Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı, “Ben Türkiye Cumhuriyet Devletinden asla vazgeçmem ve de taviz vermem” dedi, Abdülhamit’in ve Atatürk’ün bazı icraatlarından söz etti.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, memleketi Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bayramlaşma programında vatandaşlarla buluştu.
Yeni Mesaj gazetesinden Orhan Dede’nin aktardığına göre, konuşmasına “Bayramın rahmeti, bereketi ve güzelliği üzerinize olsun. Bayramınız mübarek olsun” sözleriyle başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, yıllardır milletin belini büken sorunların çözüme kavuşmaması için bir takım odaklar tarafından sürekli önlerine engeller çıkarıldığını söyledi.
Haydar Baş şöyle konuştu:
“Bizden dediğiniz insanlar, bizim önümüze engel çıktı. Yani sizin karnınız doymasın, sırtınız giyinmesin ve de cebinize para konulmasına engel olmak için, bizden kabul ettikleriniz önüme çıktı. 24 saatte sorunları çözeceğimizi çokları bilmesine rağmen milletin önüne engel koydular. Yeminle konuşuyorum, ben bu işi 24 saatte hallederim. Ben soruyorum size; siz Türkiye’yi idare eden insanlar olsanız, böyle konuşan bir vatandaşınızı görseniz, ya ona bir adamınızı gönderir veya onun ayağına gider, ‘gerçekten doğru mu söylüyorsun, hemen gel bakayım ben seni değerlendireceğim’ demez misiniz? Ama bugüne kadar bunu demedikleri gibi Susurluk’ta uzun namlulu tüfeklerle yolumu kestiler. Ama bütün bu hallerde siz bana sahip çıktınız, hepinize teşekkür ediyorum.”
Bugüne kadar Bağımsız Türkiye Partisi’ne bir muhtarlık dahi verilmediğini ifade eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, “Bugüne kadar sadece Bursa’nın Ovaakça Belediyesini aldık. Orası çamur deryası idi, biz cennete çevirdik. Sonunda o belediyeyi mahalleye çevirip, elimizden aldılar. Şimdi her tarafını mezbeleliğe çevirdiler. Bir muhtarlık dahi vermediler bize. Ben olayı hep biliyorum. Ama bildiğim halde ısrar ediyorum. Neden? Çünkü onların elinden söke söke bunu alacağız” şeklinde konuştu.
Ekonomi çok vahim durumda
Türkiye’nin yaşadığı sorunları mevcut anlayışlar tarafından çözülemediğinin ortada olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Birileri kendilerini kurtarıcı gibi lanse etti. Bana ne düşündüğümü sorduklarında, ‘sonunda görürsünüz’ dedim. Şimdi milletimiz ekmeğe, suya muhtaç oldu. Dediklerini yerine getirmediler. Yapmaları da mümkün değil. Ben onları 1977’den bu tarafa çok iyi tanırım. Önce ilk oyunu bana yaptılar. Sonra anladım ki bunların amacı Ehl-i Beyt’e düşmanlık yapmakmış. Çünkü benim dayandığım manevi yol, Ehl-i Beyt’tir. Şimdi gelinen noktada Türkiye ekonomisi çökmüş durumda. Ayağa kaldırmaları da hiç mümkün değil.”
“Türkiye Cumhuriyeti Devletinden asla vazgeçmem ve de taviz vermem”
Yaşamının hiçbir döneminde devlet fikrinden taviz vermediğine vurgu yapan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Bundan sonraki dönem yepyeni bir dönemdir. Beni gençlik yıllarımdan beri tanıyan yaşlı ağabeylerimiz var. Ben hiçbir zaman devlet fikrinden taviz vermedim. Asker, ordu ve millet fikrinden taviz vermedim. Vatan fikrinden ve bağımsızlık fikrinden asla taviz vermedim. Buna bir de ekonomiyi ilave ettik ki, dört dörtlük dünya oldu. Şimdi dünya Haydar Hocanızla birlikte yürüyor. Bakın beni BRICS ülkelerine (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) davet ettiler. ‘Ben Türkiye’de bir yere gelmeden hiçbir yere gidemem’ dedim. Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinden asla vazgeçmem ve de taviz vermem.”
Abdülhamid ve Atatürk
Devlet ve askere sahip çıkılmasının millet olarak ayakta kalınabilmesi için olmazsa olmaz olduğuna dikkatleri çeken BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, “Arkadaşlar, devlet olmazsa ve askeriniz olmazsa bu millet ayakta duramaz. Dimdik ayakta duran bir millet olmak istiyorsak bu değerlerimize sahip çıkmalıyız. Bu devlet bizimdir. Bu devleti kuran Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk olmasaydı, devletimiz, vatanımız ve de milletimiz olmayacaktı. En kıymetlisi namusumuz olmayacaktı. Atatürk’e evvela dinsiz diyen kim biliyor musunuz? Saltanat hükümeti, sultanlar… Yani öyle İslamcı dediklerimiz. Şimdi filmleri oynatılan Abdülhamid’in yaptığı iki icraattan bahsedeceğim. Bu memlekette zinayı serbest yaptı, kerhaneyi açan odur. Şarabı da serbest bırakan odur. Bunu yapan Abdülhamid ‘cennet mekân’, Atatürk ise ‘dinsiz’ öyle mi? Bunu kabul ediyor musunuz?”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *