Yıldırım: ‘Siyasete yeni bir rekabet ve açılım gelecek’

Yıldırım: ‘Siyasete yeni bir rekabet ve açılım gelecek’

En büyük 5 şehrin 4’ünü muhalefetin, birini iktidarın aldığını belirten Habertürk ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, “seçim sonrasında siyaset de, ekonomi de ve Türkiye de seçim öncesi ile aynı Türkiye olmayacak” dedi. 

Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, ekonominin normal büyüme temposuna dönmesi, enflasyon ve beraberinde faizlerin düşmesi için için siyasette, yargıda, eğitimde, bürokraside, kurumlarda ve şehirlerde normalleşmenin gerekli olduğunu belirtti.

Bugünkü yazısının bir bölümünde şu değerlendirmede bulundu Yıldırım:

Seçim sonuçlarına göre büyük şehirleri muhalefetin oluşturduğu ittifak kazandı. En büyük 5 şehrin 4’ünü muhalefet, birini iktidar aldı.

-Yine net bazda göç veren 10 büyük şehrin 7’sini muhalefet, 3’ünü iktidar partisi kazandı. Alınan göçten verilen göçün çıkarılmasıyla bulunan net göç 2018 yılında İstanbul için 210 bin, Ankara için 37 bin ve Adana için 19 bin oldu. En büyük göçü veren bu üç büyük ilin anakent belediyeleri iktidardan muhalefete geçmeye aday. Yazı yazılırken İstanbul’da CHP adayı öndeydi ama yarış henüz resmen sonuçlanmamıştı.

-Muhtemeldir ki, Ak Parti’nin gerginlik ve beka üzerinden kampanya yürütmesi de, ekonomik durumun yumuşak karnı olduğundan dolayıydı. Tartışmayı ve dikkatleri bu alanın üzerinden kaydıran bir stratejinin izlendiğini gözlemledik.

KENTLERDEKİ İŞSİZ GENÇLER

-AK Parti’nin kaybı büyük illerde. Büyük illerde gençlerin varlığı bir gerçek. Çalışmayan gençlerin ise ortalama aylık 450 lira ve altındaki aylık gelirle yaşamını sürdürdüğünü biliyoruz. Genç nüfustaki işsizliğin ise genel işsizliğin iki katı düzeyinde arttığını belirtelim. Son 5 yılda genel işsizlik 3.6 puan artarken genç nüfustaki işsizlik 7.8 arttı ve 2018 sonunda yüzde 24.5’e çıktı. Her dört gençten birinin işsiz olması büyük kentlerde sandığın sonucunu belirleyen etkenlerden biri.

-Genç veya orta yaşlıya iş yaratmanın yolu ise öncelikle ekonominin normal büyüme temposuna dönmesini gerektiriyor. Bunu için ortaya inandırıcı ve heyecan yaratıcı yeni bir hikaye konulmalı ki, girişimciler harekete geçsin, yerli ve yabancı yatırımcılar yatırım yapmaya başlasın. Ya da ülkeye finansal kaynak getirsinler.

-Borçlanmaların yeniden artması ve tüketimin hızlanması ise elbette enflasyon ve beraberinde faizlerin düşmesini gerekli kılar. Bunun için siyasette, yargıda, eğitimde, bürokraside, kurumlarda ve şehirlerde normalleşme de gerekli. Bütün bu normalleşmeler belli bir zamanı alabilir.

YENİ AÇILIM SİNYALİ

-Ancak bunun da ötesinde normalleşmeyi istiyor muyuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrasındaki yaklaşımlarından yeni bir açılım eğiliminin ilk işaretlerini aldık. Yeni bir açılım olmasına olacak da, bunun normalleşme yolunda mı yoksa daha farklı mı olacağını göreceğiz.

SÜREÇ DEĞİŞİM SÜRECİ

-Asıl değişmeye aday ise merkezi yönetimdir. Değişimi en fazla Erdoğan zorlayacak gibi görünüyor. Erdoğan gelecek 4.5 yılın seçimsiz bir dönem olacağına dikkat çekerken “Ekonomide daha dayanıklı mimariyi mutlaka inşa edeceğiz. Önümüzdeki süreç değişim süreci olacaktır” dedi. Balkon konuşmasına da yanına sadece Emine Erdoğan’ı alarak çıktı.

-Normalleşme yoluna girersek ne ala. Bunun pozitif etkilerini ekonomi ve finansal varlıklar üzerinde görürüz.

5  YILIN BİLANÇOSU

-Geçmiş 5 yıllık dönemde yaşanan normalin dışına sapmaların sonuçlarını finansal varlıkların değeri üzerinde de gördük.

-Ancak bu kaybın yaklaşık yarısı doların yükselmesinden veya bizim gibi ülke para birimlerinin değer kaybından kaynaklandı. Çünkü gelişen ülke paralarının aynı dönemdeki değer kaybı yüzde 29’u buldu.

-Belki bu dönemdeki en büyük şansızlıklardan biri dünyada faizlerin genel anlamda yükselmesiydi. Dolar Libor faizi 2.15 puan artışla yüzde 0.56’dan yüzde 2.71’e çıktı.

Türkiye’de faizler hem dışarısının, hem kurun hem de enflasyonun artmasıyla yükseldi.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *