Tayfun Atay’ın “Mavi Balina” yorumu

Tayfun Atay’ın “Mavi Balina” yorumu

Mavi Balina oyunu ile bağlantılı olarak Rusya başta olmak üzere dünyanın her yerinden sayısız “ergen-intiharı” haberleri gelirken, Türkiye’den de acı veren haberler gelmeye başladı. Tayfun Atay, konuyu derin bir şekilde T24 için değerlendirdi.

‘Mavi Balina’ nedir, ne değildir? başlığı ile T24 için kaleme aldığı yazısında, bize söylenenlerin ötesinde bazı gerçekler olduğuna değinen Atay, asıl sorunun çocuklarımızın 12-13 yaşlarında hangi “ölümcül” rahatsızlıklar içinde, “toplumsal” itkiyle çaresizce intiharın dibine vurdukları olduğunu yazdı.

Şöyle diyor Tayfun Atay:

“Mavi Balina” bugünün toplumsal bağlamında karşımıza çıkan ergen intiharlarında sebep değil sonuç

“Mavi Balina” ortalığı kasıp kavuruyor. Bir “cani” o ve Türkiye dâhil dünyanın dört bir yanından onunla bağlantılı cinayet haberleri çığ gibi!..
Bir dönem Londra sokaklarının kâbusu olmuş “Karındeşen Jack”ı (1880’lerin sonu) yankılıyor o… “Karındeşen”, endüstriyel bir dünyanın göbeğinde Londra sokaklarında fink atan bir ölüm makinesiydi. “Balina” ise post-endüstriyel dünyamızın “göbeği” denilebilecek “siber-sokaklar”da fink atan bir ölüm makinesi!..
Aradaki fark şu ki, “Karındeşen” (adı üstünde) kendi elleriyle kurbanlarını ölüme gönderirken, “Balina”, bunu kurbanlarının kendi elleriyle onlara yaptırıyor.
***
“Mavi Balina”, ağırlıklı olarak ergen (12-15 yaş grubundaki) gençleri sosyal medyada ağına düşürerek onları kendilerine zarar verdirip son noktada ölmeye çağıran bir online oyun… Daha doğrusu bize söylenen bu!..
Türkiye’de de bir dizi ergen intiharı “Mavi Balina” oyununa bağlandı. Hatay’dan, Adana’dan, Bursa’dan kendini asanların aileleri hep “Mavi Balina” şüphesini zikrettiler; polis, savcılık harekete geçti, çocukların bilgisayarlarına el kondu. Devletimiz de ilgili makamları aracılığıyla halkı İnternet’teki “öldüren oyun” konusunda uyardı, uyanık olmaya çağırdı.

ABD başta olmak üzere, dünyanın her tarafında aynı dehşet ve tehlike karşısında hassasiyet var. Hindistan’da 28 intihar olayı “Mavi Balina” ile bağlantılı sayılmış. Belçika’da 18 çocuğun oyunu oynadığı tespit edilip derhal gerekli önlemlerin alınması yoluna gidilmiş. Brezilya’da “Mavi Balina” oynayan çocuklar vücutlarına açtıkları kesiklerle hastaneye kaldırılmış, iki intihar girişimi de son anda önlenmiş. Arjantin’de 22 yaşında bir anne, kendisini su tankı üzerinden atmak isterken son anda kurtarılmış ve polislere “Mavi Balina” oynadığını söylemiş.
İslam Cumhuriyeti İran’da bile iki genç kızın el ele tutuşarak bir köprüden atlamaları ve birinin ölümü (diğeri de komada) “Mavi Balina”ya bağlandı.
***
Ama “Mavi Balina” denince ilk akla gelen yer Rusya. “Musibet”, oradan çıktı ve sosyal ağlar üzerinden dünyaya yayıldı. En fazla canı da orada aldı diye düşünülüyor; deniliyor, söyleniyor, iddia ediliyor!..
“Müstakbel kurbanlar”ın 50 günde 50 komutu (“Gecenin bir vakti uyan”; “Korku filmi izle”; “Yüksek bir binaya çık”;“Koluna balina resmi kazı”, vd.) yerine getirdikten sonra en nihayet canına kıymasının istenildiği söylenen bu oyunla ilgili ilk duyumlar, şüpheler, şüpheliler ve suçlular hep Rusya’da çıktı karşımıza.

Önceki gün BBC Türkçe’de yer alan Ant Adeane imzalı ayrıntılı haber-analize göre, ilk kez 22 Kasım 2015’te Rina Palenkova adlı genç kızın paylaştığı bir selfie’nin ardından intihar etmesi, “Mavi Balina” dehşetinin “prehistoryası” sayılmakta. Çünkü henüz oyundan söz eden yok; sadece Rina’nın intihardan dem vuran ve mavi balinalardan bahseden notları onun sosyal medya hesaplarında bulunuyor.
Rina’nın ölümü, ergenlerin yoğun şekilde “takıldığı” bazı İnternet platformlarında, sohbet gruplarında “ballandırılarak” yüceltildi; ölmeden önceki son anlarına ait olduğu söylenen videolar dolaşıma sokuldu.
Ardından 12 yaşındaki Angelina Davydova kendini öldürdü. Onu Diana Kuznetsova’nın intiharı izledi. Aileler, kızlarının sosyal medya hesaplarında ilk “intiharcı” Rina’nın çizimleri ile mavi balinalar üzerine yazdıklarının bulunduğunu söylediler.
***
Peki neden mavi balinalar?..
Çünkü, deniyor, bu hayvanlar öleceklerini hissettikleri zaman yahut bir ölümcül rahatsızlıkla karşı karşıya kaldıklarında kendilerini karaya vuruyorlar.
Balinalar için yapılan bazı “sembolik” tespitler, onların yalnızlığı seven, üzgün görünümlü (“melankolik”) hayvanlar olduğu kaydını da düşüyor.
Ama bizim de gecikmeden şu notu düşmemiz lazım: Söz konusu intiharlarda pek çok “senaryo” ortaya atılmakla birlikte bu gencecik ergen kızların kendi canlarına kıymalarına gerçekten neyin yol açtığına tam bir açıklık getirilebilmiş değil.
Yalnızca bir “Mavi Balina” oyunu söylentisi tutturulmuş gidiyor ve bu doğrultuda İnternet’teki bazı oyunlar işaret edilip hedef tahtasına konuluyor.
***

Söylentilerin açık seçik hale gelip yayılması, Mayıs 2016’da oldu. Rus gazeteci Galina Mursalieva, Novaya Gazeta’da bazıonline oyun gruplarında “küratör” addedilen birilerinin 50 günde gerçekleştirilecek 50 “görev” belirleyip bunların sonuncusunun da oyuncunun kendini öldürmesi olduğunu yazdı.
Gruplardan birinin adı, “Okyanus Balinaları”, diğeri de “f57” idi.
Mursalieva, Rina’nın Kasım 2015’te ölümüyle başlayan süreçte Nisan 2016’ya kadar 130 çocuğun Rusya’da bu oyunlarla bağlantılı olarak ölmüş olabileceğini, intihar eden kızlardan birinin babasından aldığı bir “istatistik” doğrultusunda yazdı (ki bu “istatistik”, büyük oranda söylenti ve duyumlara dayalı).
Yine de olan oldu. Rusya’da resmi ağızlar, “Mavi Balina”yı IŞİD’le kıyaslayan açıklamalar yaptı.
Sonra Kasım 2016’da bir elektronik müzik yapımcısı olup bilgisayarlarda “cadı-evi” diye büyü temaları işleyen 21 yaşındaki Phillipp Budeikin bu intiharların sorumlusu olarak tutuklandı. O, “f57” adlı oyunun kurucusuydu. Eski bir psikoloji öğrencisi olduğu da anlaşılınca medya onu gençleri intihara manipüle etmek için uygun teknikler kullanan biri olarak gösterdi.
Budeikin 10 Mayıs 2017’de suçlu bulunarak 3 yıl hapis cezası aldı ve halen ceza evinde.
***
Şimdi sıkı durun: Bu kadar haber olmasına, “mavi balina da mavi balina” diye ortalıkta kıyametler koparılmasına rağmen hiç kimse Rusya’da sayı olarak kimilerince 200’e çıkarılan bu intihar vak’alarının bir tanesinin bile oyunla bağlantısını tam olarak kuramıyor!..
Sorumluluğunu “güya” itiraf edip hapse atılan Philipp Budeikin’in de aslında sosyal ağlarda takipçi devşirip müzikle bağlantılı kariyerini daha da yükseltmekten başka bir derdi olmadığı düşüncesi şimdilerde ağır basmakta. Her şey bir yana o ilk tutuklandığında hakkında 15 suçlama varken sonuçta sadece bunlardan birinden hüküm giydi ki o da hepi topu 3 yıl…
200 kadar intihara yol açmış biri için ne kadar “ucuz-kurtuluş”, değil mi?!..
***
Şimdi daha da sıkı durun: Söz konusu oyunların üretildiği web-siteleri üzerine araştırma yapan Rusya Devlet Üniversitesi Folklor Çalışmaları bölümünden Alexandra Arkhipova, bu sitelerde “küratör” olarak oyuncuları ölüme yönlendirenlerin çoğunun da 12-14 yaşlarında çocuklar olduğunu tespit etti!..
Yani aslında ortada “manipülatör” falan yok; hapisteki Budeikin de “gönüllü” bir günah keçisi…
Novaya Gazeta’da Mursalieva’nın yaptığı haberden önce “Mavi Balina” diye bir “oyun” da yok. Ama “mobil kültür”ün yeni yetmeleri, bu haberi okumuş ve haberde yazılanları kopyalamaya başlamışlar “takıldıkları” online ortamlarda…
Böylece tablo açıklık kazanıyor. Ortada “Karındeşen Jack” benzeri, onun sanal türevi bir “canavar” falan yok. Mavi balinaların da âhı alınıyor sadece!..
Esas olan şu ki “kurban”, bir anlamda “katil”in ta kendisi! Yani intihar edenle ona teşvik eden, birbirinin ayna yansısı; aynı madalyonun iki yüzü; bir elmanın iki yarısı!..
***
Fakat tabii ki sebebin sebebi, “madalyon”un da “elma”nın da bir “üreten”i var.
Ve onu bulmak için, öyle siber-ağların sonsuz derinliklerine, karmaşık dehlizlerine dalmaya falan gerek yok. Gayet basit şekilde, sosyolojiye giriş kitaplarını açıp Durkheim bahsine ve onun 1897’de, yani 122 yıl önce basılmış klasik eseri “İntihar”a (Suicide) bakmak yeter.
Sosyolojinin öncü isimlerinden Emile Durkheim (1858-1917), toplumsal gerçekliğin birey üzerinde belirleyici olduğunu, yani bireyi toplumun kurduğunu, inşa ettiğini, “yaptığı”nı ileri sürmesiyle ayırt edilir. O, toplumsal olguların ancak diğer toplumsal olgulardan hareketle açıklanabileceği görüşünde ısrarlıdır ve bu yaklaşımı tüm önemli çalışmaları gibi “İntihar”da da kendisini hissettirir.

Elbette Durkheim’in toplumu bireylerden, bireysel etki ve inisiyatiften tamamen bağımsız, bireye hâkim, adeta bir “kutsallık” derecesinde öne çıkaran sosyolojik yaklaşımı sert eleştirilere uğramıştır. “İntihar” kitabı da özellikle kullandığı “resmî” istatistiksel verilerin sorunlu oluşu nedeniyle eleştirilmiş, hatta reddedilmiştir.

Fakat hiç kimse de intihar gibi, daha çok zihinsel/ruhsal temelde ve bireysel çerçevede açıklanan bir “öz-yıkım” eyleminde toplumsal dinamiklerin etkisi hususunda Durkheim kadar ufuk açıcı, düşünce kışkırtıcı olmamıştır.
Durkheim bize çeşitli intihar tipleri ile belli toplumsal koşullar arasında ilişki olduğunu söyler. Ona göre intihar, “kişisel” görünse de aslında bir “toplumsal olgu”dur ve ancak toplumsal gerçeklerle açıklanabilir.
Yaşadığı dönem itibarıyla o, içerisinde herkesin birbirine benzediği, bireyselleşme ve “birey”in görülmediği “mekanik” dayanışmaya sahip “geleneksel” (kırsal-tarımsal) toplumlarda da; farklılaşma ve iş bölümünün kendini gösterdiği, bireyin ortaya çıktığı “organik” dayanışmaya sahip “modern” (şehirli-endüstriyel) toplumlarda da farklı intihar örüntüleri tanımlamıştır.
Bu çerçevede konumuz açısından daha çok önem arz etmesi itibarıyla sadece şunu kaydedelim: Durkheim’a göre, geleneksel (kırsal) “cemaat” denetiminin zayıflayıp “birey”in bağımsızca sökün ettiği “modern” toplumlarda bir yandan da kültürel geçiş ve değişim sebebiyle kurallar (“norm”) karmaşasının, hatta kuralsızlığın ortaya çıkması, onun “egoist” ve “anomik” dediği intiharları “toplumsal” olarak koşullamıştır.
***
James Watt’ın “buhar makinesi” ile önü açılmış endüstriyel çağda “toplumsal bağlam”ın intihar “çıktısı” üzerine düşünceleri böyleydi Durkheim’in… Ve bu düşünceler, değerlendirme ve tartışmaları beraberinde fazlasıyla getirmiştir.
Bill Gates’in Microsoft “makinesi” ile önünün alabildiğine açıldığı söylenebilecek post-endüstriyel çağda “toplumsal bağlam”ın intihar çıktıları üzerine düşünmek, değerlendirmelerde bulunmak ve tartışmak da fazlasıyla gerekiyor.
Bunu yapmayıp “Mavi Balina” ile uğraşmak, gölge boksundan veya kafayı kuma gömmekten başka bir şey değil.
Rusya başta olmak üzere dünyanın her yerinden sayısız “ergen-intiharı” haberleri geliyor.
“Mobil Çağı”nda ergen, bir “sanal-yetişkin”…
Bebeklikten henüz çıkmış 4-5 yaşında çocukların elinde “mobil” var “oyuncak” niyetine… Neden?!..
12 yaş, pek çok yerde cep telefonu sahibi olma yaşı… Nasıl?!..
Bugünün “toplumsal bağlam”ında karşımıza çıkan ergen intiharlarını bu sorular üzerinden düşünmek/tartışmak gerekmiyor mu asıl?..
“Mavi Balina” sebep değil, sonuç.
Ayrıca kurulan “analoji” (benzetme) de bu hayvanlara yapılan çok büyük bir haksızlık.
Çünkü mavi balinalar, yukarıda kaydedildiği üzere, öleceklerini veya ölümcül bir sağlık sorunu hissettikleri zaman çaresizlik içinde ama “doğal” (biyolojik) itkiyle karaya vuruyorlar.
Siz, çocuklarımız 12-13 yaşlarında hangi “ölümcül” rahatsızlıklar içinde, “toplumsal” itkiyle çaresizce intiharın dibine vuruyorlar, ona bakın!..
Ekranda oyun aramayın “suçlu” bulma yolunda…
Hayatınız neden “ekran”dan ibaret?..
Bu soruya cevap arama yoluna gidin, “suçlu” karşınızda sökün edecek!..

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *