Allah ile arasına giren her ne varsa, kestiği kurbanıyla beraber, onları da kurban eder. Bu eylem, tertemiz olarak yüzünü Allah’a dönmektir. Yoksa kestiğimiz kurbanların ne kanları ne de etleri Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşacak olan ise, Müslümanın halis niyeti ve amelidir.
Yakup Döğer / Mirat Haber
Müslümanlar yaptığı her amelin neye karşılık geldiğini bilmelidir. İbadetlerin kastı mahsusunu bilmek, inşa edici şuurun varlığını gösterir. İşte bu şuura dayanan ibadet, kulu Rabbine daha da yakınlaştırdığı gibi, imanın lezzetini de ortaya çıkarır.
Müslümanların Kelime-i Tevhid’e yaslanan imanları, onlara neyi neden ve nasıl yapmaları gerektiğini gösterir. Ve Müslümanlıkta her ibadetin ucu mutlak manada tevhide, Allah’a ortak koşmamaya uzanır. Namaz kılarken, kıldığı namazında ne yaptığını, oruç tutarken, tuttuğu oruçla nelere meydan okuduğunu, zekât infak sadaka verirken neye itiraz edip, nereyle bağını kesip nereye bağlandığını ifade eder.
İşe kurban da bu ibadetlerden bir ibadet olup, yol ayrımlarının, hangi yöne revan olacağının işaretidir bir bakıma. Allah ile arana giren her şeyden vaz geçmenin, her daim Hak olandan yana tercihini kullanmanın işaretidir.
Kurban, Seküler – dünyevi, nefsi ve şeytani ayartmalara karşı bir başkaldırıdır. Siyasi, iktisadi, hukuki ve içtimai olarak, her hususta belirleyici olan Allah’ın tarafına rücu etmektir. Nefsin tamah ettiklerinden uzaklaşıp, Allah’ın yap – yapma dediklerine yönelmektir.
Allah rızası için, “Allah-u Ekber” diyerek hayvanı kurban ederken, Allah’ın ve Resulünün (sav) dışında hiçbir varlığın itikadi ve ameli alanda belirleyici olmadığını haykırmaktır. Zira “Allah-u Ekber”, “En büyük Allah’tır” demektir. “En büyük Allah’tır” demenin karşılığı ise, Uluhiyet, Rububiyet ve ubudiyet alanlarında Allah’a ortak koşmamaktır.
Kurban keserken, sizi siyaseten Allah’ın yolundan ayırmaya, nefsinizi ayartmaya çalışanlara itiraz ediyorsunuz demektir. Kurbanınızı keserken, siyasi alanda sizinle Rabbiniz arasına girmeye, sizi laik seküler Kemalist siyasetle uyutmaya çalışanları, Allah ile aranızdan çıkarıyorsunuz demektir. Ve bu eyleminizle “Ben siyaseten Allah’ın ve O’nun Peygamberinin yoluna tabi oldum” demek istiyorsunuzdur.
Müslümanlar Kurban keserken, hiçbir beşeri ideolojiye, hiçbir laik seküler siyasi oluşuma, taguti düzenlere, bu düzenlerin siyasetine ve siyasetçilerine tabii olmayacağını ameli olarak ifade etmektedir. Allah ile aranıza girmeye çalışan siyasetçilere, izim ve ideolojilere, taguti düzenlere, laik seküler hayat tarzına, kapitalist üretime ve tüketime itiraz etmektedir.
“Allah-u Ekber” diyerek kurbanınızı keserken, hukuki alanda, Allah’ın ve Resulünün hayatı düzenleyen, yön veren kurallarına tabiyim demektesiniz. Bu eyleminiz sizi beşeri hukukun tahakkümünden ve zulmünden uzaklaştıran bir eylemdir. Kurban, ticarette, nikâhta, sosyal hayatta, mirasta, mahkemelerde, eğitimde, okullarda… Her alanda, Allah ile aranıza giren ne varsa çıkarıp atmak demektir.
Modern çağın Müslüman havsalasında Kurban ibadetinin aslında ne demek olduğunun pratik karşılığı net değildir. Kurban, zamanın yaşam tasavvurunun ve tarzının kalıplarına girmeyeceğine dair bir taahhüt içerir. Bıçağı hayvanın boynuna vururken, gavurlar gibi düşünmeyeceğini, gavurlar gibi davranmayacağını, gavurlar gibi siyaset gütmeyeceğini, gavurlar gibi giyinmeyeceğini, gavurlar gibi iktisadi, siyasi, hukuki, içtimai eylemlerde bulunmayacağını ve bütün bunları Allah rızası için terk edeceğini söylemiş olur Müslüman.
Allah ile arasına giren her ne varsa, kestiği kurbanıyla beraber, onları da kurban eder. Bu eylem, tertemiz olarak yüzünü Allah’a dönmektir. Yoksa kestiğimiz kurbanların ne kanları ne de etleri Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşacak olan ise, Müslümanın halis niyeti ve amelidir.
Hem kurban kes, hem laik seküler dünyevi iktidara destek ver, hem kurban kes hem laik seküler dünyevi hukuk sistemini benimse, hem kurban kes, hem kapitalist, liberal ekonomik programları benimse… İşte bu hal üzere kurban kesmek, sadece bir hayvan boğazlamaktan ibarettir.
Yerel ve küresel zalimlere, bozuk düzene, hak yiyicilere, tebaasını sefalete mahkûm edenlere, siyasetlerinde, hukuklarında, ekonomilerinde, sosyal düzenlerinde Allah’ı ve Peygamberini yok sayanlara bir itirazınız yoksa kurban kesmenizin Allah’ın katında bir kıymeti de yoktur.
Kurban, uluhiyet, Rububiyet ve Ubudiyeti içeren ameldir. Kurban keserken, Allah’tan başkasını ilah olarak tanımadığınızı, bütün sahte ve ölümlü ilahları reddettiğinizi ifade edersiniz. Kurban keserken, Allah’tan başka yasa koyucu olmadığını, hayatı düzenleyen, çekip çevirenin, terbiye edenin Allah olduğunu ilan edersiniz. Kurban keserken Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceğinizi, yalnız O’nun önünde boyun eğeceğinizi haykırırsınız.
Allah’a ulaşacak olan, kesilen hayvanın kanı ve eti değil, sizin Allah korkusuyla, Allah rızası için yaptığınız ameldir. Ve kulu dünya ve ahirette selamet yurduna eriştirecek olan ise, işte bu şuurun inşa ettiği eylemdir.
1 Comment
Ibrahim
15 Temmuz 2022, 21:57Selam yazar.
Allahinin ve resulunun disinda hicbir itikadi gucun olmadigini yazmissin halbuki Allahin disinda hicbir itikai guc yokdurki buna elcilerde dahildir cunku onlarda Allahin emrine tabidirler. Maalesef geleneksel dinde Allah +++++++ yani bircok sey Allahin yaninda kanun belirleyici olabiliyorki buna sirk dini denir.
REPLY