İzzetbegoviç’i hatırlamak iyidir!

İzzetbegoviç’i hatırlamak iyidir!

“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafının kaynağı budur”

TRT’de başlayan Alija dizisi üzerine Hakan Albayrak, onun öne çıkan özelliklerinden söz etti ve gündeme gelmesinden dolayı memnuniyetini belirtti Karar’daki yazısında:

TRT’nin “Alija” (Tabii ki “Aliya” diye okunur) dizisi sayesinde, bağımsız Bosna-Hersek devletinin kurucu lideri Aliya İzzetbegoviç yeniden gündeme geldi.

Merhumu tam da olduğu gibi gösteriyor bu dizi: Hikmetli, adil, ahlaklı bir mütefekkir, siyasetçi, komutan.

Umulur ki yeni nesillere ilham olsun.

İzzetnegoviç’in dizide geçen veciz sözleri sosyal medyada sıkça paylaşılıyor, ne güzel.

Türkçeye tercüme edilmiş olan birbirinden kıymetli kitaplarına teveccüh de bu vesile ile artar inşaallah.

***

İzzetbegoviç’i okurken içiniz rahat olsun, yazdığı her kelimenin hakkını veren samimi bir adamla muhatapsınız.

Başkalarında ‘teori ayrı, pratik ayrı’ olabilir ama İzzetbegoviç’te öyle değil.

“Ben olsam, Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersleri koyardım. Batı’nın aksine Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafının kaynağı budur” mu diyor mesela?

Bilin ki, o acımasız mektebin en acımasız derslerinden bile başarıyla geçmiştir.

Ben de buna bizzat şahidim.

1994-95 yıllarında Çetnik (Faşist Sırp) kuşatması altındaki Saraybosna’daydım.

Savaş sırasında, İzzetbegoviç liderliğindeki Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin kontrolündeki başka şehirlerde de bulundum.

Ortodoks Çetniklerin kontrolündeki topraklarda camiler ve Katolik kiliseleri, Katolik Ustaşa (Faşist Hırvat) güçlerinin kontrolündeki topraklarda camiler ve Ortodoks kiliseleri yıkılıp farklı din ve mezhep mensuplarının yaşama hakkı çiğnendiği gibi, her türlü siyasi muhalefet de gaddarca bastırılırken, Çetnik bölgelerinde SDS’ten başka Sırp partisine ve Ustaşa bölgelerinde HDZ’den başka Hırvat partisine tahammül edilmezken, siyasî ve askerî gidişata ancak özgürlük ve hatta can pahasına itiraz edilebilirken, İzzetbegoviç’in şemsiyesi altındaki bölgelerde camilerin yanında Ortodoks ve Katolik kiliseleri de -cemaatleriyle beraber- varlıklarını sürdürebildikleri gibi, İzzetbegoviç ve partisi SDA’ya muhalefet de alabildiğine serbestti.

Başkent Saraybosna’da neşredilen yegâne günlük gazete olan Oslobocenye, aylık Naşi Dani dergisi, Radio 99 ve Radio Zid, Boşnakların ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin hayat memat mücadelesine öncülük eden İzzetbegoviç ve arkadaşlarına öyle ağır suçlamalar yöneltiyorlardı ki, bazı SDA taraftarları “bunların kirli tezgâhlarını” başlarına yıkmak için İzzetbegoviç’ten müsaade istiyor, fakat her seferinde şu cevabı alıyorlardı: “Olmaz. Bu bizim tarzımız değil.”

1992-95 yıllarındaki savaşta uluslararası desteğe sahip olan Çetnik ve Ustaşa güçleri Bosna-Hersek’in sayısız şehrini harabeye döndürdü, 200 bin civarında Boşnak’ı hunharca katletti, yüz binlercesini de hicrete zorladı; böylesi bir ortamda bile, SDA’nın kontrolündeki bölgelerde bir tek Sırp, Hırvat veya Boşnak, iktidara ve hatta kurtuluş savaşına yönelik eleştirileri yüzünden tutuklanmadı.

En haksız, en terbiyesiz, en ahlâksız eleştiriler bile mahkeme konusu olmadı.

Bu eleştirilerin üstesinden cezai takibatla değil, İzzetbegoviç’in temsil ettiği maşeri vicdanla gelindi.

Hamiş: İzzetbegoviç’e muhalefette hiçbir ölçü tanımayan Naşi Dani dergisi, savaşın bittiği 1995 senesinin sonunda İzzetbegoviç’i yılın adamı ilan etti; ilgili başyazıda ‘Yıllardır yerden yere vurduğumuz İzzetbegoviç, elindeki muazzam güce rağmen bizi susturmaya hiç tevessül etmedi. Mekânımıza güvenlik güçlerini gönderdi, ama bizi tutuklamaları için değil korumaları için. Muhalifi olsak da İzzetbegoviç’in hoşgörüsüne şapka çıkarıyoruz’ diyerek.

***

İzzetbegoviç’i hatırlamak iyidir vesselam.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *