Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, bu günün, kadının saygınlığı ve hakları konusunda önemli bir farkındalığa vesile olmasını, bu alanda yaşanan sorunların çözümüne katkı sunmasını temenni etti.
İnsanın yeryüzü serüveni aynı özden yaratılan Hz. Âdem ve Hz. Havva ile başlamıştır. Yüce dinimiz İslam’a göre insan mükerrem bir varlıktır. Dolayısıyla kadın ve erkek arasında, yaratılış gayesi, varoluş değeri ve kulluk sorumluluğu açısından hiçbir fark yoktur.
Hz. Âdem’den itibaren hak-hakikat yolunda insanlığa rehberlik eden bütün peygamberler ve onların kutlu yolunu takip edenler; kadını erkek üzerinden tanımlayan, ikinci sınıf sayan, değersizleştiren, olumsuz yorumlara konu eden, onun; haklarını, onurunu ve iffetini ihlal eden bütün tavır, davranış, tutum, düşünce ve yaklaşımlarla mücadele etmiştir. Nitekim kadına ve kız çocuklarına karşı insanlık dışı bir muamelenin reva görüldüğü cahiliye toplumu, İslam’la tanıştıktan sonra insan olmanın onurunu keşfetmiş ve kadınlar için huzurun, adaletin, hakkaniyetin hüküm sürdüğü bir saadet asrına ev sahipliği yapmıştır.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) insanlığın ufkunu aydınlatan evrensel mesajlarını bütün yeryüzüne ilan ettiği veda hutbesinde, kadınların haklarını gözetmeyi, bu hususta Allah’tan sakınmayı, kadın ve erkeklerin birbirlerinin hukukuna riayet etmelerini Müslümanlara bir sorumluluk olarak yüklemiştir.
Ama maalesef günümüzde din, dil, ırk, coğrafya ve sosyal statü gözetmeksizin tüm insanlığı tehdit edecek bir boyuta ulaşan şiddet, en çok kadınlarımızı yaralamaktadır. İnsanlık onurunu zedeleyen bu durum, cahiliye anlayışının sadece bir çağa hasredilmeyip bir zihniyete ve yaşam tarzına işaret eden boyutunu gözler önüne sermektedir.
Diğer taraftan, tasvip edilir hiçbir yanı, yönü ve mazereti bulunmayan kadına dönük şiddet merkezli eylem ve söylemin, Rahmet ve esenlik dini olan İslam’dan referans bulması asla mümkün değildir. Zira şiddete meşruiyet sağlayan, merhameti öteleyen ve kadını rencide eden bütün gelenek, örf ve inanışlar reddedilmelidir.
Kadın ve erkek, rakip ya da muhalif bir yaklaşımın ötesinde, birbirlerini destekleyen ve tamamlayan bireyler olarak beraberce daha huzurlu bir hayatı inşa edeceklerdir.
Bu itibarla, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nün, kadının saygınlığı ve hakları konusunda önemli bir farkındalığa vesile olmasını, bu alanda yaşanan sorunların çözümüne katkı sunmasını, savaşın, şiddetin, yoksulluk ve yoksunluğun mağdur ettiği nice kadına umut olmasını temenni ediyorum.
Prof. Dr. Ali ERBAŞ
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *