Enver Aysever: Demem o ki; insanımız öfkelenmekte, isyan etmekte haklı elbette. Lakin bunun muhatabı Halitler, çocuklar olamaz. Bu durumun sorumlularına söyleyecek sözü, cesareti olmayanlar sussun.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Enver Aysever, Suriyeli bir çocuk ile çektirdiği fotoğrafı sosyal medyada paylaştıktan sonra yaşananları aktardı bugünkü yazısında. Irkçılık öyle salgın bir hastalık ki farkında olmadan kapılır insan diyen Aysever, kendisine gelen tepkilerin başka çevrelerden değil kendi takipçilerinden, aydınlanmacı, sosyalist, Cumhuriyetçi kimselerden geldiğini vurgulayarak “Halit’ten sorulan siyasal İslam hesabı!” başlıklı yazısında şöyle anlattı o olayı:
“Balat’ta tarihi şekerci dükkânında rastladım Halit’e. İlkokula gidiyor, Suriye’den göç etmiş bir ailenin çocuğu. Aydınlık, güler yüzlü Halit. Önlüğünün cebine koyduğu beziyle masaları temizliyor, servis yapıyor konuklara, çalışan bir çocuk. Söyleşiyoruz. Beş kardeş olduklarını öğreniyorum, babası ÖSO üyesiymiş çevreden söylüyorlar. Fotoğraf çektirdik, ertesi gün sosyal medyada paylaştım, kıyamet bundan sonra koptu.
Sosyal medya ilişkileri demokratikleştirip, eşit mi kılıyor, yoksa ölçüsüzlüğü mü egemen hale getiriyor, tartışmaya muhtaç. Takipçilerim ekseriyetle aydınlanmacı, sosyalist, Cumhuriyetçi kimseler. Yurtsever, insan sevgisi ile dolu olduklarına da kuşkum yok. Ancak söz konusu Suriyeliler olunca ürkütücü söylem çıktı karşıma. Biliyorum ki hedeflerinde Halit ve benzerleri yoktu, lakin öfkeleri yanlış yöne doğru yöneldiği için bu yazıyı kaleme almak zorunda kaldım. Irkçılık öyle salgın hastalık ki, farkında olmadan kapılır insan.”
Aysever, “AKP küresel güçlerin, başta ABD olmak üzere Ortadoğu projesi olan “Ilımlı İslam”ın sandıktan çıkıp, iktidara gelen ilk siyasi partisidir. Amaç Suriye, İran (Alevi/Şii) hattına karşı çizgi oluşturmaktır.” sözlerinin ardından Suriyelilerin kendi ülkelerinden kaçmak zorunda kaldığı siyasi gelişmeleri özetliyor ve tekrar Halit’e dönüyor, onun içinde bulunduğu durumu anlatıyor. O sıralarda sosyal medyada paylaşılan bir videonun da yürekleri dağladığını, sonrasında iki olayın birbiriyle kıyaslanmaya başladığını belirten Aysever şöyle devam ediyor:
Halit, Suriye’ye hiç gitmemiş, Arapça da bilmiyor. Ailesi güç şartlarda yaşıyor, baba nerde belli değil, küçük yaşında sorumluluk almak zorunda kalan bir çocuk Halit. Yukarıda anlattığım süreci bilmesi olası değil Halit’in, olanlarda zerre kadar payı yok! Halit’in, aynı durumda olan diğer çocukların gelecekleri var mı peki? Eğer doğru dürüst eğitim almazlarsa, toplumla uyum çalışmaları yapılıp, sağlıklı birey olarak yetişmezlerse ülkeyi felaket bekliyor. Büyük ve ciddi sorunla karşı karşıyayız.
Halit paylaşımını yaptığım gün, bir video dolaşıma girdi. Yoksul baba, anaokuluna giden evladı için ödemesi gereken 90 lirayı bulamadığını bu yüzden çocuğunun kapını önüne konduğunu belgesiyle yayımlamıştı sosyal medyada. Yürekler dağlandı. Eğitim parasız olacaktı hani? Herkese eşit, ulaşılabilir biçimde sunulacaktı hani? Böyle olmadığını görüyordu insanlarımız, öfkeleniyordu. İşte bana yorum yazan büyük kesim buna vurgu yaparak, “bizim çocuklarımız bu haldeyken bir de Suriyelileri mi besleyeceğiz, okutacağız” diye sordu. Geldik en zor dönemece…
Bu savaşları çıkaranlarla aynı yana düşersiniz!
Enver Aysever, gösterilen tepkilerin haklı olduğunu ancak mutahabın o çocuklar olmadığını altını çizerek vurgulayarak, “Hakikati görün ve öyle ses verin” notunu düşüyor yazısının son bölümüne. Şöyle diyor Aysever:
Babası yoksul, işsiz olduğu için kapı önüne konan bir çocuk. Yurdundan edilmiş, aç ve çaresiz olan Halit de çocuk! İkisinin yazgısı memleketimizde kesişmiş. Küresel kapışma, saldırgan kapitalizm bu çocukların hayatını tehdit ediyor. Eğitim, sağlık, beslenme türü temel haklardan yararlanamaz halde bu çocuklar. Birinin pasaportunda Türk vatandaşı yazıyor, diğerinin nüfus cüzdanı var mı, o bile belli değil! Biz, sıradan iyi insanlar, bu çocuklardan birini seçmek zorunda değiliz! Bu maç değil, bu çocuklar suçlu değil! Neyin, kimin tarafını tutuyoruz?
Demem o ki; insanımız öfkelenmekte, isyan etmekte haklı elbette. Lakin bunun muhatabı Halitler, çocuklar olamaz. Çocuğun dini, dili, ırkı, milliyeti olmaz! Bu durumun sorumlularına söyleyecek sözü, cesareti olmayanlar sussun. Hakikati görün ve öyle ses verin. Farkında olmadan ırkçı dil kullanırsanız, bu savaşları çıkaranlarla aynı yana düşersiniz!
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *