Pes Doğrusu!

Pes Doğrusu!

Pişkinliğin de bu kadarına pes doğrusu! Vuruşarak çekilmek bu mu oluyor şimdi? Yoksa yine başka türlü fırıldakların hesabı mı yapılıyor? Korkulur bunlardan efendim, korkulur.. Hatıralarına ne yazık ki siyaseten kazandığı başarıları yazılamayacak bir politikacı kendisinden beklenmeyen bir şekilde, yaklaşık sekiz yıl öncesinin bel altı muhabbetlerin kurbanı oldu. Dikkat edilirse “yapmadım, etmedim, masumum, böyle bir birliktelik

Pişkinliğin de bu kadarına pes doğrusu!

Vuruşarak çekilmek bu mu oluyor şimdi?

Yoksa yine başka türlü fırıldakların hesabı mı yapılıyor?

Korkulur bunlardan efendim, korkulur..

Hatıralarına ne yazık ki siyaseten kazandığı başarıları yazılamayacak bir politikacı kendisinden beklenmeyen bir şekilde, yaklaşık sekiz yıl öncesinin bel altı muhabbetlerin kurbanı oldu.

Dikkat edilirse “yapmadım, etmedim, masumum, böyle bir birliktelik yaşamadım, kaset tamamen montajdır, olay iftiradan başka bir şey değildir, alnım ak vs.” tarzı bir savunu yok.

“Çiğ yemedim ki karnım ağrısın” diyen biri zaten yok..

Peki, ne var?

Siyasi bir komplo, siyaseten bitirme çabası, şantaj, referandum ve kongre öncesine dair zamanlama,mahrem sınırları zorlamak;yatak odalarına kamera yerleştirmek hukuksuzluktur, ahlaksızlıktır vb. tarz savunular var..

Mahrem yerlere kamera yerleştirmekmiş, gizli ses ve video kaydı almakmış ahlaksızlık!

Bunu siyasi malzeme olarak kullanmak da öyleymiş!

Klasik, alışılmış bir tepki; her sesli ve görüntülü suçlamaların devamında mağdur olanların veya kendilerini mağdur göstermeye çalışanların her zaman söylediklerinin benzerleri bunlar..

Fakat kimse savunmuyor ki yatak odasında kimin ne halt ettiğini dikizlemeyi; kayıt altına alıp vakti geldiğinde şantaj malzemesi olarak kullanmayı..

Bu elbette ahlaksızlıktır..

İyi de peki, zina; Allah’ın yasak koyduğu nikâhsız ilişkiye girmek?

Ahlaksızlara, başka tür bir ahlaksızlıkla fırsat vermek zorundalar mıydı bu insanlar?

Ortada karşılıklı rızaya dayalı olsa da bir zina olayı var. Allah’ın koyduğu ahlaki kuralları çiğneme, aile değerlerini yok sayma var. Toplum önünde lider pozisyonunda olanların, toplumları çekip çevirmeye namzetlerin; duruşlarıyla, kimlikleriyle, insani hassalara dair her ne varsa onlar konusunda en iyi örnekliği göstermesi gereken birilerinin Allah’ın yasak kıldığı bir fiili işleme durumu var.

Ama kimin umurunda?

Daha önce de söyledik, tecessüs, insanların mahrem işlerini araştırmak işimiz değil.

Hele böylesine röntgenci pozisyonunda, şantaj amaçlı işler asla..

Tahassüs, hayra yönelik merak; güzellik, iyilik için araştırmak ve bunu insanlarla paylaşmaktır tavsiye edilen zaten..

Tecessüsten hayır ummak, yıllardır Müslümanların bu yöntemle kuyusunu kazmaya çalıştıkları gibi, şimdi mağdur edebiyatı yapanların işiydi..

Çok canlar yaktılar, çok aileler söndürdüler, çok insanların itibarlarıyla oynadılar.

O zaman demiyorlardı, durduk yerde nereden çıktı bu görüntüler?

Art arda boca edilirken medyaya pek de mesrur oluyorlardı yani..

Mutluluklarından yanlarına varılmıyordu..

Kahrolsun şeriat, yaşasın laiklik marşları altında..

E, Allah bu, hikmetinden sual olunmaz ve O Allah Müntekimdir: “Allah kimi doğru yola yöneltirse de onu saptıran olmaz. Allah kudret Sahibi ve kötülüklerin hesabını gören değil midir?” (Zümer,37/39)

Ve Allah aynı zamanda tuzak kuruculara karşı tuzak kurucudur: “Hani o küfre sapanlar, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır.” (Enfal,8/30)

Şimdi yaşananlar ayniyle vaki bu ayetlerde ihsas ettirilenlere uymuyor mu?

Sandık ki başlarına gelen bu musibetlerden ders alırlar, sandık ki hem geçmişte birilerinin canlarını yakmaktan, hem işledikleri bu ahlaksızlıktan mahçup olurlar, nedamet duyarlar; temennimiz, umudumuz bu yöndeydi..

Yanılmışız, bir musibet bin nasihatten evla değilmiş onlar için..

Ortada işte her şey..

Sanki matah iş yapmışlar gibi, bir istifa metni okundu ki evlere şenlik!..

Dedim ya, tam bir pişkinlik hali..

Hükümet suçluymuş, görüntülerin yayımlanmasına göz yumanlar kabahatliymiş!..

Amaç CHP’yi, liderini bitirmekmiş!..

En kahraman Rıdvan bizim başkanmış!

Peki, istifa metni okunurken ağlayanlara, ne olur gitme kal, sensiz olmaz diye yas tutanlara; kalması için imza toplamaya koyulanlara ne demeli?

Yahu nasıl insanlar ki bunlar? İşlenen kabahatin, ahlaksızlığın hiç mi tartışılır yanı yok?

Bu millet bu kadar mı edep ve hayâdan yoksunlaştı?

Kılavuzları karga olmuş, ayakta bile isteye uyuyorlar hala..

Ahlaksızlığı işlemediğine dair güvence vermeden, sadece görüntülerin yayımlanmasını ahlaksızlık olarak göstermek yüzsüzlüğüne de pes doğrusu!

Bunların bizim âlemde eleştirdiğimiz “şeyhimi zina halinde görsem, vardır bir hikmeti derim” diyenlerden ne farkı var?

Eh, bu işler böyle.. Kur’an’ın yasak kıldığı bir fiilden siyasi rant devşirmeye çalışmak; siyasi gelecek hesapları yapmak ancak böylelerine yakışır..

Son söz:

Ahlaksızlığın deşifre edilmesi, onu örtbas etmek için suikast haberleri, akabinde tartışmalar, onların tabiriyle yandaş medyadan aleyhte yazıları, istifa baskısı ve sonuçta istifa..

Ama yıkılmadım ayaktayım türküsünü çığırırken aynı zamanda geri dönüş sinyalleri vererek ve bir anlamda siyasi tehditde bulunarak..

Ama görüntüleri inkar etmeyerek ve ne yazık ki pişmanlık duymayarak..

Ve yaptıysam yaptım dercesine; müridleri de yapmışsa yapmış, başımız üstüne diye göz yaşı dökerek..

Yakışır efendim yakışır; bunlara da ancak bu yakışır!

“Allah geçmiştekileri affetmiştir, kim tekrar yaparsa Allah ondan öç alır. Allah Güçlü’dür, Öçalıcı’dır.” (Maide,5/95)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *