Hangi suçu işlemiş olursan ol, zenginsen masumsun, fakirsen suçlu. ABD’nin dünyaya nizamat verirken dağıttığı adalet budur. Din-iman para olunca böyle oluyor demek ki!
Milliyet yazarlarından Fuat Bol, “ABD’nin dini imanı para!” başlığını taşıyan yazısında Amerika’nın dağıttığı adaleti anlatırken her ülkede aslında aynı oyunun değişik versiyonlarının oynandığını vurguladı. Bol, yazısına, “Eski kavimleri toplumlarındaki suç ve ceza algısı helak etmiştir.” cümlesi ile başlıyor ve şöyle devam ediyor:
Dünyanın jandarmalığını yapan ABD, elinde tuttuğu adalet terazisiyle işte böyle tartıyor: Hangi suçu işlemiş olursan ol, zenginsen masumsun, fakirsen suçlu. ABD’nin dünyaya nizamat verirken dağıttığı adalet budur.
ABD’ye göre, devlet terörü işleyen ve plajdaki çocuklara değin masum insanları hunharca katleden İsrail masumdur ve işgal ettiği Golan Tepeleri’ni ilhak etmesi hakkıdır.
ABD’ye göre, Venezuela’nın seçimle iş başına gelmiş devlet başkanı diktatördür. Bu diktatör (!), koltuğunu ABD’nin tayin ettiği muhalif bir lidere terk etmelidir. Aksi halde, Venezuela halkı açlığa ve karanlığa mahkûm edilir. Bitmedi, daha sonra, aynı ülke ABD tarafından işgal edilmekle tehdit edilir.
ABD’ye göre, Mısır’daki, İsrail yanlısı darbeci General Sisi demokrat, seçimle iş başına gelen ve zorla makamından uzaklaştırılan Mursi teröristtir.
ABD’ye göre, müttefiki Türkiye ile savaş halinde olan YPG-PYD ve PKK birer terör örgütü değil, direnişçi yani, ülkelerinin (!) bağımsızlığı için savaşan direnişçi-gerilladır ve bu yüzden her türlü silah ve mühimmat yardımını hak etmektedirler.
ABD’ye göre, FETÖ bir terör örgütü değil, bir dini cemaat ve üyeleri de masum birer müritten ibaret. Dolayısıyla, Türkiye’deki darbe girişimlerinden ve özellikle 15 Temmuz’daki hain girişimden bu cemaatin yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur.
Yani bütün bunları cinler yaptı; Türkiye’deki savcılar ve hâkimler bu masum cemaat üyelerine iftira atıyor ve onları haksız yere cezalandırıyor.
ABD’ye göre, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın konsolosluk binasında Suudi Prens M. Bin Salman tarafından parçalattırılıp yok edilmesi, sıradan bir polis-adliye vakası. Bu yüzden, “Bir gazeteci için milyarlarca dolarlık ticaret tehlikeye atılamazdı” ve atılmadı.
ABD, dünyayı köpeksiz köy gördüğünden değneksiz dolaşıyor ve tabir caizse çayın taşıyla çayın kuşunu vuruyor. Suudi Kralı’na resmen, “Biz olmasak, iki haftalık ömrün olur” diyerek milyarlarca dolarlık haracı resmen aparıyor.
Kral’ın, öncekiler böyle bir para istemiyorlardı sözüne karşı Trump “Onlar aptaldı!” diyecek kadar pişkin ve bir o kadar küstahça tavır sergiliyor.
ABD’ye göre, Türkiye, İran’la olan petrol ticaretini kesmeli ve bunun yerine, İsrail iş birlikçisi olan Suudilerle ve BAE ile ticaret yapmalı. Oysa ABD, bu ülkelerden aldığı haraçlarla terör örgütlerini destekliyor.
Terör destekçisi ülkelerle iş birliği yapmamızı isteyen ABD, gerçekte Türkiye’ye şu teklifte bulunuyor: Paranla kiralık katil tut ve kendini bunlara vurdur!
Niye gülüyorsunuz? FETÖ ile de aynı şeyi yapmadı mı?
Ya daha önceki darbeler? Hepsi aynı oyunun değişik versiyonları değil mi?
Din-iman para olunca böyle oluyor demek ki!
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *