Tepkilerimiz dengeli olmalı!

Tepkilerimiz dengeli olmalı!

Mehmed Durmuş: “İsmet Yılmaz’ın sözlerini, mutlaka tepki verilmesi gereken, ‘iyi bir fırsat’ olarak algılayan dostlara hatırlatılması gereken bazı hususlar var diye düşünüyorum.”

İsmet Yılmaz’a Tepki Gösterirken Gözden Kaçırılanlar

Mehmed Durmuş

AKP’li eski bakan İsmet Yılmaz Sivas belediye başkan adayına destek zımnında “Vereceğiniz destek mahşerde beraat belgeniz olacak” şeklinde bir söz sarf etti. Bunun üzerine soldan, sağdan ‘İslamcı’ kesimden tepkiler geldi. Twitter cemaatine gün doğdu.

Hiç tepki verilmemeli demeyeceğim tabi ama bilhassa Müslümanlar bu gibi tepkilerde daha dengeli davranmalı diye düşünüyorum. Yani şöyle: Türkiye’de siyaset çarkının nasıl işlediğini zaten bilmeyen yoktur. Bir yere belediye başkanı olmak için hangi süreçlerden geçilir, kimler karşısında namaz kılarken ellerimizi önümüzde bağladığımız gibi divan durulur, kimler rab, kimler ilah, kimler yarı tanrı, kimler de tam tanrı yerine konulur, bunlar da az çok malumdur.

O belde ahalisinin çok yakından tanıdığı, hayatı, kendisinden daha üst kademedeki siyasi kişilere tuvalet kağıdı olmakla geçmiş, kendinden alt tabakadakilere ise Firavun rolünü oynayan adam(!)ların nasıl allanıp-pullanıp, yine aynı belde ahalisine eşi-menendi bulunmaz yeni belediye başkan adayı olarak pazarlandığını da aklî melekeleri vasat düzeyde olan herkes bilir.

İsmet Yılmaz’ın sözlerini, mutlaka tepki verilmesi gereken, ‘iyi bir fırsat’ olarak algılayan dostlara hatırlatılması gereken bazı hususlar var diye düşünüyorum. Yılmaz’ın, dolayısıyla AKP’nin dini siyasete alet ettiği, bütün dosta düşmana faş edilmek isteniyor. İyi de, bu siyaset sahnesinde dini siyasete alet etmeyen var mı? Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçilirken Din derdest edilip çuvallanırken bile yine Din gerektiği yerde, gerektiği kadar siyasete alet edilmemiş midir? Osmanlı’nın Dini siyasete alet etmeleri bir tarafa…

Yani Müslümanlar olarak tepkilerimizi daha köklü, daha etraflıca, daha ilmî, daha siyasî ve İslam’ın doğasına uygun olarak tasarlamamız gerekmez mi? Ülkede muhafazakâr-demokrat bir parti kurulurken, bu partinin eliyle, gerektiği zamanlar katıksız demokrat, gerektiği zamanlar katıksız ‘İslamcı’ görünümleriyle İslam’ın nice on dört asırlık çınarları (değerler) devrilirken gerekli tepkiler verilmeyip de, bir siyasetçinin, bir nebze hızını alamayıp, cuşa gelmiş nefsi emaresiyle viraja sert şekilde girmesinden naşi(!) sözleri üzerine hücum etmek biraz aceleci bir tutum olarak görünmektedir.

Bir de meselenin daha ciddi bir boyutu var. Bunun da te’vili Taha Akyol’un bugünkü (29 Ocak 2019) Karar yazısında mevcut bulunmaktadır. Hani hadise, tam da Taha Akyol’luk bir malzeme… Yani şöyle: İşte bakın, AKP’li bir siyasetçi dini siyasete alet etti. Geçmişte de oldu, bundan sonra da olur, olacaktır. Ama şunu bütün dünya âlem artık bilmeli, anlamalı ve buna iman etmelidir ki, Dini yani İslam’ı kesin olarak siyasetten ayırmalısınız! İslam’la siyaset kelimeleri aynı cümlede kullanılmamalıdır! Bakın Raşid Gannuşi’ye, ne güzel beyanatta bulunuyor! Eğer Dini siyasetten ayırırsak, Din siyasetin rehinesi olmaktan kurtulacakmış! Peki, o zaman Dinin konumu ne olacak diye soracak olursanız (çok az sayıda insan dışında bu soru gerçekten sorulur mu acaba?), bunun cevabı belli değil midir? Din, kafası öne eğik, elleri yanda sarkık, gözleri nemli kös kös kilisenin (affedersiniz Caminin) yolunu tutmuş durumdadır…

Haşa. Tabi ki böyle bir Din yani böyle bir İslam yoktur. İslam alemlerin rabbi Allah’ın Dinidir. İslam hiçbir zaman Gannuşi’lerin, AKP’lilerin tasarladığı ve tanımladığı gibi olmaz/olmayacaktır. İslam hiçbir zaman camiye hapsedilemez. İslam’la siyasetin arasını ayırmaya Ebu Cehil’in, Ebu Sufyan’ın, Ebu Leheb’in de güçleri yetmedi, yetmeyecektir. Günümüz Ebu Lehep’lerinin de gücü yetmeyecektir.

Kendi partilerine oy verenlere, bu oylarının mahşerde berat olacağını müjdeleyen siyasilere asıl şu ‘müjde’yi hatırlatmak gerekir: Asıl sen ve yoldaşların laik-demokratik siyaseti İslam’dan yüce yaptığınız için size mahşerde acep ne/kim berat olacaktır?

Venhar Haber

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *