sürdürülmesi ve ayrım yapmaksızın, boşanmış veya menfaatini tayin edip kendisi için en iyisini seçebilecek tecrübeye sahip yaşlı kadınlar da dahil olmak üzere tüm kadınlara uygulanması, velayeti, kadın üzerinde vesayete (egemenliğe) dönüştürüyor ve kadını, toplumun gözünde aklı yitmiş veya bir çocuk derekesine indiriyor” ifadelerini kullandı.

Fıkhî görüşler

Suudi fıkıh gelenekleri, kadına, nikâh akdine babası, oğlu veya kardeşi gibi birinci derece yakınını getirmesini şart koşuyor. Bu yakınlardan birinin bulunmaması veya kadının evlenmesine itiraz etmeleri halinde ise yargıya başvuruluyor. Bu, (başlıca dört Sünni mezhebinden biri) Hanbeli fıkhını benimseyen ülkelerde yürürlükte olması gereken bir yasa haline geldi. Hanbeli mezhebine göre ‘veli’, ‘icap-kabul ve mehir’in ardından nikâhın sıhhati için üçüncü bir şart olarak kabul ediliyor.

Suudi Arabistan Şura Üyesine göre, “yaşı 40 veya 50 olsa da kadının nikâhlanma hakkını veliye vermek ki bu veli tek yeterliliği erkek olmak olan ve henüz olgunlaşmamış bir ergen oğul bile olabilir ve bu vesayetin babadan dedeye, oğula, erkek kardeşlere aktarılması, kadını bir ticari mal haline getirir. Kadın, bilimsel ve mesleki alanda en üst derecelere ulaşmış ve en üst makamlara oturmuş olsa da durum fark etmez.”

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre Deranderi, ‘bu şarttan doğan zararın ortadan kaldırılması gerektiğinin, zira kadının işlerine karışılmasını, hayatına dair asli işlerini yürütme hakkından men edilmesini ve evlenip çocuk sahibi olmaktan mahrum bırakılmasını kolaylaştırdığını’ vurguluyor. Ona göre evlenmede taassup gösterildiğinde iş, daha önce başından evlilik geçmiş (boşanmış ya da dul) veya geçmemiş olsun, yaşı ilerlemiş kadın için daha da zorlaşıyor. Bununla birlikte “bazı veliler, kadının üzerindeki vesayetini kullanarak onu haksız yere evlenmekten men ediyor. Bu ise evde kalma oranının yükselmesine ve çok sayıda genç kızın evden kaçmasına yol açıyor”.

Haksız yere kadınların evlenmelerine engel olma davaları, insan ticareti suçları kapsamında değerlendiriliyor. Nitekim Suudi uzmana göre kadın, “ya zulme katlanmak ya da kendisini hâkimin evlendirmesi için mahkemeye başvurmak arasında seçim yapmaya zorlanıyor. Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı rakamlar, son zamanlarda Krallığın farklı bölgelerinde haksız yere kadının evlenmesine engel olunmasına ilişkin davaların arttığına işaret ediyor.”

Kişisel çıkarlar karşılığında onay

Suudi Arabistan Şura Meclisi’nin İnsan Hakları Komisyonu Üyesi, “haksız yere evlenmesine engel olunan birçok kadının, ailesinin öfkesi ve ambargosundan çekindiği, ‘aileyi rezil etmekle’ suçlanmaktan korktuğu ve velinin kendisine yönelik saldırısını ve şiddetini artırmasından korunmak istediği için susmayı ve olayı mahkemeye taşımamayı tercih ettiğine, bazılarının da ailenin yanından kaçarak genç kızları koruma derneklerine sığınmayı seçtiğine” dikkati çekiyor. Deranderi’ye göre bazı veliler, nikâh akdine onay şartını, malî, kişisel ve toplumsal çıkarlarını gerçekleştirmek ya da kadın için bir haksızlık olsa da toplumsal adetlere ayak uydurmak için kullanıyor. Sırf kişisel arzuları doğrultusunda babasının, abisinin veya oğlunun evlenmesine izin vermemesinden şikâyet eden kadınlar artış gösterdi. Üstelik engel olan bu kimseler, bakım ve nafaka konusunda da yetersizler ve kadının ihtiyaçlarını, örtünme isteğini ve kendi parasını kazanma arzusunu önemsemiyorlar.

(Şarku’l Avsat)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *