Salih’in öldürülmesinin arkasındaki temel neden ülkedeki ittifak ilişkilerinde yaşanan dönüşümdür.
Yemen’de bir devrin sonu: Sarsılan ittifaklar ve Salih sonrası dönem
Dr.İsmail Numan Telci Fehim Kadri
Arap devrimleri sürecinde vekalet savaşlarının en yoğun biçimde gerçekleştiği ülkelerden olan Yemen’de uzun yıllar ülkede iktidarı elinde tutan ancak 2011 sonrası dönemde görevi bırakmak durumunda kalan Ali Abdullah Salih’in geçtiğimiz hafta öldürülmesi ile bir dönem kapandı. Özellikle son iki yıldır yoğun çatışmaların yaşandığı ve İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel aktörlerin müdahalesinin yoğunlaştığı Yemen’deki kaos ve istikrarsızlığın Ali Abdullah Salih’in ölümünü izleyen dönemde de devam edeceği endişesi hakim.
Salih’in öldürülmesinin arkasındaki temel neden ülkedeki ittifak ilişkilerinde yaşanan dönüşümdür. Ülkede son dönemde ortaya çıkan en belirgin ittifak yapısında Cumhurbaşkanı Mansur Hadi’nin siyasi bloğu özellikle Suudi Arabistan’ın desteğiyle hareket ederken, diğer tarafta Ali Abdullah Salih’in kontrolündeki gruplar ve İran destekli Husiler bulunmaktaydı. Sanaa’yı kontrol eden Husilerle Salih’in güçleri arasındaki görüş ayrılıkları özellikle son dönemde artışa geçmiş ve bu durum Salih’in Mansur Hadi güçlerine yeniden yakınlaşmasına neden olmuştur. Bu durumun kendileri açısından ciddi kayıplara neden olacağını düşünen Husiler ise Salih’i durdurmak istemiştir. Bu noktada Salih’i tutuklayabilecek olmalarına rağmen öldürerek Salih’e destek olan grupların liderlik beklentilerini de sona erdirmeyi amaçlamışlardır. Nitekim, 4 Aralık 2017’de Salih’in evi kuşatılmış ve yaşanan çatışmalarda Salih öldürülmüştür.
Salih’in öldürülmesi Yemen kamuoyunda ciddi bir tepkiyle karşılanmıştır. Her şeyden önce Salih’e destek olan geniş kitleler başta olmak üzere ülkedeki birçok kesim Husilere bu saldırıdan dolayı tepki göstermiştir.Husilerin Salih’i öldürerek cenazenin görüntülerini sosyal medyada paylaşmaları Yemen halkının bu gruba karşı ciddi biçimde nefret duymasına neden oldu. Her ne kadar Salih’in geçmişteki politikalarından rahatsızlık duyuluyorduysa da Husilerin bu denli saldırgan olmaları Yemen’deki birçok kesim tarafından öfkeyle karşılandı.
İttifak neden bozuldu?
Gelinen noktada Salih’in öldürülmesi ülkedeki ittifak dengelerinin değişmesine ve yerel-bölgesel aktörlerin bu yeni ittifak oluşumlarına göre politikalarını güncellemelerine neden olabilecektir. Bu değişimlerin başında Cumhurbaşkanı Hadi’nin kontrolü altındaki grupların Salih’in öldürülmesi sonrasında birleşerek daha güçlü bir blok oluşturma olasılıkları geliyor. Bu durum Sanaa’yı kontrol altında tutan Husilerin ve bu gruba destek olan İran’ın sahadaki konumunu güçleştirecek ve kontrol edilen alanlar konusunda gerileme yaşamalarına neden olabilecektir. Siyasi istikrarsızlığın nedenleri, Salih’in öldürülüşüne gelinen süreci ve ülkedeki siyasi durumun hangi yöne evrilece-ğini anlamak adına Yemen’deki kaosun arka planına bakmak yerinde olacaktır.
2011’in Şubat ayında Yemen’de halk ayaklanmalarının başlamasıyla birlikte Husiler Yemen’in geleceğinde önemli aktör olacaklarını hesap ederek hazırlıklara başladı. Ülkedeki kaos ortamından faydalanarak, Saada şehrini ele geçiren Husiler buraya kendi siyasi olu-şumlarına üye bir vali atadılar. İç savaşın başlamasının ardından Husiler, Müslüman Kardeşler ve diğer aktörlerin aksine Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) sunduğu yol haritasını reddetti. Husilerin bu konudaki en büyük eleştirisi, KİK’in sunmuş olduğu yol haritasının Yemen’deki devrimi yok saymasıydı. Husiler, Salih’in görevini yardımcısı Hadi’ye bırakmasıyla kurulan Ulusal Birlik Hükümeti’ni tanımaya-rak İran’ın da desteğiyle kurulan yeni yönetime karşı mücadele başlattı.
2012 yılında kurulan Ulusal Birlik Hükümeti’nin kurucu aktörleri arasında kısa sürede görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Söz konusu görüş ayrılıklarından dolayı Salih taraftarları Ulusal Birlik Hükümeti’ni devirmek için Husilerle işbirliğine gitti. Salih taraftarlarının Husilerle işbirliği yapmasının bir başka nedeni de Salih’in geleneksel düşmanlarından olan ve 2011 yılındaki devrim gösterilerini destekleyen al-Ahmar ailesi ve general Ali Muhsin’den intikam almaktı.
Salih’in güçlerinin de desteğini alan Husiler, 2014 yılının başlarında önce başkentin kuzeyinde bulunan Amran şehrini daha sonra da 21 Eylül 2014’te başkent Sanaa’yı ele geçirmişlerdir. Husilerin Sanaa’yı kontrol altına almaları konusunda en önemli unsurun Salih’in güçle-rinin hem askeri hem de istihbari anlamda sundukları destek olduğu belirtilmelidir. Salih’in Husileri desteklemesinin temel iki amacı olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki Salih’in Husiler aracılığıyla siyasi düşmanlarını ortadan kaldırmayı hedeflemesidir. İkincisi ise gelecekte kendisine yönelik olası yargılamaların önüne geçmektir. Sanaa’nın ele geçirilmesi Husiler açısından stratejik öneme sahipti. Örgüt, Sa-naa’yı ele geçirerek sahada önemli bir kazanım elde ederken, başkentte konuşlanmış Yemen ordusuna ait tüm silahlara el koyarak bu anlamda çok daha güçlü bir hale gelmiştir.
Cumhurbaşkanı Mansur Hadi, Sanaa’nın Husiler tarafından ele geçirilmesi üzerine Aden’e çekilmek zorunda kaldı. Hadi’nin Sanaa’yı geri almak üzere Husilere karşı direneceğini açıklamasının ardından Husiler harekete geçerek Hadi’nin bulunduğu Aden şehrini de ele geçirdi. Bunun üzerine Hadi ülkeden ayrılarak Umman’a sığındı.
İran’ın desteklediği Husilerin Yemen’deki iktidarı ele geçirme konusunda gösterdikleri mücadeleden endişe eden Suudi Arabistan, 25 Mart 2015’te ülkeye doğrudan müdahale kararı alarak oluşturduğu uluslararası koalisyonla “Kararlılık Fırtınası” operasyonunu başlattı. Operasyonun ilk safhasında Husilere ait olan silah depolarını imha eden koalisyon, Husi liderleri ile Salih ve destekçilerinin de evlerini bombalamaya başladı. Halihazırda ittifak halinde olan Husiler ve Sahil güçleri Suudi Arabistan’ın operasyonu sonrasında güçlerini birleş-tirme kararı alarak koalisyona karşı birlikte mücadele etti. Husiler ve Salih güçleri arasındaki bu ittifak iki yıldan fazla sürdü.
Sert ve nihai hamle
Husiler ve Salih güçleri arasındaki ittifak aradan geçen iki yılın ardından farklı görüşlerden dolayı çatırdamaya başladı. Bu rekabet özel-likle Husiler ve Salih güçlerinin kendilerini destekleyen halk kitlelerini sokak gösterilerine davet etmeleriyle gün yüzüne çıktı. Ali Abdullah Salih, başkanı olduğu ve 1982’de kurulan Genel Halk Kongresi Partisi’nin 35.Yıldönümü olan 25 Ağustos 2017’de taraftarlarını kutlamalara davet etti. Husiler ise Salih taraftarlarının kutlamalara katılmaması için yol kesme ve çatışma gibi yöntemlere başvurdu. Husiler Salih’e yönelik halk desteğini kırmaya çalışsalar da başarısız oldular. İki grubun destekçilerini meydanlara toplayarak güç gösterisinde bulunmaları gerginliği daha da artırdı. Uluslararası ve bölgesel güçlerin de Yemen’deki siyasi sorunun çözümünde Sanaa bloğunun temsilcisi olarak Salih’i kabul edeceklerini açıklaması Husilerin Salih güçlerine karşı daha sert hamleler yapmasına neden oldu.
İki aktör arasındaki gerginlik 30 Kasım’da Mevlid Kandili kutlamalarında daha da şiddetlendi. Husiler Sanaa’da kutlamalara hazırlıklar yaparken Salih taraftarlarıyla aralarında sürtüşmeler yaşandı. Salih’in korumalarının kutlama alanından uzaklaştırılması gerginliğin artmasına ve çatışmaların çıkmasına neden oldu. Çatışmaların sonlandırılması için bazı kabile liderleri arabuluculuk faaliyetleri sürdürse de bu başarısızlıkla sonuçlandı. Husilerin Salih’in yakın akrabalarının evlerine saldırılar düzenlemesi üzerine Salih kendi kanalı olan Yemen Today’de bir açıklama yaptı. Açıklamada Salih, Husilerle olan ittifakın sona erdiğini ilan etti. Taraftarlarını ve Yemen halkını bütün şehirlerde Husilere karşı mücadeleye davet eden Salih, komşu Körfez ülkeleriyle siyasi çözüm için diyaloğa açık olduğunu belirtti. Salih’in açıklamaları Yemen ve bölgedeki aktörler tarafından memnuniyetle karşılanırken, Husiler, Hizbullah ve İran Salih’e tepki gösterdi.
Husiler, hainlikle suçladıkları Salih’in BAE ve Suudi Arabistan ile birlikte hareket ederek Yemen’de yönetimi ele geçirmeyi planladığını açıkladı. Salih’in açıklamasının ertesi günü Salih taraftarı olan el- Hares el-Cumhuriye ordusu Sanaa dahil beş şehri ele geçirdi. Ertesi gün ise Husiler Salih taraftarlarını püskürterek Sanaa’yı geri kazanmış ve Salih’in evini kuşatıp ağır silahlarla abluka altına almışlardır. Saldırılar sonucu eski Cumhurbaşkanı Salih ve Genel Halk Kongre Partisi’nin önde gelen liderleri hayatını kaybetti. Husilerin Sanaa’yı ele geçirmesi ve Salih’i kolayca öldürülmelerinde iki unsur etkili olmuştur. İlk olarak Salih, Husilere karşı ortak mücadele edeceğini düşündüğü kabilelerden ağır darbe yemiştir. Söz konusu kabilelerin birçoğu “Husileşmiş” ve Salih’in karşısında cephe almıştır. İkinci olarak da el-Hares el-Cumhuriye ordusunun silah kapasitesi Husilerden çok daha zayıftı. Nitekim Husiler 2014’te Sanaa’yı ele geçirdiklerinde Yemen ordusuna ait balistik füzeler dahil birçok ağır silahı ele geçirmişti. Dolayısıyla hem askeri kapasite hem de ittifak ilişkileri açısından daha güçlü konumda olan Husilerin Salih için nihai hamleyi gerçekleştirmeleri zor olmamıştır.
Salih sonrası Yemen
Uzun yıllar Yemen siyasetinin en etkili ismi olan Ali Abdullah Salih’in siyaset sahnesinin dışına itilmesi Husiler liderliği için hayati önem taşımaktaydı. Salih’i kendileri için en büyük rakip olarak gören Husiler, onu gözaltına alarak taraftarlarının olası tepkisinden çekindikleri için eski Yemen devlet başkanını öldürmek üzere bir strateji geliştirmiştir. Salih’in öldürülmesi ile Husiler ülkedeki en organize ve güçlü yapı olarak kalmıştır.
Bu noktada Yemen’in önümüzdeki dönemde iki temel senaryo ile karşılaşacağı tahmin edilebilir. Bunlardan ilki ve en ihtimal dahilinde olanı, Salih’in Birleşik Arap Emirlikleri’nde ev hapsinde tutulan oğlu Ahmed Ali Abdullah Salih’in serbest bırakılarak bu ülke tarafından finanse edilip cepheye sürülmesidir. Salih’in ölümünden sonra ülkedeki grupları tek çatı altında toplayabilecek bir isim olarak görülen Ahmed Ali Abdullah Salih’in Yemen’e geçerek geniş katılımlı bir koalisyonu hayata geçirmesi ve Husilere karşı müdahale etmesi bek-lenmektedir.
Ülkedeki bazı grupların, Salih’in öldürülmesi nedeniyle Husilerle olan ittifaklarını sonlandırarak Hadi saflarına geçmesi ile zayıflayan Husiler, Ahmed Ali Abdullah Salih’in BAE’nin yoğun desteği ile yeni bir hareket başlatması konusunda ciddi anlamda endişe duymakta-dır. Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi karşısında oluşacak geniş katılımlı ittifak Husilerin gerilemesine neden olabilecek ve grup Sanaa’daki kontrolünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu da Husiler açısından ciddi bir alan kaybı olarak savaşın gidişatında kırılmalar doğurabilir.
Ülkenin geleceğine dair ikinci bir senaryo da Yemen’de yoğun faaliyette bulunan Hizbullah ve İran’ın Husilerin gerilemesini durdurmaya yönelik hamleleri hayata geçirmesidir. Daha önceki süreçlerde de Husiler ve Ali Abdullah Salih arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde kritik roller oynayan İran ve Hizbullah, bu noktada önemli bir arabulucu aktör olarak rol oynayabilir. Bu bağlamda, Hadi tarafına geç-mekte olan Husi güçlerinin geçişini yavaşlatılabilmesi ya da bu geçişin tersine çevrilmesi, halihazırdaki statükonun devam etmesini sağlayabilir. Bu durumda da İran’ın desteklediği Husiler, BAE ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen gruplara olan üstünlüğünü koruyabilir. Husilerin gerilemeye mecbur bırakılması, grubun Salih sonrası Yemen’de Hizbullah tarzı bir yapılanmaya bürünmesine ne-den olabilir. Husilerin bu süreçten güç kaybetmeden çıkmaları ise Yemen’de savaşın bir süre daha uzamasına neden olacaktır.
Star/Açık Görüş
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *