Tahran’da protestoların merkezindeki Büyük Çarşı

Tahran’da protestoların merkezindeki Büyük Çarşı

Büyük Çarşı’nın kapanması Tahran için basit bir olay değil. Zira daha önce, 1978 ve 1979 yılları arasında Şah’a karşı başlatılan şiddetli ayaklanmaların yaşandığı dönemden bu yana Çarşı hiç kapanmadı.

Tahran için oldukça önemli ekonomik potansiyele sahip bir merkez olan Büyük Çarşı, Hamaney ile Ruhani arasındaki siyasi gerilimin de bir parçası haline geldi. 600 binden fazla istihdam yaratan bu çarşının şu an tuttuğu tavra ilişkin olarak, merkezi Londra’da bulunan ve Arapça yayın yapan Şarku’l Avsat gazetesinde bir makale yayınlandı. Emir Tahiri imzası ile yayınlanan makalede, bu tavrın, Humeyni rejiminin ülkenin ana destek merkezlerinden birini kaybettiğine dair güçlü bir işaret olarak görülebileceği öne sürüldü.

Çarşının tarihi ile ilgili bilgilere de yer verilen o makale şöyle:

İran’ın birçok şehrinde esnaf, Tahran’daki Büyük Çarşı’da yaşanan protestoya destek veriyor. Hamaney ile Ruhani arasındaki gerilim tırmanırken uzmanlar, ülkedeki ekonomik sorunların tansiyonu daha da yükseltebileceği uyarısında bulunuyor.

Tahran’daki Büyük Çarşı’da dükkânlar iki gündür kapalı. Benzer durum ülkenin diğer bazı şehirlerinde de yaşanıyor.

İsfahan, Meşhed, Bender Abbas, Kirman ve Tebriz başta olmak üzere ülkenin birçok şehrindeki dükkânlarda başkent Tahran’daki esnafa destek olmak için sembolik kepenk kapatma eylemleri düzenleniyor.

Büyük Çarşı’nın kapanması Tahran için basit bir olay değil. Zira daha önce, 1978 ve 1979 yılları arasında Şah’a karşı başlatılan şiddetli ayaklanmaların yaşandığı dönemden bu yana Çarşı hiç kapanmadı.

Büyük Çarşı, toplam 10,6 kilometrekare alan üzerinde 40’dan fazla koridordan oluşuyor. Koridorların her birinde özelliklerine göre tasnif edilmiş dükkânlar sıralanıyor. Çarşı, 15 milyonu aşan nüfusa sahip Tahran’da yiyecek dükkânlarından kuyumculara, giyim mağazalarından halıcılara kadar insanların ihtiyaç duyduğu her şeyi bulabileceği 20 bölüme ayrılıyor.

Büyük Çarşı, sadece büyük bir alışveriş merkezi değil, İran’ın başkentinde hayatın nabzının attığı yer olarak biliniyor.

Büyük Çarşı’nın içinde 6 mescit, 30 otel, 20’den fazla banka, 6 kütüphane, 9 dini eğitim yeri, 13 ilk ve orta dereceli okul ile ‘Zorhane’ olarak isimlendirilen ve geleneksel güreşçilerin kozlarını paylaştıkları spor salonları var.

Büyük Çarşı esnafı gelirlerinin bir kısmını ‘imamın payı’ olarak isimlendirilen ve Şii din adamlarının maaşları için ayrılan pay ile diğer gönüllü bağışlara ayırıyor. Büyük Çarşı ve ülke çapındaki diğer dükkânlardan gönderilen fonlar Şii din adamlarının İran’ın çalkantılı tarihi boyunca konumlarını korumalarını sağladı.

Büyük Çarşı, İran tarihinde 31 eyaletten insanları temsil eden dernekler aracılığıyla her zaman ülkedeki sosyal uyumu teşvik edici bir rol üstlenmiştir. Bu derneklerin en büyüğü Azerbaycan Derneği. Ardından Tahran’daki İsfahan Derneği geliyor.

Büyük Çarşı ayrıca 500’den fazla İranlı yardım kuruluşuna destek veriyor. Çarşı’nın ülkedeki sayısız tarikatlarla da bağları var. Yaklaşık 1,5 milyon Büyük Çarşı üyesi her yıl Hicri takvime göre Şaban Ayı’nın 15’inci günü düzenlenen İmam Mehdi’nin doğum günü kutlamalarına katılıyor. Aynı durum, her yıl Muharrem Ayı’ndan Safer Ayı’na kadar devam eden yas ayları boyunca Tahran’ın merkezindeki meydanda ve başkent genelinde 500’den fazla yas grubunun İmam Hüseyin için düzenledikleri yas merasimlerinde de görülüyor. Yerel dernekler, İran genelindeki sadakat bağlarını koruyor. Gerektiğinde de yüzlerce kasaba, binlerce yakın ve uzak köyden başkente daha fazla nüfus getirebiliyor.

Daha da önemlisi Büyük Çarşı, 600 binden fazla vatandaş için doğrudan veya dolaylı olarak istihdam kaynağı.

Büyük Çarşı’nın tarihi

Büyük Çarşı’nın tarihi, İran’ın Safevi Devleti dönemine, yani yaklaşık 400 yıl öncesine dayanıyor. Ancak şu anki ana yapısı iki yüzyıl önce Kaçar Hanedanlığı yönetimi altındayken oluştu. Büyük Çarşı, Pehlevi Hanedanlığı’nın kurucusu Rıza Şah döneminde ise; din adamlarının etkisinin azaltılmasına ve Avrupa tarzı ticaret merkezleri şeklinde modernize edilmesine karşı çıkarak yeni rejime karşı eleştirel bir yaklaşım benimsedi. Son Şah’ın saltanatı sırasında başta ilişkiler biraz gelişti. Fakat ardından, özellikle 1978’den sonra Pehlevi Hanedanlığı’na karşı açık ve net bir düşmanlık başladı. İran konusunda uzmanların büyük çoğunluğu, Ayetullah Humeyni ve müttefiklerinin Büyük Çarşı’nın güçlü desteği olmasaydı ülkede kan dökmeden kontrolü ele geçiremeyecekleri konusunda hemfikirler.

O günden bu yana Büyük Çarşı’nın rejime yönelik ateşli coşkusu, Humeyni rejimiyle bir nebze olsun sönmüştü. Ancak güncel olaylar, ya istisnai bir olayın ya da Humeyni rejiminin ülkenin ana destek merkezlerinden birini kaybettiğine dair güçlü bir işaret olarak görülebilir.

Tabii bugün İran’da yaşananlar görüldüğü gibi olmayabilir. Bu protesto gösterileri, iktidardaki Humeyni rejimi içindeki güç savaşının bir parçası olarak tanımlanabilir.
Bu durumda muhtemelen tutucu ve katı taraflardan birinin olayların arkasında durduğu varsayılabilir. Kuşkusuz söz konusu kesim, İran Dini Lideri Ali Hamaney tarafından temsil ediliyor. Kendisi hâlihazırda düzenlenen protestoların alevlenmesi ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin can çekişmekte olan hükümetine karşı açık bir darbe girişimi gibi görünmesine yardım eden isimdir.

Hamaney-Ruhani gerilimi

Bu teoriyi doğrulayan bir dizi gerçek de var…

Ahmed Emir İbadi, Fatıma Zulkadir ve Mücteba Zülnur’un da aralarında bulunduğu Şura Meclisi üyeleri, Hasan Ruhani hakkında gensoru önergesi verilmesi ve hükümetinin istifaya zorlanmasına yönelik açıklamalarda bulunuyorlar.

Bununla birlikte Şura Meclisi’nin 71 üyesi, perşembe günü Cumhurbaşkanı Ruhani’nin yeni bir politika getirmesi, aksi takdirde hakkında gensoru önergesi verilmesi için 15 günlük bir süre tanınmasına dair bir öneri imzaladılar.

Aynı bağlamda ABD’nin eski Başkanı Barack Obama tarafından formüle edilen nükleer anlaşmanın artık ölü bir anlaşma olduğuna inanıyorlar. Bu da Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ülkenin siyasi yönetimindeki tacını kaybettiği anlamına geliyor.

Ruhani’ye tepki artıyor

Diğer yandan Hamaney’in askeri danışmanı General Yahya Rahim Safevi ve Besic Güçleri komutanlarından Tuğgeneral Gulam Hüseyin Geidparvar’ın da aralarında bulunduğu bazı önemli askeri isimler, Cumhurbaşkanı Ruhani’ye karşı bu teoriyi güçlendiren üstü kapalı eleştirilerde bulunuyor.

Benzer şekilde Ayetullah Hüseyin Nuri Hemedani ve Ayetullah Makarem Şirazi’nin de aralarında olduğu İran’ın önde gelen bazı din adamları, Büyük Çarşı esnafını desteklemek için sokağa çıktı. Cumhurbaşkanı Ruhani ile ekibine karşı güçlü uyarılarda bulundular.

Analistler, artan ekonomik sıkıntılar ve sosyal baskı döneminde Büyük Çarşı’da yaşanan protestoların İran toplumundaki endişe ve güvensizlik artışını yansıttığına inanıyor. Benzer korkular, geçen kış boyunca İran geneline yayılan bin 250’den fazla protesto gösterisine yol açmıştı.

Bu gibi birçok olgu söz konusu teoriyi güçlendiriyor. Her şeyden önce resmi medya, mevcut protestoları 1979’dan bugüne kadar yaptığı gibi ‘kötü niyetli Siyonist Amerikan istihbarat komplosu’ olarak tanımlamıyor. Her ne kadar bazı medya kuruluşları, protestoların ‘halk isyancıları’ ya da ‘ekonomi spekülatörleri’ tarafından tetiklendiğini iddia etse de onları sürgün grupları, geleneksel milliyetçiler ya da iktidar rejimine karşı Marksist İslamcı muhaliflerle ilişkilendirmiyorlar.

Kesin olan bir şey var ki Büyük Çarşı, halkı harekete geçirmek ve sokaklarda güç gösterisinde bulunmak için iyi kurulmuş ve kanıtlanmış mekanizmalara sahip. Eğer Büyük Çarşı öfkelendirilirse öfkesini açıkça ifade edilebilir. Bu gerçekleştiği zaman da söz konusu öfkenin görmezden gelinmesi büyük bir akılsızlık olacaktır.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *