İntihar ve sağduyu

İntihar ve sağduyu

“İşte bu da oldu sonunda… Bir babanın intiharını kutsadı Türkiye. Oğluna, okulun istediği pantolonu alamadığı ve oğlu okuldan geri yollandığı için intihar eden baba diye duyduk İsmail Devrim’in adını.”

Böyle diyor Özay Şendir, Milliyet’teki köşesinde ve bir intihar olayının, özellikle sosyal medya elinde nasıl acımasızca bir tartışma malzemesi yapıldığına değiniyor. Toplu bir intihar vakası bizim bu yaşadığımız diyen Şendir yazısının ilgili bölümünde “İntiharı kutsamak” başlığı altında şöyle yazıyor:

İlk acımasızlığımız oğlunun fotoğraflarını paylaşmak oldu hiç düşünmeden.

Ardından siyasi kamplardan bir yaylım ateş başladı, “Al sana kriz” dedi birileri, “babanın psikolojik sorunları vardı” diye yanıtladı diğerleri.

Diyelim ki olay baştan sona doğru, İsmail Devrim pantolon yüzünden intihar etti.

Bir babanın geride tüm hayatı boyunca boşluğunu hissedecek, kendini suçlayacak bir evlat ve aile bırakma hakkı var mı sizce?

İntiharı, onurlu bir duruş, bir sevgi göstergesi, olarak sununca, çocuğunun okul listesini tamamlayamayan ya da ihtiyaçlarını karşılayamayan diğer babaları, çocuklarının gözünde ne hale getirdiğimizi hiç düşündük mü acaba?

Babalar, intihar etmez, mücadele eder, kazanır ya da kaybeder ama çocuğunu bu kadar küçük yaşta tek başına bırakmaz, bırakmamalı.

Oğluna, yaşadığın her gün bir başkasını giyecek kadar çok pantolon ve iyi bir üniversiteden diplomamı mı istersin yoksa babanı mı diye sorsak ne cevap alacağımızı biliyoruz değil mi?

Gelelim işin diğer ve daha az önemli olan kısmına…

İsmail Devrim, işsiz bir baba değildi, aksine bir fabrikada torna ustası olarak çalışıyordu.

Bayramda, Balıkesir’de bir motosiklet kazası geçirmiş, yaralanmış, iki kez, 10’ar günlük rapor almıştı.

Kimi, “Hiç parası yoktu diyor, kimi “Fenerbahçe kombinesi bile vardı” diye itiraz ediyor.

Kavga öyle acımasız ki, küçük çocuğun fotoğraflarından sonra olaya dair verdiği ifade de dolaştı sosyal medyada.

Toplu bir intihar vakası bizim bu yaşadığımız, bedenimizi değilse de vicdanımızı ve aklımızı öldürüyoruz her yeni gün…

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *