Dünyanın gittiği yer gerçekten değişmekte midir, global siyaset küresel ölçekte farklı bir yöne mi evrilmektedir? Yükselen güç olarak Çin görünmesine karşılık, Batı neden İslam dünyası üzerinde durmakta ve bu bölge mütemadiyen bir çatışma alanı olarak kalmaktadır?

Evet dünyada görece bir ekonomik ve siyasi değişim yaşanmakta olduğu doğrudur lakin Batı idelolojik varlığına karşı en büyük tehdidin İslam dünyasından geleceğini düşünmekte ve buna karşı önlem almaya çalışmaktadır. İslam’ın henüz küresel siyasetin yönünü tayin edecek gücü olmasa da potansiyeline sahip olması, Batı’nın dikkatini müslüman dünyası üzerinde tutmasının temel nedenidir. Nitekim 2000’li yıllardan bu yana yaşanan gelişmeler de bunu teyid etmektedir.

Bu noktada “Müslümanlar ne yapmalıdır?” sorusunun yanıtı önem kazanıyor. Dünyada ‘ideolojik güç’ bakımından Müslümanlardan daha avantajlı bir güç kalmamıştır ve oynanan oyunlar İslamcılığın gelişiminin engellenmesi ve ideolojik safiyetinin bozulması üzerinedir. Müslümanların üzerine düşen ise, terör ve şiddetten uzak, ikna yoluyla tebliği esas alan ve ilmi derinliği artırmaya yönelik çalışmalardır.

Derginin  Yorum bölümünde, bu konu etrafında oluşan soru işaretleri teker teker yanıtlanıyor ve geleceğe dönük bir perspektif sunuluyor.

Kavram’da ise, geçen ay ilk bölümü yayınlanan Allah Yolunda (fi sebilillah) olmanın anlamı üzerinde duruluyor.

Dergi, zenginleşen yazar kadrosu ile dikkat çekerken, Türkiye ve dünya gündemine ışık tutan iktibasları ile okurlarına yine zengin bir içerik sunuyor.